YURT DIŞINDAN ELDE EDİLEN TEMETTÜ GELİRLERİ

01.07.2021 Dr. Bumin DOGRUSÖZ - 1020 görüntülenme YAZDIR

YURT DIŞINDAN ELDE EDİLEN TEMETTÜ GELİRLERİ

Dr. A. Bumin Doğrusöz

Dünya Gazetesi 1.7.2021

Kambiyo mevzuatına göre Türkiye’de mukim şirketlerin yurt dışındaki sermaye şirketlerine hissedar olmaları, onların hisselerini almaları mümkündür. Nitekim bu şekilde yurt dışındaki şirketlere hissedar olan veya yabancı borsalarda hisse senedi yatırımı yapan kişi veya şirketlerin sayısı azımsanmayacak derecededir. Bu nedenle, merkezi yurt dışında bulunan bu yabancı şirketlerin temettü (kâr payı) dağıtmaları halinde, bu kâr paylarının gelir ve kurumlar vergisi mevzuatımız karşısındaki durumunun irdelenmesi,  üzerinde durulması gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. 

            Türk sermaye şirketlerinin fiili ve kanuni merkezi yurt dışında bulunan şirketlerden elde ettikleri temettü gelirleri, kâr dağıtım tarihi itibariyle normal olarak kurum kazancına dâhil edilip vergilendirilmesi gerekmektedir. Ancak, Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, kurumların yurt dışından elde ettikleri iştirak kazançları, belli koşullar altında kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Bu istisnadan yararlanabilmek için;

·      İştirak edilen kurumun anonim veya limitet şirket niteliğinde bir kurum olması,

·      İştirak edilen kurumun kanuni ve iş merkezinin Türkiye’de bulunmaması,

·      İştirak payını elinde tutan kurumun, kâr dağıtım tarihinden geriye doğru en az bir yıldır yurt dışı iştirakin ödenmiş sermayesinin en az %10’una sahip olması,

·      İştirak kazancının elde edildiği tarih itibarıyla, kâr dağıtım tarihinden geriye doğru iştirak payının kesintisiz olarak en az bir  yıl süre ile sahip olması,

·      İştirak kazancının (kâr payı dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler de  dahil olmak üzere) iştirak edilen kurumun faaliyette bulunduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az %15 oranında (iştirak edilen yabancı kurumun esas faaliyet konusunun finansman temini veya sigorta hizmetlerinin sunulması ya da menkul kıymet yatırımı olması durumunda, iştirak edilen kurumun faaliyette bulunduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az Türkiye’de uygulanan kurumlar vergisi oranında) gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması,

·      İştirak kazancının, elde edildiği hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye’ye transfer edilmesi

gerekmektedir.

Söz konusu temettü gelirlerinin (iştirak kazançlarının) kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresinin sonuna kadar kısmen Türkiye’ye getirilmesi halinde, transfer edilmeyen kısım istisnadan yararlanamayacaktır. Türkiye’ye bu süresi içinde transfer edilmeyen yurt dışı iştirak kazançları, daha sonraki yıllarda Türkiye’ye transfer edilse dahi anılan istisnadan artık yararlanamayacaktır. Bu arada Türkiye’ye getirilen bu kazançların Türk Lirasına çevrilmesi zorunluluğu söz konusu değildir.

Gelelim gelir vergisi mükelleflerine.

Gelir vergisi mükelleflerinin sermaye şirketlerinden elde ettikleri temettü gelirleri ağırlıklı olarak iki gelir unsuru içerisinde kavranmaktadır. Bunlardan birincisi ticari kazançlardır. Örneğin bir kollektif şirketin yurt dışındaki bir şirkete hissedar olması durumu gibi. Burada bir istisna söz konusu değildir. Temettü gelirinin tamamı ticari kazanç içerisinde yer alacaktır.

Gerçek kişilerin yurt dışındaki kurumlardan elde edecekleri ve menkul sermaye iradı niteliğinde kabul edilen temettü gelirleri için de, tam mükellef kurumlardan elde edilen temettü gelirlerine ½ oranında uygulanan istisna gibi bir istisna söz konusu değildir. Kısaca bu gelirler için kanunda bir istisna öngörülmemiştir. Üstelik bu kâr payları Türk kanunlarına göre vergi kesintisine tabi tutulmuş olmadığından, zorunlu olarak yıllık beyanname ile beyan edilmesi gereken nev’ide bir gelir olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu kâr payları üzerinden yurt dışında bir vergi kesintisi yapılmışsa, bu kesilen vergilerin genel kurallara göre yıllık vergiden mahsup edilme olanağı vardır.

Bu gelirlerini beyan etmemiş gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu aralar matrah artırımı yoluyla cezalı vergi tarhiyatından kurtulma olanağına sahip oldukları da unutulmamalıdır.