ISLETMELERI
RAHATLATMAK
Dr.
A. Bumin DOGRUSÖZ
Dünya
Gazetesi 27.9.2018
Döviz kurlarindaki degiskenlikler, ani
ziplamalar birçok önemli isletmeyi dorudan digerlerini ise dolayli olarak
etkilemistir. Özel sektörün kisa vadeli dis borcunun yüksekligi de ayri bir
sorundur. Dolayisiyla kimine göre kriz kimine göre ekonomik sikinti söz
konusudur. Enflasyon artis egilimindedir. Issizlik rakamlari da öyle. Tüketim
harcamalarinin daraldigi, basta otomotiv ve insaat sektörü olmak üzere giderek
küçüldügü hemen her gün basin organlarinda yer almaktadir. Kredi kullanimi ise
faizleri dolayisiyla isletmeleri rahatlatmaktan ziyade sikintiya düsürecek
derecelerdedir. Dolayisiyla bu günkü ortamin gerçegi, pek çok isletmenin
sikintida oldugudur.
Isletmelerin içerisinde bulundugu sikintidan
kurtarmak için yapilmasi gerekenlerin içerisinde vergi düzenlemelerine de pay
düsmektedir. Içinde bulundugumuz ekonomik kosullar, isletmeleri vergi açisindan
rahatlatmayi gerekli kilmaktadir.
Bu rahatlatma ihtiyacinin basinda da kur farki
ve vade farki konulari gelmektedir. Kur farki konusunda, biraz ticaret hukukuna
biraz da muhasebe standartlarina aykiri da olsa, teknik iflas konusunda bir
rahatlatma saglanmistir. Ancak bu rahatlamanin vergi uygulamalarina bir etkisi
yoktur. (Teknik iflas düzenlemelerine ve Ticaret Kanununa göre olusturulacak
“sermaye tamamlama fonu”nun vergi kanunlari karsisindaki muglak durumunun da
açikliga kavusturulmayi beklemekte oldugunu da dikkate almak gerekmektedir.)
Kur farklarinin ve hatta vade farklarinin
realize olmadikça, bir baska deyisle fiilen ortaya çikmadikça vergilendirilmemesinin
saglanmasi gerekmektedir. Bir geçici madde ile 2018 ve izleyen bir veya iki yil
için bu yönde bir düzenleme yapilabilir, bu konudaki degerleme hükümleri askiya
alinabilir.
Kur farklari ve vade farklari konusunda
isletmelerin yasadiklari asil sorun KDV konusundadir. Kur farklari ve vade
farklari üzerinden dogan katma deger vergisinde vergiyi doguran olayin geçici
bir süre için de olsa, fiilen ortaya çiktigi / ödemenin yapildigi tarihe
tasinmasina hiçbir engel yoktur.
Öte yandan sürekli sözlesme ile hizmet veren
serbest meslek erbabinin, gelir elde etmedigi, ücretini tahsil edemedigi
aylarda KDV’yi cebinden ödetmeye zorlayan maliye uygulamasi da terk
edilmelidir.
Yabanci ortakli veya yabanci gruplara dahil
olan sirketlerin, yurt disi grup sirketlerinden faizsiz borçlanmalarini ve bu
suretle yurda faizsiz olarak döviz getirebilmelerini saglamak yerine bu sekilde
faizsiz borçlanan sirketleri emsal faiz üzerinden KDV ödemeye zorlayan
uygulamanin da terk edilmesi gerekmektedir.
Sermayelerini azaltarak küçülmek isteyen
sirketler veya kismi bölünme yaparak bölünmek isteyen sirketler üzerindeki
azaltilan sermayenin stopaja tabi olacagina iliskin Genel Teblig Taslaginin
akibeti de bir önce açiklanmalidir. Yayinlanan Teblig Taslaginin akibetinin
açiklanmamasi, idari anlayisin Taslak yönünde olup olmadiginin belirsiz olmasi,
is dünyasinin tepesinde demoklesin kilici gibi durmaktadir.
Tüccarin, serbest meslek erbabinin, sirketlerin
gider yazabilecekleri kalemleri sayma yöntemi ile belirleyen ve artik kanimca çagdisi
kalmis düzenlemelerin gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Yabancilik veya dis ticaret unsurlarini
tasimayan tam mükellef sirketler arasindaki ticari islemlerde transfer
fiyatlandirmasi düzenlemelerinin uygulanmasindan vaz geçilerek yerine daha
basit bir yöntem konulmalidir.
Örtülü sermaye faizine iliskin düzenlemenin de
2018 ve önümüzdeki bir veya iki yil için esnetilmeli, üç kat siniri
artirilmali, sirketlere ortaklarindan borçlanmalarinin maliyetlerini kazanç
saptamasinda dikkate alabilme yolu açilmalidir.
Bu önerileri çogaltmak mümkündür.
Bu önerileri vergi hukukunun kurallarina veya
muhasebe ilke ve kurallarina aykiri bulanlar veya gelir azaltici görenler olabilir.
Ancak unutulmamalidir ki, isletmeleri öldürmek veya ölümlerine katki bulunarak
vergi almak da maharet degildir. Mükellefleri yasatacagiz ki vergi
alabilelim.