Bankadan ödenmeyen kiraya Anayasa Mahkemesi bakisi
DÜNYA GAZETESI 27.10.2016
Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257.
maddesinde (f.1, b.2) Maliye Bakanligi’na, mükelleflere muameleleri ile ilgili
tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumlari veya posta idarelerince
düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunlulugunu getirme ve bu zorunlulugun
kapsamini ve uygulamaya iliskin usul ve esaslarini belirleme yetkisi
verilmistir. Bu zorunluluga, bir baska deyisle tahsilat ve ödemelerde belge ile
tevsik zorunluluguna uyulmamasi halinde uygulanacak yaptirim ise Kanun’un
mükerrer 355. maddesine 5228 sayili Kanun’un 10. maddesiyle eklenen bir fikra
ile asagida aktaracagimiz sekilde düzenlenmistir.
Maliye Bakanligi, 29.7.2008 tarihli ve
26951 sayili Resmî Gazete’de yayimlanan 268 Seri No.lu Gelir Vergisi Kanunu
Genel Tebligi ile isyeri ve konut kiralama faaliyetleri kapsaminda gerçeklesen
tahsilat ve ödemelerin banka, benzeri finans kurumlari veya posta idarelerince
düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunlulugunu getirmistir.
(Kiralamalardaki bu zorunluluk konut kiralamalarinda aylik kira bedelinin 500
TL ve üzerinde olmasi halinde öngörülmüs, is yeri kiralarinda ise kiralamalarin
tamami, her hangi bir alt veya üst sinir olmaksizin banka veya PTT araciligi
ile ödenme ve tahsil edilme zorunlulugu kapsamina alinmistir. Bu konuyu
30.7.2015 günlü DÜNYA’da yayimlanan yazimda irdelemistim)
Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355.
maddesinde, banka, benzeri finans kurumlari veya posta idarelerince düzenlenen
belgelerle tevsik edilmeyen kira tahsilati veya ödeme islemleri için ödemeye
konu tutarin %5’i oraninda idari para cezasi uygulanmasi öngörülmüstür. Ancak
yaptirim bu sekilde düzenlenirken maddenin birinci fikrasinda yer alan ve
mükellef gruplari itibariyla üç bentte farklilasan cezalara yollamada
bulunulmus ve kesilecek idari para cezasinin söz konusu ceza tutarlarindan
asagi olamayacagi belirtilerek, idari para cezasi açisindan bir alt sinir
belirlenmistir. Bu düzenlemelere göre söz konusu yollarla yapilmayan kira
ödemelerine kesilecek idari para cezasinin alt siniri (2016 yili için), birinci
sinif tüccarlar ile serbest meslek erbabi için 1.370 TL, ikinci sinif
tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazanci basit usulde tespit edilenler
için 690 TL, bunlarin disinda kalanlar için 340 TL seklinde olusmustur.
Bu alt sinir düzenlemesi, adalet ve
hakkaniyete aykiri oldugu gerekçesi ile Edirne Vergi Mahkemesi tarafindan
Anayasa Mahkemesine tasinmistir. Anayasa Mahkemesi E.2016/124 K.2016/155 sayi
ve 7.9.2016 tarihli Karari ile önce su belirlemeleri yapmistir;
“Anayasa’nin 2. maddesinde belirtilen
hukuk devleti, insan haklarina dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, eylem ve islemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir
hukuk düzeni kurup bunu gelistirerek sürdüren, Anayasa’ya aykiri durum ve
tutumlardan kaçinan, hukuku tüm devlet organlarina egemen kilan, hukukun üstün
kurallariyla kendini bagli sayan, yargi denetimine açik olan devlettir.
Kanunlarin kamu yararinin saglanmasi
amacina yönelik olmasi, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet
ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanin geregidir. Bu nedenle kanun
koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine taninan takdir yetkisini anayasal
sinirlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yarari ölçütlerini göz önünde
tutarak kullanmasi gerekir.
Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken
hukuk devleti ilkesinin bir geregi olan ölçülülük ilkesiyle baglidir. Bu ilke
ise “elverislilik”, “gereklilik” ve “orantililik” olmak üzere üç alt ilkeden
olusmaktadir. “Elverislilik”, basvurulan önlemin ulasilmak istenen amaç için
elverisli olmasini, “gereklilik” basvurulan önlemin ulasilmak istenen amaç
bakimindan gerekli olmasini ve “orantililik” ise basvurulan önlem ve ulasilmak
istenen amaç arasinda olmasi gereken ölçüyü ifade etmektedir.”
Yüksek Mahkeme bu belirlemelerini
yaptiktan sonra; düzenlemenin “mükelleflerin 213 sayili Kanun’da gösterilen
ekonomik büyüklük ölçütlerine göre belirlenen siniflarina göre kademeli sekilde
ceza miktarinda belirlemeye gidilmektedir. Bu nedenle, itiraz konusu kuralla
öngörülen yaptirim ile cezalarin caydiricilik fonksiyonunun saglanmasi amaci
arasinda makul bir oranti bulunmadigi söylenemez. Bu yönüyle, itiraz konusu
kural ölçülü oldugu gibi adalet ve hakkaniyet ilkelerine de aykiri degildir”
gerekçesi ile Anayasa’ya aykiri olmadigina oybirligi ile karar vermistir.
Bu karar üzerine, bir vergi hukukçusu
olarak karara katilmadigimi yazmak istedim. Karar en azindan kendi içinde
çelisiktir. Çünkü yaptirim, düsük kira ödeyenler için ölçülü olmadigi gibi,
esitlik ve adalet ilkelerine de aykiridir.
Bankadan ödemesi gereken kirasi 500
lira olan bir serbest meslek erbabinin bu mükellefiyete uymamasi halinde
ödeyecegi idari para cezasi bin 370 liradir. Buna karsilik bu zorunluluga
uymayan ve kira bedeli 50 bin lira olan bir serbest meslek erbabinin ödeyecegi
idari para cezasi 2 bin 500 liradir. Ikinci mükellefin cezasi kira bedelinin
%5’i iken, birinci mükellefin ödeyecegi ceza kirasinin 2.74 katidir. Burada ne
yaptirimda esitlik ve hakkaniyet vardir ne de birinci mükellef için
ölçülülükten söz edilebilir. Bana göre Edirne Vergi Mahkemesi’nin saptamasi,
yerindedir.
Neyse, Anayasa Mahkemesi böyle
düsünüyor. Bize de saygi ile karsilamak düsüyor.