DİGİTAL HİZMETLER
VERGİSİ VE KDV
Dr. A. Bumin Doğrusöz
Dünya Gazetesi 26.11.20109
“Dijital Hizmet Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” nihayet
aynı adla 21.11.2019 günü Mecliste kabul edilerek yasalaştı. Bu kanun,
getirdiği üç yeni vergi, “Digital Hizmetler Vergisi”, “Konaklama Vergisi” ve
“Değerli Konutlar Vergisi” ile kamu oyu gündeminde önemli ölçüde yer aldı. Ben de, bu vergileri önceki yazılarımda tanıtmıştım.
Artık bundan sonra bu vergilerin ayrıntılarına girmek gerekecek. Bu yazımda
Digital Hizmetler Vergisi ile KDV ilişkisi üzerinde durmak istiyorum ki bu
verginin getireceği vergi yükü daha rahat kavranabilsin.
Kanuna göre; Türkiye’de sunulan digital
hizmetlerden aşağıdaki sunulan hizmetler;
·
Dijital
ortamda kullanıcılara sağlanan her
türlü reklam hizmeti (reklam kontrol ve ölçüm hizmetleri, veri iletimi ve
yönetimi hizmetleri, reklamın sunulmasın ilişkin teknik hizmetler dahi)
·
Sesli,
görsel veya kayıt edilmesine yönelik
olarak dijital ortamda sunulan hizmetler (program, uygulama, oyun, ve
benzerlerinin dijital ortamda satışı, bunların izlenmesi, oynanması,
kaydedilmesi, kullanılmasına yönelik olarak dijital ortamlarda sunulan
hizmetler dahil)
·
Kullanıcıların birbirleriyle etkileşime geçebilecekleri dijital
ortamın sağlanması ve işletilmesi hizmeti (kullanıcıların birbirlerine mal ve
hizmet satılmasının teminine yönelik hizmetler dahil),
dijital hizmet vergisine tabi olacaktır. Ayrıca yukarıda sayılan hizmetlere
yönelik dijital ortamda verilen aracılık
hizmetleri de dijital hizmet vergisine tabidir.
Kanunda mükellef, Gelir veya
Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre tam mükellef olup olmadığına, dar
mükellefiyete tabi olanların hizmeti Türkiye’de bulunan işyeri veya daimi
temsilcileri vasıtası ile gerçekleştirip gerçekleştirilmediğine
bakılmaksızın, bu hizmetlerin sağlayıcıları şeklinde belirlenmiştir.
Mükellefin Türkiye’de yerleşim
yerinin, işyerinin bulunmaması ve diğer gerekli görülen hallerde vergi
alacağının emniyeti amacıyla işleme taraf olanlar ile aracılık
edenler verginin ödenmesinden sorumlu tutulması konusunda Hazine ve Maliye
Bakanlığına da yetki verilmektedir.
Dijital hizmetlerden
dolayı ilgili hesap döneminden önceki dönemde Kanunun kapsamına giren
hizmetlerden Türkiye’de elde edilen hasılatı 20
milyon TL veya dünya genelinde elde edilen hasılatı 750 milyon € veya muadili
yabancı para karşılığı TL’den az
olanların bu vergiden muaf olması öngörülmektedir. Hesap dönemi
içerisinde ilgili hadlerin her ikisinin de aşılması halinde muafiyet bitecek,
vergilendirme dönemini takip eden dördüncü vergilendirme döneminden itibaren
mükellefiyet başlayacaktır. Arka arkaya iki hesap dönemi boyunca ilgili
hadlerden herhangi birinin altında kalanların vergi muafiyeti izleyen hesap
döneminde tekrar başlayacaktır.
Dijital hizmet
vergisinin matrahı verginin konusuna giren hizmetler nedeniyle, takvim yılının
birer aylık dönemi şeklinde belirlenen her bir vergilendirme döneminde elde
edilen hasılat olacaktır. Hasılatın döviz cinsinden elde edilmesi halinde, elde
edildiği tarihte geçerli olan Merkez Bankası döviz alış kuru ile Türk Parasına
çevrilecektir.
Dijital
hizmet vergisi, matraha oranın uygulanması suretiyle bulunacaktır. Oran ise % 7,5’dur. Hesaplanan vergiden herhangi bir indirim yapılmayacak
ve bu vergi düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmeyecektir.
Bu verginin de nihayetinde tüketicilere yansıtılacak bir vergi olması nazara
alınırsa, her halde teklifi hazırlayanlar tüketicilerin bu vergiyi
hissetmemelerini istemiş olmaları gerekir.
Bu noktada ortaya çıkan
sorunlardan birisi de digital hizmetler vergisinin KDV matrahına dahil edilip
edilmeyeceğidir.
Dijital
hizmet vergisi,
bedelin içerisinde yer aldığından ve belgede ayrıca gösterilmediğinden KDV
matrahına dahil edilmesi gereken bir vergi olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani
burada “verginin vergilendirilmesi sorunu” yeni bir yüzle tekrar karşımıza
çıkmaktadır.
Konuya bir başka açıdan daha yaklaşalım.
Üç yeni vergi de aynı kanunda düzenlenmiştir. Kanunun konaklama vergisini düzenleyen 9. maddesinde, “Konaklama vergisi, konaklama tesislerince düzenlenen
fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilir. Bu vergiden herhangi bir ad
altında indirim yapılamaz. Bu vergi, katma değer vergisi matrahına dahil
edilmez.” hükmü yer almıştır. Ancak bunun
benzeri bir düzenleme dijital
hizmet vergisine
ilişkin düzenlemeler arasında yer almamıştır.
O
halde burada yapılması gereken yorum, “kanun koyucunun bir vergide getirdiği
düzenlemeyi diğer vergide getirmemesi, ikinci vergide aksi yönde uygulama
yapılmasını istemesi” şeklindedir.
Dolayısıyla
dijital
hizmet vergisi
kapsamına giren mal ve hizmetlerin, örneğin reklam hizmetinin, internetten
indirilen müziklerin veya satın alınan oyunların maliyeti % 7,5 değil, (7,5 x
0,18) kadar, yani % 8,85 oranında artacaktır.
Bu
durumda mal ve hizmet talep edenler, bu vergiden muaf (örneğin Türkiye’den elde
ettiği hasılatı 20 milyon Lirayı aşmayan) hizmet sunucularına yöneleceklerdir.
Bu ise rekabet ortamını bozan bir unsur olarak karşımıza çıkacaktır.
Bu
vergi 1.2.2020’de yürürlüğe girecektir. Bu tarihe kadar vergi oranının
Cumhurbaşkanı tarafından kendisine tanınan yetki çerçevesinde gözden
geçirilmesi, diğer ülkelerde genel kabul gören % 3 ve hatta altında bir orana
düşürülmesi, bence gerekmektedir.