VARLIK VERGİSİ GİBİ DEĞERLİ KONUT VERGİSİ
Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ
Dünya Gazetesi / 31.10.2019
Geçtiğimiz
hafta Meclise sunulan ve bu hafta Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi
beklenen “Dijital Hizmet Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Ve 375 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” ile
üç yeni vergi getirildiğinden daha önce bahsetmiş ve bu vergilerden “konaklama vergisini
geçen yazımda aktar mistim. Bu yazımda da bir diğerini, “Değerli Konut Vergisi’ni
irdeleyerek aktarmaya çalışacağım.
Aslında bu
vergiyi söz konusu Kanun Teklifi henüz taslak halinde iken tanıtmıştım. Ancak
taslak teklife dönüşürken, bu vergi ile ilgili bazı değişiklikler yapılınca,
bende yazımı revize etme ve Teklife göre yeni bastan değerlendirme ihtiyacı
duydum.
Bu vergi
ile Türkiye sınırları içinde bulunan mesken nitelikli taşınmazlar değerli konut
vergisine tabi kılınmakta, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce yapılan veya yaptırılan
değerleme sonucu belirlenen değeri beş milyon Türk Lirasının altında olan
mesken nitelikli taşınmazlar bu vergiden istisna kılınmaktadır.
Verginin
konusunun bu şekilde belirlenmesi dahi Kanun yapma tekniğine aykırıdır. Önce
tüm konutlar vergi konusuna alınmakta sonra istisna yolu ile bir kısmı dışarıda
bırakılmaktadır. Bunun yerine doğrusu, “değeri 5 milyonu asan konutlar değerli
konut kabul edilir ve değerli konutlar vergisine tabi tutulur” denilmesidir.
Öte yandan değerli konut vergisinin konusunun “mesken nitelikli taşınmazlar”
olarak belirlenmesi de ilginçtir. Bunun yerine “değerli mesken vergisi” denilse
veya “değerli konut vergisi konut niteliğindeki taşınmazlardan alınır” denilse
daha yerinde olurdu.
Demek ki bu
vergi, değeri Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce (TKGM) yapılan veya yaptırılan
değerleme sonucu beş milyondan yukarı olarak tespit edilen meskenlerin değeri
üzerinden alınacaktır. Burada değerleme yapılırken, hangi ölçütlerden
hareket edileceği belirlenmemiştir. Oysa emlak vergisi dahi kanunla belli
ölçüler üzerinden alınmaktadır. Burada matrahın belirlenmesi tamamen sinirsiz
ölçütlere göre yürütmeye birikilmiştir. Üstelik söz konusu TKGM’nin ne zaman
hangi konutlar için değerleme işlemi yapacağı dahi belirlenmemiştir. Bu konu da
siyasi etkiye açık biçimde idarenin takdirine bırakılmıştır.
TKGM’nin
degerlemesi yoksa, belediyelerce belirlenen değerine bakılacaktır.
Demek ki
bir taşınmazın birden çok değeri olabilecektir. Örneğin belediyelerce belirlenmiş
vergi değeri 4 milyon lira olan bir konut, anılan TM’ye göre 5 milyon 1 lira değer
biçilip söz konusu vergi kapsamına alınabilecektir. Bu konut bir işletmenin
aktifinde ise ayrıca bir de bilanço değeri olacaktır. Gerçi taşınmaz değerleri
bilançolarda da standart değildir. Bu konut miras kalırsa belediyelerce belirlenmiş
vergi değerine göre işlem görecektir. Harca konu olursa yüksek olana göre harç hesaplanacaktır.
DASK uygulamasına ise hiç değinmiyorum. Orada da ayrı bir değer vardır.
TKGM tarafından
yapılan veya yaptırılan değerleme sonucu değeri beş milyondan yukarı olan
konutlar, TKGM’nin web sayfasında ilan olunacak ve ayrıca ilgilisine tebligat yapılacaktır.
Bu tebligattan itibaren 15 gün içinde değere itiraz edilmezse veya itiraz 15
gün içerisinde incelenip de reddedilirse değer kesinleşecek ve konut bu
verginin konusuna girecektir.
Neye, nasıl
itiraz edileceği, değerleme raporunun ve ölçütlerin de ilan edilip edilmeyeceği
ve anılan Genel Müdürlüğün 15 gün içinde bu itirazı nasıl hangi ölçütlere göre değerlendireceği
belli değildir.
Oysa bütün bunların
Kanun ile belirlenmesi gereği, Anayasanın 73. maddesinin gereğidir. Teklif
kanunla belirlenmesi gereken hususları yürütmenin ve idarenin takdirine birikmiştir.
Meskenden
neyin kastedildiği de belirsizdir. Tapuda mesken olarak tescil edilenlerin mi,
yoksa fiilen mesken olarak kullanılanların mı verginin konusuna girdiği açık değildir.
Örneğin tapuda mesken olarak tescil edilmiş bir bina veya bağımsız bölüm fiilen
bir işyeri olarak da kullanılabilmektedir. Emlak vergisi uygulamasında
belediyeler hukuki değil fiili duruma göre uygulama yapmaktadırlar.
Teklifin
43/2. maddesinde anılan TKGM’nin değerlemesi yoksa belediyelerce
belirlenen değere göre işlem yapılacağı yazıldıktan sonra 44. maddede verginin matrahının
belediyelerce belirlenen emlak vergisi değeri ile anılan TKGM’nin belirlediği
değerden yüksek olanına göre tespit edileceğinin hükme bağlanması ise Teklifin hazırlanmasındaki
özensizliğin sonucudur.
Değerli
konut vergisinin oranı ise Kanun Teklifinde su şekilde belirlenmiştir.
Konut Vergisine Tabi Meskenin Değeri |
Vergi Oranı |
5.000.000 TL ile 7.500.000 TL arası olanlar |
Binde 3 |
7.500.001 TL ile 10.000.000 TL arası olanlar |
Binde 6 |
10.000.001 TL’yi aşanlar |
Binde 10 |
Paylı
mülkiyette ve elbirliği mülkiyette, matrahın hesabında mesken niteliğindeki taşınmazın
toplam değerine bakılacaktır. Paylı mülkiyette paydaşlar vergiyi hisseleri oranında
öderken elbirliği mülkiyetinde vergi müteselsilden sorumlu olarak ödenecektir.
Verginin
mükellefi, söz konusu taşınmazı maliki, varsa intifa hakki sahibi, ikisi de
yoksa malik gibi tasarruf edenidir.
Is yeri niteliğindeki taşınmazların vergi dışı bırakılması
da eşitliğe aykırıdır. Kıymetli bir binanın altı dükkân, üstü mesken ise,
alttaki dükkân vergilemeyip, üstteki daireyi vergilemenin eşitlik olduğunu
kimse söyleyemez. Bu davranış biçiminin sebebi her halde “mesken sahiplerinin
sesi fazla çıkmaz, iş alemine bulaşırsak çok fazla eleştiri alırız” düşüncesi
olsa gerek. Bu nedenle verginin “değerli taşınmaz vergisi” olarak
düzenlenip eşitliğin sağlanması gerekmektedir. Kaldı ki hazine açısından asil hasılatın,
işyeri olarak kullanılan taşınmazlardan sağlanacağını düşünüyorum.
Bir başka eşitsizlikte
kişilerin sahip olduğu toplam değere göre vergi alınmamasıdır. Teklife göre her
birinin değeri dört milyon olan beş daireye sahip bir kişi bu vergiye tabi olmazken, değeri
beş milyon olan bir daireye sahip kişi vergiye tabi olacaktır. Burada emlak
vergisindeki gibi düşünülüp taşınmazların farklı belediye alanlarında olması
seklinde bir gerekçeye de dayanılamaz. Çünkü bu vergi bir merkezi idare
vergisidir.
Öte yandan değeri 10 milyon lira olan, ancak
dört mirasçının malik olduğu bir meskende uygulama nasıl olacaktır. Taslağa
göre her bir malik kendi hissesi üzerinden bu vergiyi ödeyecektir. Ancak burada
hisse değerinin 5 milyon lirayı asmaması bir çelişki oluşturacaktır.
Bir kere bu
verginin konusuna girdiniz mi çıkmak yoktur. Çünkü değerleme işleminin hangi aralıklarla
yapılacağı düzenlenmemiştir. Her yıl yıpranma pay düşülmesi bile düşünülmemiştir.
Buna karşılık Teklifte, taşınmaz değerinin her yıl yeniden değerleme oranında artırılarak
matrah belirlenmesinin yapılacağı düzenlenmektedir. Emlâk vergisinde bile her yıl
değer yeniden değerleme oranının yarısı kadar artarken, burada yeniden değerleme
oranında artış öngörülmesi, Kanunların arasındaki içsel bütünlük açısından yanlıştır.
Mükellefler, anılan Genel Müdürlüğün veya belediyenin belirlediği değerin 5
milyon liralık siniri aşması halinde, izleyen yılın 20 Şubat aksamına kadar
vergi dairesine beyanname verecekler ve çıkan vergiyi şubat ve ağustos aylarında
olmak üzere iki taksitte ödeyeceklerdir. Dolayısıyla bu vergi beyana dayalı
vergi olacaktır. Siniri geçtiniz mi her yıl beyanname vermek gerekecektir. (Kıymetli
taşınmazda oturanın işi ne, her yıl ugrassin dursun. Bir de buna elektronik
ortami ekleriz, hatta SMMM imzasi bile arayabiliriz)
Evin emlâk
vergisi belediyeye mayıs ve kasımda, değerli evin vergisi ayrıca vergi
dairesine şubat ve ağustosta ödenecektir. İki vergi birleştirilip basitlik sağlanması
yerine, ayrı vergileme yapılıp karmasa tercih edilmiş gibi gözüküyor. Burada
çözüm değerli konut sahiplerinin, emlak vergisinden muaf tutulması seklinde
olabilirdi. Zira burada çifte vergilendirme söz konusudur. Nitekim Vergi Usul
Kanunu 117/3. maddesinde, ayni vergi kanununun uygulanmasında (emlak vergisi de
değerli konutlar vergisi de ayni kanunda “emlâk Vergisi kanununda
düzenlenmektedir) belli bir vergilendirme döneminde ayni matrah üzerinden bir
defadan fazla vergi alınması” hata hali olarak kabul edilmiştir.
Bu vergi
söz konusu taşınmaz sahiplerine aşırı bir yük getirecektir. Örneğin İstanbul’da
emlak vergisi değeri 5 milyon lira olan bir kişi, 10.000 lira emlak vergisi,
15.000 lira değerli konut vergisi ödeyecektir. Bu kişi 5.000 liraya bu konutu
kiraya vermiş olsa, gelir vergisini bir kenara bırakın, 5 aylık kira gelirini sırf
bu vergilere yatıracaktır. Gelir Vergisini de katarsak yaklaşık 6,5 aylık kira
geliri vergiye gidecektir.
Mesken olan
binanın emlâk vergisi binde 1 (büyükşehir belediyesi olan yerlerde binde 2)
iken, sırf değerli olması dolayısıyla binde 3 ilâ binde 6 oranında ek vergi alınması,
haksızlıktır, mantığa aykırıdır.
Bu vergi
ödeyemeyenler, 6183 sayılı kanun uygulaması sayesinde ya konutlarını
kaybedeceklerdir ya da bol bol af kanunu çıkacaktır. Muhtemelen bu konutların kiraları
da yükselecektir.
Bu vergi değerli
konut sektörünü olumsuz etkileyeceği gibi pek çok kişiye konutunu da sattırır.
Vergi ile uğraşacağına taşınmazı sat, alacağın parayı mevduat faizine koy, %15
vergi öde. Kim uğraşır bu vergilerle.
Emlâk
üzerinden alınan vergiler teoride ve bizdeki uygulamada mahalli idare vergisi
olarak kabul edilirken, Teklifte bu vergi tamamen merkezi idare vergisi olarak düzenlenmiştir,
Mahalli idarelere en ufak bir pay aktarılması öngörülmemektedir.
Netice, bu
öngörülen vergi adaletsizdir ve bal gibi Anayasa’ya aykırıdır. Hukuk güvenliğini
yok saymaktadır.
TKGM,
Kanunla belirlenmemiş ölçülere göre kendince bir değer tespit edecek, sonra
bunu ilan edecek, itiraz etseniz bile ölçütler ve değerleme raporları olmadığından
bir anlamı olmayacak, bu değeri tıpış gidip vergi dairesine beyan edeceksiniz,
hem emlak vergisi hem de bu vergiyi ödeyeceksiniz. Dava açsaniz bile yürütmeyi
durdurma karari olmadikça vergiyi ödemek zorunda kalacaksiniz.
Vay be kirk yıl düşünsem böyle bir vergi icat
edemezdim herhalde. Rantı vergilendirmek yerine, böylesi vergiler icat etmenin,
ne kadar doğru olduğu tartışılır niteliktedir.
Hele web sayfasında ilan, apayri bir sorundur. Kişisel
verinin ilanı sorunu bir yana konut fiyatlarinin resmi olarak belirlenip ilani
yoluyla piyasalara müdahale niteligini tasiyip tasimayacaginin da ayrıca
tartisilmasi gerekmektedir.
Nerden aklıma geldi
bilmiyorum, birden bire varlik vergisi geldi aklima. Hadi hayırlısı.