VERGİ
SUÇLARINDA ZİNCİRLEME SUÇ VE OLASI SORUNLARI
Dünya Gazetesi / 5.4.2022
Geçtiğimiz
günlerde Meclise sunulup Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilerek Genel
Kurul’a kadar gelen Torba Kanun Tasarısının Vergi Suçlarına ilişkin VUK’un 359.
maddesine “etkin pişmanlık” ve “zincirleme suç” konularında düzenlemeler
ekleyen 4. maddesini, etkin pişmanlık yönünden geçen yazılarımda ele almıştım.
Bu yazımda da düzenlemeyi “zincirleme suç” yönünden irdelemeye
çalışacağım.
Önce
zincirleme suç kavramını açıklayalım. Türk Ceza Kanunu’nun 43. maddesi zincirleme
suçu, “bir suç işleme kararının icrası
kapsamında, bir kişiye aynı suçun değişik zamanlarda işlenmesi” olarak
açıklamış ve bu suçların bağımsız suç olarak kabul edilmesi yerine, suçlar
birleştirilerek ceza verilmesini, ancak verilecek bir cezanın–dörtte birden
dörtte üçüne kadar- artırılmış şekilde olmasını öngörmüştür.
Torba
Tasarı ile VUK’un 359. maddesine aşağıdaki fıkra eklenerek, vergi suçlarında da
TCK md. 43 devreye alınmak istenilmektedir. Aslında TCK hükümleri çerçevesinde,
TCK’nın “Bu Kanunun genel hükümleri, özel
ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır”
şeklinde 5. maddesi karşısında gereksiz bir düzenleme olarak kabul edilebilirse
de Yargıtay’ın özellikle sahte ve yanıltıcı belge kullanma fiillerinde
zincirleme suç uygulamasını kabul etmemesi dolayısıyla bu konuda bir zorunluluk
doğmuştur. 359. maddeye eklenilmek
istenen fıkra şu şekildedir.
“Bu
maddede düzenlenen suçların birden fazla takvim yılı veya vergilendirme dönemi
içinde aynı suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmesi halinde, Türk Ceza
Kanunu’nun 43’üncü maddesi uygulanır."
Zincirleme
suç düzenlemesini, klasik ceza hukuku anlamında uygulamak nispeten kolaydır.
Ancak aynı kolaylık, vergi ceza hukukunda vergi hukukunun özelliklerinden
dolayı yoktur. Bu nedenle, zincirleme suç düzenlemesinin vergi hukukunda nasıl
uygulanacağı, beraberinde pek çok soruyu da getirdiğinden, basitçe düzenlenecek
bir konu değildir.
TCK
md. 43’de geçen “bir kişiye karşı” ibaresi, vergi suçlarında hazine’dir. Burada
sorun yoktur. Ancak VUK’un kaçakçılık suçunu düzenleyen maddesinde, pek çok suç
teşkil eden fiil belirlemesi yapılmış ve bu fiillerden her hangi birinin
işlenmesi -seçimlik hareketli- suç olarak kabul edilmiştir. Zincirleme suç uygulamasında, her bir fiilin
ayrı mı, yoksa fiiller bir bütün olarak mı ele alınacağı, ilk belirsiz konudur.
Örneğin bir mükellef aynı takvim yılında hem sahte, hem yanıltıcı belge
kullanır, hem de defterlerini ibraz etmez ise, ayrı ayrı suçlar mı yoksa
zincirleme suç mu işlediği kabul edilecektir? Verilecek cevap, faklı
vergilendirme dönemi söz konusu olursa, geçerliliğini koruyacak mıdır?
“Bir
suç işleme” kararı nasıl belirlenecek ve tespit edilecektir. Kastedilen suç
işleme kararının konusu ne olacaktır.
Burada, sahte belge veya yanıltıcı belge kullanma kararı mı, yoksa bu
tür belgeleri kullanarak vergi ziyaı yaratma (ödenecek vergiyi azaltma) kararı
mı aranacaktır. İkinci hâl kabul edilirse, vergi ziyaının doğmadığı hallerde
suçta ortadan kalkmayacak mıdır? Kalkacak diyorsanız, ceza yargısının vergi
yargısı kararını beklemesi gerekecektir. Ancak bu defa, -daha önce yazdığım
gibi- daha ağır ceza tehdidi ile vergi yargısı yolundan kişilerin caydırıldığı
dikkate alınırsa, etkin pişmanlıktan yararlanmak için ödeme yapanların fiili
kabul ettiği yorumu yapılacak mıdır?
Farklı
tarihlerde tespit edilen sahte belge kullanma fiillerinde uygulama nasıl
olacaktır? Örneğin 2020 yılında sahte belge kullandığı tespit edilen bir
mükellefin hakkındaki ceza davası sonuçlandıktan sonra 2019 yılı veya 2021 yılı
incelenir ve aynı fiil tespit edilirse ikinci defa ceza davası açıldığında
zincirleme suç uygulaması nasıl olacaktır. Aynı suç işleme kararı tespit edilirse,
ikinci davada yeni bir ceza yerine fark ceza mı verilecektir. Zamanaşımı
süresinin 15 yıla çıktığı da nazara alınırsa, bu tip sorunlar çoğalacaktır.
Kanuni
temsilcilerin konumu ise ayrı bir sorundur. Örneğin aynı kişinin yönetim
kurulunda olduğu iki şirkette de –hatta aynı düzenleyiciden alınmış- sahte
belgeye rastlanırsa, zincirleme suç kabul edilecek midir? Bence edilebilir,
çünkü adam niyeti bozmuştur. Bir şirkette dürüst, diğerinde suç işleme kararı
ile hareket ettiği kabul edilemez. Ancak dönemler farklılaşırsa, sorun
çetrefilleşmektedir. Burada, “şirketlerin farklılığından hareketle zincirleme
suç oluşmaz” görüşü de savunulabilir. Bu kişinin yönetim kurulunda olduğu
şirketlerden biri düzenleyici diğeri kullanıcı ise ne olacaktır? Zincirleme suç
uygulaması dolayısıyla bu tip olaylarda inceleme raporunun birlikte düzenlemesi
zorunlu olacak mıdır?
Vergi
inceleme elemanları vergi suçu raporlarını düzenlerken suçun zincirleme işlenip
işlenmediği konusunda bir belirleme ve suç işleme kararının ortaya çıkartılmasına
ilişkin delillendirme yapacaklar mıdır? VUK’un 306 sayılı Genel Tebliği
uyarınca kasta kadar belirleme yapan inceleme elemanlarının, bu konuyu
raporlarında işleyip işlemeyecekleri de tartışılması gereken bir konudur. Bu
durumda inceleme elemanlarının raporlarında “mükellef lehine delilleri”de
toplama alışkanlığını edinmeleri gerekecektir.
Zincirleme
suçun vergi suçları alanında da uygulama olanağı bulması sevindiricidir. Ancak
konunun, özelliklerine bakılmadan, etki analizi yapılmadan, sahada ortaya
çıkacak sorunlara bakılmadan, gerekli unsur ve ayrıntılardan yoksun şekilde
kısa bir fıkra ile düzenlenmesi, bütün sorunların çözümünün içtihada ve
doktrine bırakılması, bence konuyu kısa sürede düğüm haline getirecektir. Bu
nedenle fıkranın yeniden ve ayrıntılı şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.