16 Eylül'e dikkat!
Dünya Gazetesi; 6.9.2016
Önümüzdeki
Pazar günü, yani 11 Eylül günü, Kurban Bayrami’nin arefesi. 12 Eylül Pazartesi
gününden 15 Eylül Persembe aksamina kadar Kurban Bayrami. Ancak 16 Eylül Cuma,
hukuken is günü. Bir baska deyisle 16 Eylül Cuma hukuken bir tatil günü degil.
Ancak 16 Eylül günü, ayni zamanda, resmi dairelerin hizmet sunumunun asgari
düzeye indirildigi, Basbakanligin 29.8.2016 tarih ve 10165 sayili Genelgesi ile
kamu kurum ve kuruluslarinda çalisanlarin bütün gün izinli sayildigi bir
gün.
Bizde bu
kavram karmasasi içerisinde, biraz kimse hak kaybina ugramasin, biraz da bu
konuyu tekrar hatirlatalim diye vergi hukuku ve vergi yargisi açilarindan
tekrar ele alalim istedik. Vergi Usul Kanunu’na tâbi sürelerin hesaplanmasinda,
resmi tatil günlerinin süreye dahil olmasi, ancak sürenin son günü tatil gününe
rastlarsa, sürenin tatili, izleyen ilk is günü tatil saatine kadar uzamasi
esasi kabul edilmistir. Ayni esaslar, Idari Yargilama Usulü Kanunu’nda ve Amme
Alacaklarinin Tahsil Usulü Hakkinda Kanun’da da benimsenmistir.
Öte yandan,
arife veya bayram günleri ile hafta tatilinin yakin olmasi halinde, aradaki is
gününün Bakanlar Kurulu’nca, idari izin uygulamasina konu edilmesi, artik bir
gelenek haline gelmistir. Nitekim 16 Eylül de, öyle bir gündür. Böyle günler
kamuoyuna, ya açiklama yapan yetkililerce ya da medya tarafindan “tatil” olarak
duyurulmaktadir. Oysa bu tür duyuru veya açiklamalar maalesef yanlis ve yaniltici
olmaktadir. Bir çalisma günü, Bakanlar Kurulu karari ve Basbakanlik Genelgesi
ile degil, ancak kanunla tatil ilan edilebilir. Nitekim ülkemizde tatil
günleri, 394 sayili Hafta Tatili Kanunu ile 2429 sayili Ulusal Bayram ve Genel
Tatiller Hakkinda Kanun’da sayma yolu ile tahdidi olarak belirlenmistir.
Idari izin
günü bir tatil günü olmayip, idarenin kendi personeline hiyerarsik düzene uygun
sekilde izin vermesidir ve idare hukuku ilkeleri içerisinde böyle bir uygulama
olagandir.
Aslinda,
ortada tatil ilan edilen bir gün yoktur. Böyle günlerde yapilan uygulama,
“hizmetlerin aksatilmamasi ve kurum yöneticilerince gerekli tedbirlerin
alinmasi”, “zorunlu hizmetlerin yürütülmesi için asgari seviyede eleman
bulundurulmasi suretiyle” kamuda çalisan memur, isçi ve diger personelin idari
izinli sayilmasi seklinde yürütülmektedir. Nitekim Basbakanlik Genelgesi ile 16
Eylül, “hizmetlerin aksatilmamasi ve zorunlu hizmetlerin yürütülmesi için
asgari seviyede personelin bulundurulmasi kaydiyla” idari izin günü olarak
kabul edilmistir. Hukuken yapilmasi mümkün bu uygulamayi, “tatil günü ilani”
olarak adlandirmak mümkün degildir. Nitekim hukukçular arasinda, bu tip
uygulamalar, “idari izin” günü olarak adlandirilmaktadir. Vergi Usul Kanunu,
Idari Yargilama Usulü Kanunu veya Amme Alacaklarinin Tahsil Usulü Hakkinda
Kanun gibi kanunlarla belirlenmis ve son günü idari izin günlerine rastlayan
sürelerin, izleyen ilk çalisma günü sonuna kadar uzatmasi mümkün degildir.
Örnegin, 16-31 Agustos 2016 dönemine ait petrol ve dogalgaz ürünlerine, Agustos
2016 dönemine ait kolali gazoz, alkollü içecekler ve tütün mamullerine,
dayanikli tüketim ve diger mallara, tescile tabi olmayan motorlu tasit
araçlarina iliskin özel tüketim vergisinin beyannamelerinin, Agustos 2016
dönemine ait banka ve sigorta muameleleri vergisi beyannamesinin ve Agustos
2016 dönemine ait Kaynak Kullanimini Destekleme Fonu (KKDF) kesintisi
bildiriminin verilmesi açisindan 16 Eylül son gündür ve Basbakanlik Genelgesi
ile 16 Eylül’ün idari izin günü ilan edilmesi bu süreleri uzatmayacaktir (Bu
süreler ancak ilgili kanunlarin verdigi yetkiye dayanarak Maliye Bakanligi’nca
uzatilabilir)
Dava açma
süreleri veya temyiz süreleri idari izin günlerine rastlayan, ancak o gün
degilde izleyen ilk çalisma günü açilan davalari yargi organlari da
reddetmektedir. Örnegin Danistay 3. Dairesi 8.4.1992 gün ve E.1991/1566
K.1992/1335 sayili Karari’nda “Ramazan Bayrami nedeniyle 15-19 Nisan günlerinin
tatil olmasi yolunda Basbakanlik Genelgesi ile verilen idari izin resmi tatil
sayilamayacagindan temyiz süresinin durmayacagi”, Danistay 7. Dairesi 4.2.1997
gün ve E.1996/2050 K.1997/402 sayili Karari’nda, “Hükümetçe verilen idari
izinler resmi tatil niteliginde olmadigindan dava açma süresinin son gününün
hükümetçe verilen idari izin gününe rastlamasi halinde, dava açma süresinin
uzamayacagi” gerekçesi ile basvurularin reddine karar vermistir. Buna karsilik
az sayida da olsa aksi yönde verilmis kararlarda mevcuttur.
Görüldügü
gibi konu içtihat bazinda tartismali kabul edilebilir. Bu nedenle, bu konuda
titiz davranmak, idari izin günü içinde de olsa, gerekli islemleri yapmaya özen
göstermek gerekmektedir. Konu ticaret hukuku açisindan da önemlidir. Idari izin
günü uygulamasi, örnegin faturaya itiraz, protesto süreleri gibi süreleri
uzatmaz. Zaten bu nedenle idari izin uygulamasi noterlikleri ve bankalari
kapsamaz.
Bence olmasi
gerekene gelince; halk nezdinde veya dava yoluyla hakkini arayacak pek çok kisi
nezdinde, tatil-izin günü gibi hukuk kavramlari netlesmemistir. Özellikle
siyasilerin ve medyanin hukuk kavramlarini genellikle özensiz kullanmasi sonucu
uzman kisilerin dahi rahatlikla yanilabilecekleri, söz konusu günlerde resmi
dairelerin kapali olacaginin düsünülebilecegi bir ortam söz konusudur.
Kisilerin açikça bilgi sahibi kilinmadigi, kavramlarin belirsiz oldugu
durumlarda yorum ve uygulamanin kisiler lehine yönlendirilmesi gerekir. Zira
bizce bir hukuk devletinde asil olanin, kisilerin haklarini kisitlamaya
çalismak veya kavram karmasasi içerisinde kaybettirmek degil, olabildigince
genisletmek olmasi gerekir. Bu nedenle de kanunlarin süre hükümlerine, idari
izin günlerinin süreye etkisini netlestirecek hükümler konulmasinda yarar
vardir.