ARABULUCULUK DA YAPAN AVUKATLARIN YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Dr.
A. Bumin Doğrusöz
Dünya
Gazetesi / 21.7.2020
Avukatlık Kanununa göre
avukat sıfatı ile faaliyette bulunanların ayrıca arabuluculuk siciline
kaydolarak arabuluculuk yapması halinde, vergi ve belge düzeninin nasıl olması
gerektiği konusunda zaman zaman tereddütlerin oluştuğu görülmekte, avukatların
bu faaliyetlerinin ayrı bir mükellefiyet olarak görülüp görülemeyeceği, çok az
arabuluculuk yapanların bu faaliyetlerinin arızi kazanç kapsamında değerlendirilip
değerlendirilemeyeceği, belge düzeninin nasıl olması gerektiği gibi konular da
bunların başında gelmektedir.
Bilindiği
gibi arabuluculuk, sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde
bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini
anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için
aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi
almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî
olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemini ifade etmektedir. Arabulucular,
Adalet Bakanlığınca tutulan sicile kayıtlı gerçek kişilerdir. Tüzel kişilerin
söz konusu sicile yazılarak arabuluculuk faaliyetinde bulunmaları mümkün
değildir.
Gelir Vergisi Kanunumuzun düzenlemeleri
karşısında, arabuluculuk faaliyetinin şahsi sorumluluk altında ve arabulucunun kendi
nam ve hesabına yapılması ve ihtisasa dayanması nedeniyle "serbest meslek
faaliyeti", bu faaliyetten elde edilen gelirin ise “serbest meslek
kazancı” olarak nitelendirilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle avukat sıfatına sahip bir
kişinin avukatlık faaliyetinin yanı sıra arabuluculuk faaliyetinden de kazanç
elde etmesi halinde bu kazancının da serbest meslek kazancına dâhil edilmesi,
ilgili geçici ve yıllık vergilendirme dönemlerinde beyan edilmesi
gerekmektedir.
Serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla
sürekli mükellefiyetleri bulunan avukatların, çok az, hatta yılda bir kez
arabuluculuk faaliyetinde bulunması halinde, arabuluculuk gelirinin arızi
kazanç olarak kabulü, bana göre mümkün değildir.
Arabuluculuk faaliyetinin serbest meslek
faaliyeti olması dolayısıyla da, arabuluculuk ödemesi yapan kişilerin, Gelir
Vergisi Kanununun 94. maddesinde sayılanlardan olması halinde, yapılan ödemeden
% 20 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Arabuluculuk faaliyetinin serbest meslek
faaliyeti niteliğinde olması, KDV Kanununun “Türkiye'de ticari, sınai, zirai
faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler
katma değer vergisine tabidir” diyen hükmü dolayısıyla KDV’ye de tabidir.
Vergi mevzuatının bu düzenlemeleri
uyarınca avukatların arabuluculuk gelirlerini, mevcut serbest meslek makbuzları
ile tahsil etmesi (bu makbuz üzerinde stopaj ve KDV’nin de gösterilmesi) ve bu
kazançlarını da avukatlık faaliyetleri dolayısıyla kullandıkları serbest meslek
kazanç defterine kaydetmeleri (yeni sistemde defter-beyan sistemine
kaydetmeleri) gerekli ve yeterlidir. Dolayısıyla avukatların arabuluculuk
faaliyetleri için farklı seri numaralı makbuz kullanmaları veya ayrı defter
tutmaları söz konusu değildir.
Vergi Usul Kanununun mükelleflerin
bildirim yükümlülüklerine ilişkin düzenlemeleri içeren 153 ila 170 inci
maddeleri arasında işe başlama, işi bırakma, adres değişikliği gibi hallerin
bildirilmesi yükümlülükleri düzenlendiğinden, arabuluculuk faaliyetlerine
başlayan avukatların, bu durum için vergi idaresine bir bildirim yapmalarının
da gerekmediği düşüncesindeyim.