Tahsil zamanasimi
DÜNYA GAZETESI /
3.11.2016
Vergi hukukumuzda,
çesitli zamanasimi düzenlemeleri mevcuttur. Bunlardan, tarh zamanasimi,
düzeltme zamanasimi ve ceza kesme zamanasimi süreleri Vergi Usul Kanunu’nda,
tahsil zamanasimi ise Amma Alacaklarinin Tahsil Usulü Hakkinda Kanun’da
düzenlenmistir. Ceza davasi ile ilgili zamanasimi süreleri ise Türk Ceza
Kanunu’nda düzenlenmistir. Bu gün, bu zamanasimi sürelerinden tahsil zamanasimi
üzerinde durmak istiyoruz.
6183 sayili Amme
Alacaklarinin Tahsil Usulü Hakkindaki Kanun’un 102. maddesine göre kamu
alacagi, kural olarak, vadesinin rastladigi takvim yilini takip eden takvim
yili basindan itibaren 5 yil içinde tahsil edilmezse zamanasimina ugrar.
Zamanasimi, süre geçmesi
dolayisiyla kamu alacagini ortadan kaldirmamaktadir. Sadece alacaklinin, cebri
takip yoluyla alacagina kavusmasini saglayan talep ve cebri takip yetenegi
ortadan kalkmaktadir. Bir baska deyisle alacakli kamu idaresi, zamanasimina
ugramis kamu alacagi için ödeme emri düzenleyemez, haciz veya diger cebri takip
islemlerini yapamaz. Bu sebeple borçlu, zamanasimi süresinin dolmasina ragmen
rizasi ile ödemede bulunursa, bu ödeme hukuken geçerli olur.
Zamanasimi konusu iki
önemli kavrami daha karsimiza çikarmaktadir. Bunlar, zamanasiminin kesilmesi ve
durmasidir. Zamanasimini durduran sebepler genellikle bir süreçtir ve bu sebebi
olusturan süreç boyunca zamanasimi süresi islemez. Zamanasimini durduran sebebin
ortadan kalkmasi ile birlikte süre kaldigi yerden islemeye devam eder.
Zamanasimini kesen haller ise genellikle nokta olaylardir. Bu sebeplerin
gerçeklesmesi ile birlikte zamanasimi süresi, bazen sebebin gerçeklesmesini
izleyen yilbasindan itibaren yeni bastan islemeye baslar.
Tahsil zamanasimini durduran sebepler, 6183 sayili Kanunu’nun 104. maddesinde
“Borçlunun yabanci memlekette bulunmasi, hileli iflâs etmesi veya terekesinin
tasfiyesi dolayisiyle hakkinda takibat yapilmasina imkân olmamasi” seklinde
sayilmistir. Bu hallerin devami süresince zamanasimi islemez ve islememe
sebeplerinin kalktigi günün bitmesinden itibaren baslar veya durmasindan evvel
baslamis olan sürecine göre devam eder.
Tahsil zamanasimini
kesen ve dolayisiyla yeni bastan baslamasina sebep olan haller ise bu kanununun
103. maddesinde sayilmistir. Maddeye göre, ödeme, haciz tatbiki, cebren tahsil
ve takip muameleleri sonucunda yapilan her çesit tahsilat, ödeme emri tebligi,
mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarinin bildirilmesi, saydigimiz bu
islemlerin herhangi birinin kefile veya yabanci sahis ve kurumlar
mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafindan yapilmasi, ihtilâfli kamu
alacaklarinda yargi mercilerince bozma karari verilmesi, kamu alacaginin
teminata baglanmasi, yargi mercilerince yürütmenin durdurulmasina karar
verilmesi, iki kamu idaresi arasinda mevcut bir borç için alacakli kamu idaresi
tarafindan borçlu kamu idaresine borcun ödenmesi için yazi ile müracaat
edilmesi, kamu alacaginin özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta
bulunulmasi ve/veya ödeme planina baglanmasi tahsil zamanasimini keser ve bu
durumda kesilmenin rastladigi takvim yilini takip eden takvim yili basindan
itibaren zamanasimi yeniden islemeye baslar.
Görüldügü gibi kamunun
her hareketi tahsil zamanasimini kesmekte ve yeniden baslatmaktadir. Örnegin
vadesi 2 Subat 2005 yilinda olan bir kamu alacagi için 30 Aralik 2010 tarihinde
mükellefe ödeme emri teblig edildiginde, tahsil zamanasimi 31.12.2010 tarihinden
31.12.2015 tarihine uzamakta, bu arada Agustos 2013 tarihinde mükellefe haciz
tatbik edilmesinde bu defa tahsil zamanasiminin süresi 31.12.2018 tarihine
uzamakta, haczedilen mallarin 2015 yilinda satisa çikmasi halinde zamanasimi
süresi 31.12.2020 tarihine uzamaktadir. Bu örneklerle süreyi sonsuza kadar
uzatmak mümkündür.
Bu arada idare hiçbir
hareket yapmasa da biraz memurlarin isgüzarligi birazda kamu alacagini
zamanasimina ugratma sorumlulugunu tasima endisesi ile, zamanasiminin dolmasina
birkaç gün kala mükellef adina vezneye 5, veya 10 TL gibi paralar yatirilmakta,
kismi ödeme yapildigi içinde zamanasimi süresi bir türlü dolmamaktadir. Neyse
ki Danistay, hayatin olagan kosullari içerisinde mükelleften beklenemeyecek bu
sekildeki çok küçük ödemelerin, zamanasimini kesici bir unsur olamayacagini
kabul etmektedir.
Dolmayan zamanasimi
olmaz. Aksi halde zamanasimi düzenlemeleri, göstermelik olmaktan öte bir anlam
ifade etmez. Bu tür düzenlemeler, hem mükellefleri ömür boyu tedirgin ettigi
gibi, idareyi de rehavete sürükleyici islev yüklenirler.
Hep bana adaleti ile
düzenlenmis bu hükümlerin, hazine açisindan bakildiginda son derece güzelse de,
mükellef hukuku, hukuk devleti anlayisi ve hukuk güvenligi ilkeleri açisindan
savunulmasi mümkün degildir.
Aslina bakilirsa, 6183
sayili Kanun, hukuk devleti ve mükellef haklari açisindan son derece tartismali
ve sakincali hükümler içermektedir. Bu kanunun, sadece zamanasimi yönünden
degil, bütünüyle gözden geçirilmesi gereginin zamani artik gelmistir.