EMİSYON
PRİMLERİ VE DAĞITIMI
Dr.
A. Bumin DOĞRUSÖZ
Dünya Gazetesi / 18.6.2020
Emisyon primi konusunu ve kurumlar vergisi
kanununda bu konuda yer alan istisnayı daha önce bir yazımda irdelemiştim. Yine
de kısaca tekrarlayayım.
Anonim Şirketler kuruluşunda veya
sermaye artırımlarında hisselerini, ana sözleşmelerinde belirtilen itibari
değerle (nominal bedelle) ihraç edilebileceği gibi, itibari değerlerinin
üzerinde bir bedelle de ihraç edilebilirler. Hisselerin itibari değerinin
üzerinde bir bedelle ihraç edilmesi halinde, ihraç değeri ile itibari değer
arasında oluşan olumlu fark, Vergi Hukukunda emisyon primi (Ticaret Hukukunda
agio, Tek Düzen Hesap Planında ihraç primi) olarak adlandırılmaktadır. Hisse
senetlerinin emisyon primli olarak ihraç edilebilmesi, şirketin ana
sözleşmelerinde hüküm bulunması veya genel kurulda karar alınması ile
mümkündür.
Bana göre, bu istisna olmasaydı da, bu
kazanç yine vergiye tabi tutulamazdı. Çünkü kurumlar içinde geçerli olan Gelir
Vergisi Kanununun 38. maddesine göre ticari kazanç; teşebbüsteki öz sermayenin
hesap dönemi sonunda ve başındaki değerler arasındaki müspet farktır. Ancak
kazanç hesaplanırken, dönem içinde işletmeye işletme sahiplerince ilave edilen
değerler nazara alınmaz. Dolayısıyla emisyon primi de işletmeye ilave edilen
bir değer olduğundan kazanç hesaplamasında dikkate alınmayacaktı.
Ticaret Kanunumuza göre, emisyon primi
yedek akçe niteliğindedir. Nitekim 519. maddede, "her yıl safi karın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine
ulaşıncaya kadar genel kanuni yedek akçeye ayrılır" denildikten sonra,
belirtilen sınıra ulaşılsa dahi bu yedek akçelere, "yeni payların çıkarılması dolayısıyla sağlanan primin çıkarılma
giderleri, itfa karşılıkları, ve hayır amaçlı ödemeler için kullanılmamış kısmı"nın
ekleneceği hükme bağlanmıştır.
İstisnanın eski KVK’daki ilk şeklinde,
bu istisnadan yararlanabilmek için hisse senetlerinin borsaya kaydettirilmesi ve
bu kazancın dağıtılmaması gibi şartlar aranmaktaydı. Ancak yapılan mevzuat değişiklikleri
ile bu koşullar yürürlükten kaldırılmıştı ve nitekim bu koşullar mer’i KVK’da
da aranmamaktadır. Dolayısıyla emisyon pirimi olarak yedek akçelere eklenen
kısmın daha sonra dağıtılmasına, vergi hukuku açısından bir engel yoktur. Dağıtım
konusundaki sınırlamalar vergi hukukunun dışında, Ticaret Kanunundadır.
Ticaret Kanununa göre emisyon primi de
bir tür kanuni yedek akçe olduğuna göre, emisyon priminin dağıtılıp
dağıtılamayacağı sorusunu, kanuni yedek akçelerin dağıtılıp dağıtılamayacağı
şeklinde anlamak ve cevaplamak gerekmektedir. Ticaret Kanununa göre, genel kanuni
yedek akçelerin ödenmiş sermayenin yarısına kadar olan kısmı, sadece geçmiş yıl
zararlarının kapatılmasında, işlerin iyi gitmediği zamanlarda işletmeyi devam
ettirmeye veya işsizliğin önlenmesine yahut sonuçlarının hafifletilmesine
elverişli önlemler alınmasında kullanılabilir. Şirket genel kurulu ancak,
kanuni yedek akçelerin ödenmiş sermayenin yarısını aşan kısmı üzerinde tasarruf
edebilir. Bir başka deyişle genel kurul bu aşan kısmın dağıtılmasına veya
sermayeye eklenmesine karar verebilir. Bu nedenle emisyon priminin dağıtılıp
dağıtılamayacağı sorusunun, kanuni yedek akçe tutarının ödenmiş sermaye ile
karşılaştırılması sonucu oluşacak duruma göre yanıtlamak gerekmektedir.
Yazımızda bunları söyledikten sonra,
emisyon priminin bu koşullara dağıtılması veya önce sermayeye eklenip daha
sonra sermaye azaltılması yoluyla dağıtılması halinde, bize göre, burada ortaklar
tarafından işletmeye konulan değer iade edildiğinden, stopaja gerek olmadığını
belirtmiştim. Üstelik emisyon primi sermayeye eklendikten sonra sermaye
azaltılması halinde, ortaklara verilen veya iade edilen artık sermayedir.
Sermayenin hangi kaynaklardan sağlandığının, azaltımda önem taşımaması gerekir.
Zira bu kaynaklar sermaye adlı havuzda erimiştir. Kanunlarımızda sermayenin
azaltma yoluyla iadesinde stopaj yapılması gerektiğine dair bir düzenleme
yoktur. Sermaye artırımı ile azaltımı arasında makul bir süre geçmişse ve
sermaye azaltımı için kabul edilebilir sebepler de varsa, bir muvazaa iddiası
da ileri sürülemez.
Ancak idari anlayış emisyon priminin
ortaklara dağıtılması halinde stopaj yapılması gerektiği yönündedir. İstanbul
Vergi Dairesi Başkanlığı 62030549-125[6-2014/105]-88462
sayı ve 20.10.2015 tarihli Özelgesinde “kurumlar
vergisinden istisna edilen ve sermayeye eklenmemiş olan emisyon primlerinin
Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca ortaklara dağıtılmasının mümkün olması
halinde, bu işlem kar payı dağıtımı sayılacak olup dağıtılan emisyon primi
tutarları üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi ile Kurumlar
Vergisi Kanununun 15 inci ve 30 uncu maddelerinde yer alan hükümler
çerçevesinde kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılacaktır.” şeklinde
görüş açıklamıştır.
Bu durumda emisyon primini dağıtacak
olanlara yapabileceğim en iyi öneri, söz konusu stopajı yapıp ihtirazi kayıtla
beyanda bulunarak ceza ve faiz riskini berteraf edip yargı yoluna müracaat
etmeleridir.
Ancak tabii kâr dağıtımı yapılacaksa,
Eylül sonuna kadar geçerli olmak üzere dağıtım miktarına getirilmiş
sınırlandırmaları da unutmamak gerek.