TASINMAZ
DEVRINDE ISTISNALAR KARMASASI
Dr.
A. Bumin DOGRUSÖZ
Dünya
Gazetesi / 5.9.2017
Kurumlar
Vergisi Kanununda md. 5/1-e’de “kurumlarin
iki tam yil süreyle aktiflerinde yer alan tasinmazlar ve istirak hisseleri ile
ayni süreyle sahip olduklari kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan
haklari satisindan dogan kazançlarin % 75’lik kismi” vergiden istisna
edilmistir. Katma Deger Vergisi Kanununun (KDVK) 17/4-r maddesinde; “Kurumlarin
aktifinde (…), en az iki tam yil süreyle bulunan istirak hisseleri ile
tasinmazlarin satisi suretiyle gerçeklesen devir ve teslimler” vergiden istisna edilmistir. KV istisnasindan
kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklari satisindan dogan
kazançlar kapsam içi iken, KDV’de kapsam disidir.
Bu
istisnalardan KV istisnasindan “menkul kiymet veya tasinmaz ticareti ve
kiralanmasiyla ugrasan kurumlarin bu amaçla elde bulundurduklari degerlerin
satislarindan dogan kazançlari” yararlanamazlar”. KDV istisnasindan ise “istisna kapsamindaki kiymetlerin ticaretini
yapan kurumlarin, bu amaçla aktiflerinde bulundurduklari tasinmaz ve istirak
hisselerinin teslimleri” yararlanamaz. Kiralama faaliyeti ile ugrasma KV
istisnasindan yararlanmaya engel olurken, KDVK’da böyle bir engel kabul
edilmemistir. Kanunkoyucu, kiralama faaliyetini KDVK’ya yazmamistir.
KVK’da
(md.5/1-f) “bankalara borçlari nedeniyle
kanuni takibe alinmis veya TMSF’ye borçlu durumla olan kurumlar ile bunlarin
kefillerinin ve ipotek verenlerin sahip olduklari tasinmazlar, istirak
hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarinin, bu
borçlara karsilik bankalara veya Fona devrinden saglanan hasilatin bu borçlarin
tasfiyesinde kullanilan kismina isabet eden kazançlarin tamami” vergiden
istisna edilmistir. KDVK’da ise (md.17/4-r) “bankalara borçlu olanlarin ve
kefillerinin borçlarina karsilik tasinmaz ve istirak hisselerinin bankalara
devir ve teslimleri” vergiden istisna edilmistir.
Görüldügü
gibi KV istisnasi borçlara karsi devredilecek “istirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan
haklarini” kapsarken, bu
kiymetlerin borca karsilik devri KDV’ye tabi kilinmistir. KV istisnasi borca karsilik devri yapan “kefiller ve ipotek verenler” için
geçerli iken, KDV istisnasi sadece “kefilleri” kapsamakta ipotek verenleri
dislamaktadir. KDV açisindan “bu
kiymetlerin ticaretini yapan kurumlarin bu amaçla aktiflerinde bulundurduklari
tasinmaz ve istirak hisselerini teslimleri” istisnadan yararlanamazken, söz
konusu teslimler için KV istisnasindan yararlanmak mümkündür.
Tasinmazlarin
borç karsiligi bankalara devri ile ilgili olarak damga vergisine gelince, mevzuat
daha da karmasiktir. Çünkü Damga Vergisi Kanunu, mülga KVK’ya atif yapiyor ve
yeni KVK’nin geçici 1/5. maddesi yoluyla Kanunun 5. maddesindeki istisnalara
ulasilabiliyor. Kapsami belirlemek oldukça zor. Bu konuda Yargitay 12. Hukuk Dairesinin E. 2009/29366,
K. 2010/10680 sayi ve 29.4.2010 günlü Karari uygulamayi yönlendirmekte.
Karara göre “bankalarin
yalnizca kredi sözlesmesinden kaynaklanan degil, her türlü alacaklarinin
tahsili için yaptiklari icra takibi nedeniyle yapilan ihale sonucu tasinmazi
alacaklarina mahsuben almalari halinde, anilan islemin damga vergisinden
müstesna oldugunun kabulü gerekmektedir. Somut olayda, alacakli banka, kredi
alacagindan dolayi icra takibi baslatmis, kesinlesen takip üzerine, yapilan
ihalede borçluya ait tasinmazi alacagina mahsuben almistir. Bu durumda,
yukarida açiklandigi üzere alacakli banka KDV ve Damga Vergisi uygulamasindan
muaftir. Kendisinden bu konuda ödeme
yapilmasi istenemez”.
Isin Ilginç yani; hepsi
kurumlarin mali yapilarini güçlendirme seklindeki ayni amaci tasiyan bu
istisnalari farkli farkli düzenleyen, bu kadar karmasa yaratan Kanun
degisikliklerinin hepsinin genel gerekçesinde, “basitlestirme”den söz edilmesi.
Istisnalar arasindaki, ipotek verenlerin borca karsilik tasinmaz devrinde KV
istisnasi olmasina karsilik KDV istisnasinin olmamasi, tasinmaz kiralamasi
yapanlarin tasinmaz satisinda KDV istisnasindan yararlanabilirken KV
istisnasindan yararlanmamasi gibi farkliliklarin sebebi madde gerekçelerinde de
yoktur. Bu kadar gerekçesiz
farkliliklarin bulundugu bir vergi sisteminin bizatihi kendisinin ihtilaf
yaratici olmasi da dogaldir. Ayni amaci tasiyan ve ayni konudaki istisnalarin
bütün Kanunlarda ayni kosul ve ifadelerle düzenlemesi gerekir.
Bu arada, KDV ve damga
vergisi konusunun vergi yargisinin konusuna girmesine ragmen niçin Yargitay
Karari ile uygulamanin yönlendigini merak edenlerde olabilir. Bu soruyu da 521
sayili Danistay Kanunundan Idari Yargilama Usulü Kanununa geçerken “yorum
davasi”ni kaldiranlara sormak gerekir.