YURT
DISINDAN ALINAN KREDILER
Dr. A.
Bumin DOGRUSÖZ
Dünya
Gazetesi 22.8.2019
Ideal olan sirketlerin kendi öz kaynaklari ile
yatirimlarini yapmalari ve faaliyetlerini sürdürmeleri olmakla birlikte, bu her
zaman mümkün olmaz ve kaynak ihtiyaci dis kaynaklara (borçlanma yoluna)
basvurularak giderilir. Yurt içinden –elverisli – borçlanma yapilamadigi
takdirde ülke disindan kaynak arayisina girisilir.
Borçlanma yoluna giden sirketlerin bu yolu kullanmasinda
kötüye kullanimin önlenmesi amaciyla örtülü sermaye teskil eden borçlarin maliyetlerinin
giderlerlestirilmesine ve borçlanma yoluyla transfer fiyatlandirmasi yapilmasina
iliskin çesitli düzenlemeler Kurumlar Vergisi Kanununda yer almistir.
Bütün bu sinirlandirici düzenlemelere takilmadan da yurt
disindan borçlanma mümkündür. Ancak bu sekilde yani, iliskisiz kisilerden (veya
iliskili kisilerden emsallerine uygun sekilde) borçlanma bazen ek mali
yükümlülükler getirebilmektedir. Bu mali yükümlülükler, özellikle yurt disindan
yapilan borçlanmalarda karsimiza çikmaktadir.
Kurumlar Vergisi Kanununun dar mükellefiyette vergi
kesintisinin düzenlendigi 30/1 maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumlarin
Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratlari üzerinden, bu kazanç ve iratlari (avanslar
da dahil) nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafindan % 15
oraninda vergi kesintisi yapilmasi öngörülmüstür. Bu konuda yapilacak kesinti
oranlarini belirleyen 2009/14593 sayili Bakanlar Kurulu Karari ile her nevi
alacak faizlerinden yapilacak vergi kesintisi oranlari alacakli kuruma göre
ayri ayri belirlenmistir. Yabanci devletler, uluslararasi kurumlar veya yabanci
bankalardan ya da bulundugu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmis
olup sadece iliskili bulundugu kurumlara degil tüm gerçek ve tüzel kisilere
kredi veren kurumlardan alinan her türlü krediler için ödenecek faizlerden
yapilacak tevkifat orani % 0, diger alacak faizi ödemeleri üzerinden yapilacak
tevkifat orani % 10 olarak belirlenmistir. Bu düzenlemeye göre; kredi veren
firmanin, sadece iliskili bulundugu kurumlara degil tüm gerçek ve tüzel
kisilere kredi veren bir kurum olmasi veya ilgili ülke mevzuati geregince banka
veya kredi vermeye yetkili kurulus oldugunun tevsiki halinde, ödenecek faizler
üzerinden %0 oraninda, aksi halde ise %10 oraninda vergi kesintisi yapilmasi gerekmektedir.
Yurt disindan yapilacak borçlanmalarda dogan bir baska mali
yükümlülük ise Kaynak Kullanimi Destekleme Fonu (KKDF) kesintisidir. 2012/4116
sayili Bakanlar Kurulu Karari ile, bankalar ve finansman sirketleri disinda
Türkiye'de yerlesik kisilerin yurt disindan sagladiklari döviz ve altin
kredilerinde (fiduciary islemler hariç); kredi ortalama vadesi bir yila kadar
olanlarda %3, ortalama vadesi 1 yil (1 yil dahil) ile 2 yil arasinda olanlarda
%1, ortalama vadesi 2 yil (2 yil dahil) ile 3 yil arasinda olanlarda %0,5 KKDF
kesintisi yapilmasi öngörülmüstür. Ortalama kredi vadesinin 3 yil (3 yil dahil)
ve üzerinde oldugu hallerde ise KKDF kesintisi yapilmayacaktir. Türkiye’de yerlesik kisilerin yurt
disindan sagladiklari Türk Lirasi kredilerinde uygulanacak KKDF kesintisi orani
ise 2017/9973 sayili Bakanlar Kurulu Karari ile ortalama vadesi 1 yil ve üzeri
olan TL kredilerde %0, ortalama vadesi 1 yila kadar olanlarda ise %1 olarak
belirlenmistir. Söz konusu fon kesintilerinin, Türk Lirasi kredilerde
tahakkuk ettirilen faiz tutari üzerinden; döviz kredilerinde ise kredinin
kullanildigi tarihte kredinin anapara tutari üzerinden hesaplanmasi
gerekmektedir.
Yurt disindan temin edilen
borçlanmalarin faizleri üzerinden katma deger vergisi (KDV) hesaplanip
hesaplanmayacagina ise yine kredi verenin (alacaklinin) statüsüne göre karar
vermek gerekmektedir. Zira borç verme islemi bir finansman hizmeti niteliginde
oldugundan KDV’nin konusuna girme ihtimali yüksek bir islemdir.
Yurt disindan borçlanilan kurumun faaliyette bulundugu
ülke mevzuatina göre kredi kurulusu olarak kabul edilmesi veya bir banka olmasi
durumunda söz konusu islem mahiyeti itibariyla Banka Sigorta Muamele Vergisinin
(BSMV) kapsaminda degerlendirileceginden yurt disi kredi kullanimi, Katma Deger
Vergisi Kanununun 17/4-e maddesi geregince katma deger vergisinden istisna
olacaktir. Bu durumda faiz üzerinden bir vergi hesaplamasi yapilmayacaktir.
Buna karsilik söz konusu sirketin kredi verme islemi dolayisiyla
faaliyette bulundugu ülke mevzuatina göre kredi kurulusu olarak kabul
edilmemesi veya banka niteliginde olmamasi durumunda ise kredi verme islemi
mahiyeti itibariyla BSMV'nin konusu disinda kalacagindan kredi üzerinden
hesaplanan faiz tutarlari KDV’ye tabi olacaktir. Faiz tutarlari üzerinden
hesaplanan KDV'nin ise sorumlu sifatiyla 2 no.lu KDV beyannamesi ile beyan
edilerek ödenmesi gerekmektedir.
Kambiyo mevzuati ile getirilen dövizle borçlanma ve yurt
disindan borçlanma sinirlamalari kapsaminda yurt disindan yapilan borçlanmalar
üzerindeki bu mali yükler, aslinda borç vereni degil, borç alani
vergilemektedir. Zira borç veren faizi net olarak kararlastirdigindan,
brütlestirme ve mali yükleri üstlenme, yine borç alana kalmaktadir. Bu ise
borçlanan yatirimci veya sanayicinin, maliyetlerini artirmaktadir.
Öte yandan yabanci grup sirketi niteliginde olan sirketlerin, yabanci ana
kurumdan faizsiz borçlanmalari veya sermaye avansi niteliginde para (döviz)
temin ederek kullanmalari da, sikça karsilasilan bir durumdur. Bu gibi
sirketlerden ise emsal faiz üzerinden KDV hesaplanarak ödenmesini istemek ise,
bana pek akilci gelmemektedir. Sirketler bazinda döviz ve dis kredi ihtiyacinin
yogun oldugu su günlerde, faizsiz para temin eden sirketi, ek mali
yükümlülüklerle cezalandirmak, içeride maliyet artislarindan baska bir anlam
ifade etmemektedir. Zira bu yükümlülük özellikle devreden KDV’si bulunan
sirketlerin üzerinde önemli bir finansman yükü olusturmaktadir.