FAALİYETİN TERKİNDEN SONRA ELDE EDİLEN GELİRLER
NbEkonomi 2.8.2022
Gelir Vergisi Kanunumuz gelir
kavramını tanımlamamıştır. Ancak geliri yedi unsura ayırarak ve bunların
kapsamlarını belirleyerek, iktisat biliminin gelir teorilerinden kaynak
teorileri yaklaşımında sınırlı bir gelir anlayışını benimsemiştir. Elbette ki,
Kanunla çizilen sınırın darlığı veya genişliği tartışma konusu yapılabilir.
Ancak sınırların belirli olması, verginin yasallığı ve hukuk güvenliği ilkeleri
açısından önem taşımaktadır.
Kanun, geliri 7 türe ayırmış, ilk 6
türde belli üretim faktörlerinden veya bileşiminden ve teorik olarak devamlılık
arz edecek şekilde elde edilen gelirlere yer vermiş, 7. türde ise bu gelirlerin
devamlılık arz etmeyecek şekilde elde edilmesi halini “diğer kazanç ve iratlar”
başlığı altında “değer artış kazancı” ve “arızi kazançlar” alt türlerine
ayırarak vergi kapsamına almıştır.
Bu yedili ayırımda özellikle ticari
kazanç ve serbest meslek kazançlarında, gelirin faaliyet sırasında elde
edilmesi doğal olmakla birlikte, bazen bu faaliyetlerden elde edilen gelirin,
faaliyetin terkinden sonra elde edildiği hallerle de karşılaşılabilmektedir.
İşte bu şekilde faaliyetin terkinden
sonra elde edilecek gelirler, artık faaliyet sürmediğinden ve mükellefiyet terk
edildiğinden ticari kazanç veya serbest meslek kazancı olarak nitelendirilemez.
Bu şekilde önceki faaliyetle ilgili olarak ancak faaliyetin sonlandırılıp
mükellefiyetin terkininden sonra elde edilen gelirler Kanunda, yedinci gelir
unsuru içerisinde “arızi kazançlar” kapsamında mütalaa olunmuştur. Bu husus Kanunun
82. maddesinin 5 numaralı bendinde; “Gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerin
terk ettikleri işleri ile ilgili olarak sonradan elde ettikleri kazançlar
(zarar yazılan değersiz alacaklarla, karşılık ayrılan şüpheli alacakların
tahsili dahil)” hükmüne yer verilerek vurgulanmıştır.
Burada önemli olan faaliyetin
durdurulması veya terk edilmesinden sonra, eski faaliyetle ilgili bir gelir
elde edilmesidir. Örneğin ticari faaliyet terk edilirken değersiz alacak
yazılmış veya şüpheli alacak karşılığına konu edilmiş bir alacağın sonradan
tahsil edilmesi, faaliyetini bırakan bir avukatın geçmişte takip ettiği ve
ücretini tahsil edemediği bir davanın ücretini tahsil etmesi yollarıyla
sağlanan kazançlar bu grupta vergilendirilmektedir. Yine aynı şekilde emlâk
komisyonculuğu yapan ve bu arada komisyon ücretini ödememek için muvazaalı
davranışlarda bulunanlar aleyhine alacak davası açtıktan sonra işini terk eden bir
komisyoncunun, yıllar sonra bu davaları kazanıp tahsilat yapması halinde, bu
kazancı artık arızi kazanç olarak beyan etmesi gerekecektir.
Bu şekilde sonradan elde edilecek kazançlarda
2022 yılı için 58.000 liralık kısmı, vergiden istisnadır.
Öte yandan bu şekilde sonradan elde
edilen ve arızi kazanç olarak nitelendirilen kazançlar üzerinden KDV hesaplaması
veya kazancın içerisinden iç yüzde yöntemi ile KDV ayrıştırılması yapılamaz. Çünkü
arızi kazançlar, KDV’nin konusuna girmemektedir.
Arızi kazançlar, KDV’nin konusuna
girmemekle birlikte, özellikle arızi serbest meslek kazançları açısından gelir
vergisi kesintisi söz konusu olabilmektedir. Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinde,
serbest meslek kazançları değil de, serbest meslek faaliyeti dolayısıyla
yapılan ödemeler kesinti kapsamına alındığından, serbest meslek faaliyeti
dolayısıyla yapılan ödemelerde ödeme yapılanın bu kazancının serbest meslek
kazanıcı olarak mı yoksa arızi kazanç olarak mı vergilendirildiği önem
taşımamaktadır. Bu nedenle faaliyetini terk etmiş bir serbest meslek erbabına,
faaliyet dönemindeki hizmetleri dolayısıyla yapılan ödemenin, vergi kesmekle
yükümlü olanlar tarafından yapılması halinde, yüzde yirmi oranında vergi
kesintisi yapılması gerekmektedir.
Arızi kazanç kapsamında gelir elde
edenin ödeme karşılığında hangi belgeyi düzenlemesi gerektiği konusu ise
kanunumuzda açıklığa kavuşturulmuş değildir. Ancak fatura veya serbest meslek
makbuzunun düzenlenmesi mümkün değildir. Nitekim bu konudaki bir soruya karşı Kayseri
Vergi Dairesi Başkanlığınca verilen 6280 sayı ve 20.5.2022 günlü Özelgede bu husus;
“mükellefiyeti
sona ermiş, avukatlık işinden ayrılmış olan avukat tarafından, avukatlık
faaliyetinde bulunduğu dönemlerde vermiş olduğu avukatlık hizmetine ilişkin
olarak mükellefiyetinin kapatıldığı tarihten sonra elde ettiği gelirlere
ilişkin belge düzenlenmesi mevcut mevzuat uyarınca mümkün bulunmamaktadır”
denilmek suretiyle vurgulanmıştır. Burada kast edilen, Vergi Usul Kanununda tevsik
edici belge olarak sayılan fatura veya serbest meslek makbuzu, ÖKC fişi gibi belgelerdir.
Burada ödemeyi tevsik edici belge olarak,
ödemenin vergi kesintisi yapmakla yükümlü olanlar tarafından yapılması halinde
gider pusulasının kullanılabileceği kanaatindeyim. Bunun dışında bir dosya kağıdına
makbuz başlığı altına yazılacak bir metinle de ödeme belgelendirilebilir.
Faaliyetin terkinden sonra elde edilen
ve istisna sınırını aşan kazançlar da, diğer gelirler gibi yıllık beyanname ile
beyan edilerek vergilendirilir ve arızi kazançlar üzerinde –varsa- kesilmiş
vergiler de yıllık beyannamede çıkan vergiden mahsup edilir.