Idari izin
gününe dikkat
Dünya 18.8.2018
Haftaya pazartesi Kurban Bayrami'nin arefesi.
Öncelikle tüm okurlarimizin bayramlarini pesinen kutlayalim. Herkese, mutlu,
huzurlu, saglikli, varlikli ama vergiden uzak bir bayram dileyelim. Pazartesi
ögleden sonrasi resmi tatil. Öncesi, resmi olarak is günü.
Ancak arefe günü, ayni zamanda, resmi dairelerin
hizmet sunumunun asgari düzeye indirildigi bir idari izin günü. Yani, kamu
kurum ve kuruluslarinda çalisanlarin yarim gün izinli sayildigi bir gün. Bizde
bu vesile ile, bu uygulamanin süre hesaplamalarina etkisini tekrar, kimsenin
hak kaybina ugramamasi amaciyla hatirlatmak istedik.
Vergi Usul Kanunu'na tâbi sürelerin hesaplanmasinda,
resmi tatil günlerinin süreye dahil olmasi, ancak sürenin son günü tatil gününe
rastlarsa, sürenin tatili, izleyen ilk is günü tatil saatine kadar uzamasi
esasi kabul edilmistir. Ayni esaslar, Idari Yargilama Usulü Kanununda ve Amme
Alacaklarinin Tahsil Usulü Hakkinda Kanun'da da benimsenmistir.
Öte yandan, arife veya bayram günleri ile hafta
tatilinin yakin olmasi halinde, aradaki is gününün, tatilden sayilmasi, artik
bir gelenek haline gelmistir. Nitekim bu arefe de, öyle bir gündür. Böyle
günler kamuoyuna, ya açiklama yapan yetkililerce ya da medya tarafindan “tatil”
olarak duyurulmaktadir. Acaba bu nitelendirme dogru mudur? Bu yazimizda bu konu
üzerinde durmak istiyoruz. Çünkü bu konu, özellikle sürelerin son gününün böyle
bir güne rastlamasi halinde, son derece önem kazanmaktadir.
Bir çalisma günü, ancak kanunla tatil ilan edilebilir.
Nitekim ülkemizde tatil günleri, 394 sayili Hafta Tatili Kanunu ile 2429 sayili
Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkinda Kanun'da sayma yolu ile tahdidi olarak
belirlenmistir.
Dolayisiyla, ortada tatil ilan edilen bir gün yoktur.
Böyle günlerde yapilan uygulama, “hizmetlerin aksatilmamasi ve kurum
yöneticilerince gerekli tedbirlerin alinmasi”, “zorunlu hizmetlerin yürütülmesi
için asgari seviyede eleman bulundurulmasi suretiyle” kamuda çalisan memur,
isçi ve diger personelin idari izinli sayilmasi seklinde yürütülmektedir.
Hukuken yapilmasi mümkün bu uygulamayi, “tatil günü ilani” olarak adlandirmak
mümkün degildir. Nitekim hukukçular arasinda, bu tip uygulamalar, “idari izin”
günü olarak adlandirilmaktadir.
Idari izin günlerinin Kanunla kabul edilmis birer
tatil günü olmamasi sebebiyle, Vergi Usul Kanunu, Idari Yargilama Usulü Kanunu
veya Amme Alacaklarinin Tahsil Usulü Hakkinda Kanun uyarinca belirlenmis ve son
günü bu günlere rastlayan süreleri, izleyen ilk çalisma günü sonuna kadar
uzatmasi mümkün degildir.
Nitekim dava açma süreleri veya temyiz süreleri idari
izin günlerine rastlayan, ancak o gün degilde izleyen ilk çalisma günü açilan
davalari yargi organlari reddetmektedir. Örnegin Danistay 3. Dairesi 8.4.1992
gün ve E.1991/1566 K.1992/1335 sayili Kararinda “Ramazan Bayrami nedeniyle 15-19
Nisan günlerinin tatil olmasi yolunda Basbakanlik genelgesi ile verilen idari
izin resmi tatil sayilamayacagindan temyiz süresinin durmayacagi”, Danistay 7.
Dairesi 4.2.1997 gün ve E.1996/2050 K.1997/402 sayili Kararinda, “Hükümetçe
verilen idari izinler resmi tatil niteliginde olmadigindan dava açma süresinin
son gününün hükümetçe verilen idari izin gününe rastlamasi halinde, dava açma
süresinin uzamayacagi” gerekçesi ile basvurularin reddine karar vermistir.
Buna karsilik aksi yönde verilmis kararlarda mevcuttur.
Örnegin Danistay 11. Dairesi E.1998/1621 K. 1999/3597 sayi ve 13.10.1999
tarihli Kararinda “Idari Izni Düzenleyen genelgede zorunlu hizmetlerin
yürütülmesi için asgari seviyede eleman bulundurulmasinin gerektigi
açiklanmakta ise de: verilen idari iznin ne suretle uygulanacagi, hangi
birimleri kapsayacagi, kimlerin bu izinden yararlanip, yararlanamayacagi
konusunda bir düzenlemeye yer verilmediginden bu uygulamanin bir kisim resmi
islemlerin ifasinda aksakliklara yol açtiginda kusku bulunmamaktadir.”
gerekçesi ile “dava açma süresinin son gününün idari izin olarak belirtilen
tarihe rastlamasi ve bu tarihi izleyen gününde resmi tatil olmasi nedeniyle,
izin ve tatil sürelerinin bitimini izleyen günde açilan davayi süre asimi
yönünden reddeden vergi mahkemesi kararini” bozulmasina karar vermistir.
Nitekim Danistay 4. Dairesi'nin E.1993/754 K.1993/5242 sayi ve 15.11.1993 günlü
Karari da bu yönde olusmustur.
Görüldügü gibi konu içtihat bazinda tartismalidir. Bu
nedenle, bu konuda titiz davranmak, idari izin günü içinde de olsa, gerekli
islemleri yapmaya özen göstermek gerekmektedir. Konu ticaret hukuku açisindan
da önemlidir. Idari izin günü uygulamasi, örnegin faturaya itiraz, protesto
süreleri gibi süreleri uzatmaz. Zaten bu nedenle idari izin uygulamasi noterlikleri
ve bankalari kapsamaz.
Ancak burada, sürenin sonu idari izin günlerine
rastlayipta izleyen ilk çalisma günü açilan davalari reddeden kararlara katilma
olanagi bulamamaktayiz.
Bence olmasi gerekene gelince; halk nezdinde veya dava
yoluyla hakkini arayacak pek çok kisi nezdinde, tatil-izin günü gibi hukuk
kavramlari netlesmemistir. Özellikle siyasilerin ve medyanin hukuk kavramlarini
genellikle özensiz kullanmasi sonucu uzman kisilerin dahi rahatlikla
yanilabilecekleri, söz konusu günlerde resmi dairelerin kapali olacaginin
düsünülebilecegi bir ortam söz konusudur. Kisilerin açikça bilgi sahibi
kilinmadigi, kavramlarin belirsiz oldugu durumlarda yorumun kisiler lehine
yapilmasi gerekir. Zira bizce bir hukuk devletinin, kisilerin haklarini her durumda
kisitlamaya çalisan degil, olabildigince genisletmeye çalisan bir devlet olmasi
gerekir. Unutulmamasi gerekir ki hukukun ve hukukçunun görevi, kanunlari lafzi
olarak son derece kati biçimde ve hak kaybettirecek sekilde uygulamak degil,
adaleti ve hakkaniyeti gerçeklestirmektir.