KAMU BORÇLULARININ MAL BİLDİRİMİ

21.11.2019 Dr. Bumin DOGRUSÖZ - 2187 görüntülenme YAZDIR

KAMU BORÇLULARININ MAL BİLDİRİMİ

Dr. A. Bumin Doğrusöz

Dünya Gazetesi 21.11.20109

Bu günlerde gazetelerde sürekli olarak vergi idaresinin veya SGK’nın borçlulara e-ödeme emri gönderdiği, daha önce gönderdiklerine ise e-haciz uyguladığı ve bu işlemlerin yoğun biçimde yapıldığına ilişkin haberler yer alıyor.  Ben de bu hususu dikkate alarak bu yazımda, ödeme emri gönderilenlerin ödeme yapmaması veya yargı yoluna gitmemesi halinde karşılaştıkları bir yükümlülüğü irdelemek istiyorum. 

Kamu borçlarını süresinde ödemeyenler hakkındaki cebri takip, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılmaktadır ve kamu alacaklısı kurumun borçluyu bu kanuna göre takibi, kural olarak ödeme emrinin tanzim ve tebliği ile başlar.  Ödeme emri tebliğinin borçluya yüklediği en önemli görev veya yük, hiç şüphesiz borcu 15 gün içinde ödemektir. Ancak borcun 15 gün içinde ödenmeyecek olması halinde, borçlunun mal bildiriminde bulunması gerekmektedir.

6183 sayılı Kanunun 59 uncu maddesine göre mal bildirimi; “kamu borçlusunun, kamu alacağını karşılayacak miktarda, gerek kendi elindeki, gerekse üçüncü şahıslar elindeki taşınır ve taşınmaz malları ile alacak ve haklarının; nev’ini, mahiyetini ve miktarını veya malı olmadığını ve yaşayış tarzına göre geçim kaynakları ile buna nazaran borcunu ne şekilde ödeyebileceğini tahsil dairesine yazılı veya sözlü olarak beyan etmesidir.”

Mal bildirimi ile kamu görevlileri ve kamusal işlerde çalışanların belli aralıklara ve/veya belli koşullarda yapmak zorunda oldukları mal beyanı (servet beyanı) ile karıştırılmaması gerekir. Mal beyanında tüm mal, hak ve alacakların beyanı zorunluluğu söz konusu iken, mal bildiriminde asıl olan borcu karşılayacak miktarda mal bildiriminde bulunmaktır. Borç miktarını aşan malvarlığının bildirilmesi zorunlu ve gerekli değildir.

Mal bildirimi mutlaka bir malın bildirilmesini ifade etmez. Haczedilebilir malı olmayan borçluların haczedilebilecek nitelikte malları olmadığını bildirmeleri de mal bildirimi hükmündedir.

Mal bildiriminde borçlu malın değerini de göstermekle birlikte, bildirilen malın borcu karşılayıp karşılayamayacağının takdiri alacaklı kamu idaresine ait bulunmaktadır. Alacaklı kamu idaresince, beyan olunan malların borcu karşılayamayacağına veya haciz ve satışının çok güç olacağına kanaat getirilmesi halinde, borçludan ek bildirimde bulunması istenebilir.

          Borçlunun mal bildiriminde bulunmuş olması, alacaklı idare tarafından alacağın mutlaka beyan olunanlardan tahsil edileceği anlamına gelmemektedir. Alacaklı idare, mal bildirimi dışında kendisi tarafından tespit edilen malları da, mal bildirimindeki mallarla birlikte veya onlara tercihan haczedebilir.

          Maliye Bakanlığı A/1 sayılı Tahsilat Genel Tebliğinde, 59 uncu maddede yer alan borçlunun “her türlü gelirlerini” ve “yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını” ve “buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini” bildirme yükümlülüğünün, borca yetecek kadar mal bildiriminde bulunmayanları kapsadığını, borcuna yetecek kadar mal bildiriminde bulunan borçluların, bu hususları da ayrıca bildirme zorunluluklarının olmadığını açıklamıştır.

          Ancak Kanunun 114. maddesinde, mal bildiriminde malı olmadığı yönünde bildirimde bulunanlara ayrıca son adreslerini, varsa devamlı mükellefiyetlerinin bulunduğu dairelerin listesini, nüfus suretlerini verme yükümlülüğü getirilmiştir.  

Kamu borçlusunun bir tüzel kişi olması halinde, mal bildiriminde bulunma yükümlülüğü kanuni temsilcisine aittir.

Kamu borçlusunun ödeme emri ile istenen alacağın tamamına karşı dava açması halinde mal bildiriminde bulunma süresi, Vergi Mahkemesinin kararına kadar uzamaktadır. Buna karşılık borcun bir kısmının dava edilmesi halinde mal bildiriminde bulunma süresi sadece dava konusu yapılan kısım için uzar.

Mahkeme Kararının davanın reddi yönünde olması halinde ( kısmen reddi yönünde olması halinde reddedilen kısım için) borçlunun ayrıca bir bildirimi beklemeksizin ret kararının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ret olunan tutar kadar mal bildiriminde bulunması gerekmektedir.

Öte yandan davanın yürütmeyi durdurmadığı hallerde, örneğin ihtirazi kayda dayanılarak açılan davalarda, yürütmenin durdurulması kararı verilmediği müddetçe takip işlemleri süreceğinden, ödeme emri tebliği halinde yine mal bildiriminde bulunma zorunluluğu söz konusu olacaktır. Buna karşılık ihtiyati haciz yolu ile borcu karşılayacak değerde mal haczi yapılmış olması halinde, borçlunun dava sonucunda ayrıca mal bildiriminde bulunmasına gerek bulunmamaktadır.

Ödeme emrine karşı mal bildiriminde bulunulmaması (md. 60) veya gerçeğe aykırı bildirimde bulunulması (md. 111) yahut yetersiz mal bildiriminde bulunanların yaşayış tarzlarının mal bildirimi ile uyumlu olmaması (md. 111) veyahut yeterli mal bildiriminde bulunmayanların sonradan edindikleri mal ve gelir kaynaklarını bildirmemeleri (md.112) malı olmadığını bildirenlerce 114. maddede yazılı ek bilgilerin verilmemesi filleri için hürriyeti bağlayıcı ceza öngörülmüştür. 

Doğru mal bildiriminde bulunan ya da haczi kabil mal veya gelirinin bulunmadığını doğru olarak beyan eden borçlulara bu cezaların uygulanması söz konusu değildir.

Anayasamızın 38. maddesinde ekonomik suça ekonomik ceza ilkesi benimsenmişse de, burada yaptırıma bağlanan fiiller, nakdi borcun ödenmemesi şeklindeki fiil olmayıp, kanundan kaynaklanan şekli yükümlülüklerin süresinde yerine getirilmemesinden veya yanıltıcı şekilde yerine getirilmesinden kaynaklı fillerdir. Öte yandan idarenin hürriyeti kısıtlayıcı ceza uygulama yasağı (Anayasa md. 38/11) dolayısıyla bu cezalara icra hakimliklerince hükmedilmektedir.