ÖDEME EMRI ve HUKUKI YOLLAR
Dünya Gazetesi / 15.3.2016
Her idari
islem gibi, vergi dairelerince tanzim edilerek mükelleflere teblig edilen ödeme
emirlerine karsi da haksiz olduklari iddiasi ile tebligini izleyen 7 gün içinde
iptal davasi açilabilir.
Ancak bu
davada ileri sürülebilecek iddialar, Amme Alacaklarinin Tahsil Usulü Hakkindaki
6183 sayili Kanunun 58. maddesi ile sinirlandirilmistir. Bu sinirlandirmanin varlik
sebebi, ödeme emirlerinin ancak, kamu alacaklarinin artik tartisilamayacak
derecede kesinlesmis asamada bulundugu hallerde olusturulabilecek bir idari
islem oldugu düsüncesine dayanmaktadir.
6183 sayili Kanunun anilan
maddesine göre, ödeme emirleri aleyhine açilacak davalarda davaci ancak,
asagidaki üç gerekçeden birine dayanilabilir.
i) Böyle bir borcun olmadigi iddiasi: Kendisine ödeme emri teblig
edilen borçlunun böyle bir borcunun olmadigini iddia edebilmesi için, borcun
hukuken hiç dogmamasi ya da borç dogduktan sonra tamamen ödenmesi veya sair bir
nedenle ortadan kalkmasi gerekmektedir.
ii) Borcun kismen ödendigi iddiasi: Bu iddia;
borçlunun, borcun varligini kabul etmekle birlikte, borç tutarinin ödeme
emriyle talep edilen tutar kadar olmadigini ileri sürmesi durumunda gündeme
gelmektedir.
iii)
Borcun zamanasimina ugradigi iddiasi: Zamanasimi kanunlarda belirlenmis olan belli bir sürenin geçmesi nedeniyle
bir hakkin elde edilmesi veya bir hakkin kaybedilmesidir. Bu iddiaya göre, amme
alacaklarinin 6183 sayili Kanunun 102. maddesine göre zamanasimina ugramis
olmasi gerekmektedir.
Kanuna göre ileri
sürülebilecek bu iddia konularinin içerikleri, uygulamada yargi tarafindan hakli
olarak genisletilerek doldurulmus ve gelistirilmistir. Örnegin, tarh isleminin
tebliginin usulüne uygun olmadigi, tarhiyattaki bazi sakatliklar, mükellefin
gayri faal oldugu ve kazanç elde etmedigi vb. pek çok iddia, yargi tarafindan
“borcum yoktur” iddiasi içerisinde degerlendirmektedir.
Ödeme
emirlerine karsi açilacak davalarin, Vergi / Ceza Ihbarnamelerine karsi açilan
davalardan bir önemli farki da, yürütmeyi durdurmamasidir. Bir baska anlatimla
ödeme emrini teblig eden vergi dairesi, bu ödeme emri aleyhine dava açilmis
olsa dahi, icra islemlerine devam edebilir. Ödeme emrinin yürütülmesinin
durdurulabilmesi, ancak dava açilan mahkemeden yürütmeyi durdurma karari
alinabilmesi ile mümkün olabilmektedir. Vergi Mahkemeleri yürütmeyi durdurma
kararlarini, kosullari varsa, teminat karsiligi veya teminat aranmaksizin
verebilmektedir.
Kendilerine
ödeme emri teblig olunanlar, genellikle, ödeme emrinin ödeme yapilmis olmasina
düzenlendigi veya önceden mahsup talebi bulundugu veya borcun çesitli
sebeplerle haksizligina inanilan hallerde, düzeltilmesi veya iptal edilmesi
için vergi dairelerine müracaat etmektedirler.
Buna karsilik
Vergi Usul Kanununda, vergilendirme islemlerine karsi hata gerekçesi ile vergi
idaresine müracaat ve düzeltme talep edilmesi yolu, sadece bu Kanuna (ve tabiî
ki ilgili vergi kanununa) göre yapilan vergilendirme islemleri için
taninmistir. Oysa ödeme emrinin tanzimi, bir baska deyisle bu idari islem, bir
vergilendirme islemi olmayip, 6183 sayili bir tahsilat islemidir. Kaldi ki bir
kanuna ait bir müessesenin veya bir yolun, baska bir kanuna ait farkli
islemlerde uygulanabilmesi için atfa ihtiyaç vardir. Böyle bir atif ise 6183
sayili Kanunda yoktur. Bu nedenle Vergi Usul Kanununun “hata ve düzeltme “ yolunun ödeme emri için kullanilmasi mümkün
degildir.
Nitekim Vergi
Mahkemeleri hakli olarak, ödeme emirlerine karsi ister 7 gün içinde ister 30
gün içinde vergi dairesine müracaat edilerek, alinan cevap üzerine açilan
davalari, ödeme emrinin tebliginden dava açma tarihine kadar geçen süre
üzerinden, idari basvuruyu nazara almaksizin degerlendirmekte ve 7 günlük dava
açma süresinin geçirildigi hallerde davanin süre asimindan reddine karar
vermektedir.
Uygulamada
sikça rastladigimiz bir diger durumda 7 günlük dava açma süresinin geçirildigi
hallerde, idareye ödeme emrinin iptali talebi ile basvuru yapilmaktadir. Bu
talebin reddi üzerine de, bu red isleminin iptali için dava açilmaktadir. Bu
davada iptali istenen islem “red islemi” gibi ön plâna çikmakla birlikte,
arkada dolayli olarak ödeme emrinin iptali talep edilmis olmaktadir. Zaten
Vergi Mahkemeleri de, idareye basvuru sonucu olusan red islemine karsi dava
açilmasini, bir tür hak düsürücü süre olan ve kullanilmayarak kaybedilen dava
açma süresini yeniden canlandirmaya yönelik bir yol olarak görmekte, açilan
davalari reddetmektedir.
Kisaca,
söylemek istedigimiz, ödeme emrine karsi kullanilabilecek basvuru yolunun
sadece “dava yolu” oldugudur. Bu nedenle teblig edilen ödeme emrinin hukuka
aykiri, haksiz oldugu düsüncesinde olunulmasi halinde, idari basvuru yolu hiç
düsünülmeksizin, dogrudan dava açilmasi gerekmektedir.