Sirketlerde kalan kâr paylari ve faizler

18.02.2010 Dr. Bumin DOGRUSÖZ - 3781 görüntülenme YAZDIR

Sirketlerde kalan kâr paylari ve faizler
18 Subat 2010, A.Bumin DOGRUSÖZ

Sermaye sirketlerinin kurulusunda temel amaç, kâr elde etmek ve nihayetinde bu kârin ortaklarina dagitilmasini saglamaktir. Öte yandan sermaye sirketlerinden anonim sirketler, tahvil adi verilen menkul kiymet ihraci suretiyle amaçlarinda kullanmak üzere üçüncü sahislardan orta ve uzun vadeli fon da toplayabilir. Tahvil ihraç ederek fon toplayan sirketler, tahvil karsiliginda sirkete borç verenlere, faiz adi verilen bir ödemede bulunurlar. 
Sirketlerde bazen ve genellikle küçük rakamli olan kâr paylarinin veya faizlerin tahsil edilmedigi görülmektedir. Ancak tek tek alacaklilari açisindan küçük olan bu rakamlar, toplandiginda büyük rakamlar olusturabilmektedir. Bu sekilde sirketten hak sahiplerince tahsil edilmeyen kâr paylari ve faizlerin, ne sekilde bir isleme tabi tutulacagina veya bunlari gelir yazdiklarina, ancak bu konuda tereddütlerinin olduguna iliskin gelen okur sorulari üzerine, daha önce de irdeledigim bu konuyu tekrar aktarmak istiyorum. 
Söz konusu sirketlerin hissedarlarinin kâr payi veya tahvil sahiplerinin tahvil faizi alacaklarinda zamanasimi süresi Borçlar Kanunu’nun 126/1 ve 2308 sayili kanunun 1. maddesi uyarinca bes yildir. Bu süre kâr paylari açisindan sirket ana sözlesmesi ile uzatilabilir ancak kisaltilamaz. 
Bilindigi gibi zamanasimina ugrayan borçlar, “eksik borç” haline dönüsür. Eksik borçlarda borç devam eder, borçlu isterse yine ödeme yapabilir, ancak alacakli artik hukuk yollari ile ve cebri takip yaparak alacagini elde etmek olanagina sahip degildir. Yani böyle bir borcun ödenmesi, sadece borçlunun insafina baglidir.
Anilan zamanasimi süresi, sirketlerin tahvil faizi borçlarinda, tahvilin faizinin ödenmesi vadesinden itibaren baslar. Kâr paylarinda ise zamanasimi, yetkili organ tarafindan kârin dagitilmasi için öngörülen tarihten itibaren baslar. Örnegin bir anonim sirkette genel kurul tarafindan kâr dagitimi karari verildikten sonra herhangi bir tarih belirtilmemisse genel kurul tarihinden, eger kârin dagitimi için bir tarih belirlenmisse veya tarih belirleme yetkisi yönetim kuruluna birakilip da yönetim kurulunca bir tarih belirlenmisse bu tarihten itibaren zamanasimi süresi islemeye baslar. 
Zamanasimi süresi, ödeme yapilmamasinin kanuni bir mazerete dayanmasi halinde islemez. Örnegin kâr payi, hissenin kime ait oldugu konusundaki bir ihtilaf dolayisiyla mahkemece verilmis bir tedbir kararina istinaden ödenmemisse, tedbir karari süresince zamanasimi islemez. 
Zamanasimi süresi içerisinde sirketten tahsil edilmemis kâr paylari ile tahvil faizlerinin akibeti, 12.6.1933 tarihli ve halen de yürürlükte bulunan “Sirketlerin Müruru Zamana Ugrayan Kupon, Tahvilat ve Hisse Senedi Bedellerinin Hazineye Intikali Hakkinda Kanun” ile belirlenmistir. 
Bu kanununun 1. maddesine göre, sermaye sirketlerinin zamanasimina ugramis kâr paylari ve tahvil borçlari, devlete intikal ettirilmek zorundadir. Görüldügü gibi anilan kanun, alacaklisi tarafindan tahsil olunmayarak zamanasimina ugrayan borçlarin borçluya kalmasi (borçlunun pasifinde azalma suretiyle malvarliginin artisina yol açmasi) seklindeki genel prensipten ayrilmis ve bu tutarlarin devlete intikalini öngörmüstür.
Kanuna göre sirketler, zamanasimina ugramis kâr payi ve/veya tahvil faiz borçlarini, zamanasimina ugradigi tarihten itibaren üç ay içinde mahalli mal sandigina yatirmak zorundadirlar. Bu yükümlülügün yerine getirilmemesi halinde uygulanacak yaptirim 2308 sayili kanunda “yatirilmasi gereken meblagin üç misli tazminat” olarak belirlenmistir. Her ne kadar maddede tazminattan söz edilmisse de burada söz konusu olan idari para cezasidir. 
Zamanasimina ugramasi dolayisiyla Hazine’ye intikal ettirilmesi gereken tutarlarla intikal ettirilmemesi halinde ödenmesi gereken tazminat, devlet açisindan bir kamu alacagi niteligindedir. Dolayisiyla Hazine’nin bu alacaginin takip usulü, 6183 sayili Amme Alacaklarinin Tahsil Usulü Hakkinda Kanun ile belirlenmis olan usuldür. Bu nedenle Hazine’ye yatirilmasi gereken tutarin yatirilmamasi halinde, Hazine alacagi üzerinden gecikme zammi hesaplanmasi da söz konusu olacaktir.

18.02.2010 | Referans Gazetesi