SERBEST MESLEK MAKBUZU VE ÖZELLİKLERİ
Dr.
A. Bumin DOĞRUSÖZ
Dünya
Gazetesi 8.9.2020
Serbest meslek faaliyetinde bulunan
kişiler mesleki faaliyetleri ile ilgili her türlü tahsilatları için, Vergi Usul
Kanununun 236. maddesine göre iki nüsha serbest meslek makbuzu (SMM) düzenlemek
zorundadırlar. Bu makbuzun bir nüshası serbest meslek erbabında kalacak, diğer
nüshası ise müşteriye verilecektir. Ancak günümüzde serbest meslek makbuzu
elektronik ortamda düzenlendiğinden bir defa düzenlenip, istenildiği kadar
örnek yazıcıdan alınabilmektedir.
SMM, serbest meslek erbabının
mesleki faaliyet dışı diğer kazanç ve tahsilatları için kullanılamaz. Örneğin
bir avukatın kiralayarak kullandığı yazıhanesinin bir kısmını bir başka avukata
kiraya vermesi halinde, kiracısı avukattan ona düşen pay için yapacağı
tahsilatı SMM ile belgelemek zorundadır. Ancak bu avukatın yazlık evini kiraya
vermesi halinde, kiracıdan yapılacak tahsilatlar için SMM düzenlemesi mümkün
değildir.
SMM faturadan ayrı bir belge türüdür
ve bu belgeler birbirlerinin yerine kullanılamazlar. Bu nedenle örneğin bir
tacir demirbaşını (envanterinde kayıtlı bir arabayı) satarken fatura düzenlemek
zorundayken bir serbest meslek erbabı envanterinde kayıtlı bir demirbaşını (envanterinde
kayıtlı bir arabasını) satarken SMM düzenlemek zorundadır. Bu serbest meslek
erbabı, demirbaş satışı dolayısıyla fatura tasdik ettirip (veya e-fatura
müracaatı yapıp) düzenleyemez.
Serbest meslek erbabının aldığı ve
gider yazdığı bir ürünü, örneğin bir avukatın aldığı dolmakalemi veya diş
hekimin kullandığı sond veya presel’i beğenmemesi yahut ayıplı olması nedeniyle
iade etmesi halinde hangi belgenin kullanılması gerektiği yönünde, yasal boşluk
vardır. Ancak bu gibi hallerde faturanın yine kullanılamayacağı açıktır. Bu
gibi hallerde bence alış faturasına atıf yapılarak ve alışın iadesi amacıyla
düzenlendiği belirtilerek, bedel ve KDV’si alış faturası ile uyumlu şekilde SMM
düzenlenebilir. Hem de bu şekilde yapılan gider kaydı etkisiz kılınmış olur.
Buna karşılık uygulamada gider pusulası ile iade yapıldığı da görülmektedir.
Fatura taraflar arasında bir ticari ilişkinin
varlığını ve kapsamını gösterir. Bunun dışında, örneğin mal bedelinin tahsil
edilip edilmediğini veya malın teslim edilip edilmediğini dahi göstermez.
Faturanın açık veya kapalı tanzimi, bu konuda sadece aksi kanıtlanabilir bir
karine oluşturmaktadır. Malın teslimini ise faturaya bu konuda konulacak bir
kaydın alıcı tarafından imzalanması veya karşı tarafın imzasını içeren sevk
irsaliyesi ortaya koyabilir.
SMM ise ne taraflar arası ilişkiyi
ne de bu ilişkinin koşullarını gösterir. Sadece serbest meslek erbabının tahsil
ettiği tutarı ve bu tutarın tahsil edildiğini gösterir. Zaten bu nedenle
dönemsel hizmet veren serbest meslek erbabının aylık ücretini almadığı halde
sırf KDV tahakkukunu gerçekleştirmek için tahsil etmediği paraya (KDV’ye)
makbuz düzenlemesi şeklinde idari görüşe dayalı uygulama, Vergi Usul Kanununa
ve Gelir Vergisi Kanununa aykırıdır.
Makbuzlarda, makbuzu verenin kimlik
bilgilerinin (ad veya unvan, adres, vergi numarası), müşterinin kimlik
bilgilerinin (ad veya unvan, adres ve vergi numarası), tahsil edilen tutarın,
tahsilat tarihinin yer alması gerekmektedir. Tahsilat tarihi veya tahsilata
ıttıla tarihi, zaten makbuz tarihidir. Makbuzlara, Kanunen gerekmemekle birlikte,
ilerde çıkabilecek ihtilafa engel olmak için tahsilatın hangi işle veya hangi
konuyla ilgili olarak yapıldığının yazılması da faydalıdır, bazen vergi uygulaması
açısından da gereklidir. Örneğin avukatlarca halka açık anonim şirketlere
verilen danışmanlık ücretleri KDV tevkifatına tâbi iken, dava takibi şeklinde
verilen hizmet bedelinde KDV tevkifatı yapılmaz. Burada hizmetin konusu önem
taşımaktadır.
Vergiden muaf serbest meslek erbabının,
serbest meslek faaliyetini arızi olarak gerçekleştirenlerin ve Gelir Vergisi
Kanununun telif kazançları istisnasından yararlananların, SMM düzenlemeleri
gerekli ve zorunlu değildir. Söz konusu eser veya buluşların, vergi kesintisi
yapmak zorunda olanlara devir veya satılıp satılmaması bu konuda önem
taşımamaktadır. Öte yandan serbest meslek erbabının hizmetini bir işverene
ve/veya bir işyerine bağlı olarak sunması halinde, bu hizmet için alacağı bedel
ücret kategorisinde olacağından, SMM ile değil bordro ile belgelendirilmesi
gerekmektedir. Gelir idaresinin sirküler veya genel tebliğ bazında net bir
tavır koyamaması nedeniyle tartışmalı olmakla birlikte, bize göre bir serbest
meslek erbabının hem serbest meslek geliri hem de ücret elde etmesi mümkündür.
Örneğin bir mimarın, bir inşaat şirketine sürekli danışmanlık hizmeti
vermesinin yanı sıra büro açarak üçüncü şahıslara da proje çizim hizmeti
vermesi pekâlâ mümkündür, bir doktor haftanın belli günleri bir hastanede diğer
günleri muayenehanesinde çalışabilir. Vergi hukuku kişilere çalışma yöntemi
dikte edemez ve meslek kanunlarının bu eylemi disiplin suçu sayıp saymaması da
vergi hukukunu ilgilendirmez.
SMM’nin, serbest meslek mensubunun
imzasını taşıması gerekir. Günümüzde ise bu makbuzların artık elektronik
ortamda düzenlenmesi ve elektronik imza ile imzalanması gerekmektedir.
GİB nezdinde elektronik ortamda
düzenlenen makbuzların yine elektronik ortamda tutulan defter-beyan sistemine
kendiliğinden elektronik olarak aktarılmaması, GİB nezdinde düzenlenen bu
makbuzların GİB tarafından sadece altı ay saklanıyor olması, makbuzların
defter-beyan sistemine kaydından sonra defter ibrazının istenmesi halinde
mükelleflerin vergi dairelerine müracaat ederek tasdikli örnek talep etmek
zorunda kalmaları, makbuz örneklerini saklaması istenen mükellefin
bilgisayarında bir şekilde (virüs, arıza vb.) kaybolması halinde zayi belgesi
benzeri bir yolun belirlenmemiş olması, günümüzde konuya ilişkin başlıca
sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Umarım zaman içerisinde bu sorunlar da
giderilir.