UGS’YE KAYITLI
GEMILERIN SORUNLARI
(28.4.2015 tarihli
DÜNYA Gazetesinde yayimlanmistir)
Kisaca UGS veya 2. Sicil de
denilen Türk Uluslararasi Gemi Siciline tescil edilmis gemiler ile turizm
sirketi envanterlerinde kayitli ticarî yatlarin temin ve isletilmesinde
kolaylik saglamak ve bu yolla Türk denizciliginin gelistirilmesini hizlandirmak
ve ekonomiye katkisini artirma amaciyla 16.12.1999 tarihinde kabul edilmis 4490
sayili Türk Uluslararasi Gemi Sicili Kanununun 12/1. maddesinde, “Bu Kanun uyarinca olusturulan Türk
Uluslararasi Gemi Siciline kayitli gemilerin isletilmesinden ve devrinden elde
edilen kazançlar, gelir ve kurumlar vergileriyle fonlardan istisnadir.”
hükmü yer almistir.
Bu hükme göre,
söz konusu sicile kayitli gemilerin isletilmesinden elde edilen kazançlar,
A) faaliyetin
gelir vergisi mükelleflerince yapilmasi halinde gelir vergisine
B) faaliyetin
kurumlar vergisi mükelleflerince yapilmasi halinde kurumlar vergisine
C) söz
konusu sicile kayitli gemilerin devrinden elde olunan kazançlar ise gelir ve
kurumlar vergisine tabi olmayacaktir.
Bu istisnalar
sadece tam mükellefler için olmayip, dar mükellefleri de kapsamaktadir. Istisna
düzenlemesi bu sekilde ve açik olmasina ragmen uygulamada pek çok sorunla
karsilasilmistir.
Uluslararasi
Gemi Siciline kayitli gemilerin devri anilan Kanun hükmü ile istisna kapsamina
alinmakla birlikte bu konuda madde gerekçesinde “ayni sicile bir baskasi adina tescil edilmek üzere devrinden dogan
kazançlar”in vergiden istisna oldugu belirtilmistir. Görüldügü gibi
istisnaya madde gerekçesinde, kanun hükmünde yer almayan bir kosul
getirilmistir.
O halde
buradaki sorun, kanunda yer verilmeyen kosullarin gerekçe ile ihdas edilip
edilemeyecegidir. Eski bir yazimda gerekçelerin kanun hükümlerini
sinirlandiramayacagini, Kanunla öngörülmeyen düzenlemelerin gerekçe ile ihdas
edilerek uygulamaya yön verilemeyecegini genis olarak irdelemistim. Herkesin
kanunlari bilme yükümlülügü olmasina karsilik kimsenin gerekçeleri bilme
yükümlülügü yoktur. Kaldi ki gerekçeler, yasama organinca görüsülen ve karara
baglanip Resmi Gazete’de yayimlanan metinler de degildir. Nitekim Danistay’da
benzer konularda, gerekçelerden hareketle yapilan düzenleyici islemleri hep
iptal etmistir.
4490 sayili
Kanunun Hükümet Tasarisinin madde metninde yer almamasina ragmen madde gerekçesine
yazilan “ayni sicile bir baskasi
adina tescil edilmek üzere devri” seklindeki istisna sinirlamasi, madde
tasarisina yazilsaydi belki yasama organinca kabul edilmeyecekti. Bu yolla söz
konusu kosul, yasamanin takdirinden kaçirilmistir. Oysaki vergilendirmede asil
olan “kanun”dur. Bunu Anayasanin 73/3. maddesi açikça emretmektedir.
Ancak
uygulamaya baktigimizda Idari yorumun, madde gerekçesini esas aldigi ve
uluslararasi gemi siciline kayitli gemilerin devrinin (satisinin) vergiden
istisna olmasini, alicinin gemiyi yine ayni sicile kayitli tutmasi kosuluna
bagladigi görülmektedir. Oysaki alicinin davranisina bakarak saticinin
akibetini belirlemek, alicinin iradesini ne yönde kullanacagina göre saticinin
tabi olacagi sonucu belirlemek de mümkün degildir. Geminin bir yabanciya satisi
halinde, yabanci da her halde gemiyi kendi ülkesinin siciline kayit ettirmek
ister.
Bu kosulun,
yani ayni sicilde kayda devam kosulunun Türk deniz filosunu korumak gayesini
güttügü, gemilerin olabildigince Türk Sicillerine kaydini veya bu sicilde
kalmasini amaçladigi gibi pek çok olumlu cümle kurulabilir. Ben de bu görüslere
katilabilirim. Ancak bu kosulun geçerli olabilmesi için, mutlaka Kanuna
aktarilmasi gerekmektedir. Yoksa gerekçe ile –ne kadar iyi niyetle ve ülke
yararina olursa olsun- kanunla taninan istisnanin sinirlanmasi mümkün degildir.
Zira hukuk devleti olmanin ve hukukun üstünlügünün geregi, budur.
Bu istisna
uygulamada pek yargi karari olmamasina karsilik, çok sayida idari yoruma da
konu olmustur. Bazilarini özetle asagida, yoruma girmeksizin, uygulamacilarin
bilgisine sunuyorum.
Istanbul Vergi Dairesi Baskanligi’nin 406 sayi 2.2.2012 tarihli
Özelgesi: “sirketinize ait tersanede imal ve insasi tamamlanan özel amaçli
gemilerin (römorkör) Türk Uluslararasi Gemi Siciline kaydettirilerek
isletilmesi sirasinda veya isletilmeksizin yurt içine yada yurt disina
satilmasindan elde edilen kazancin, geminin satisi sonrasinda da anilan sicile
kaydinin devam etmesi sartiyla, kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün
bulunmaktadir.”
Istanbul Vergi Dairesi Baskanligi’nin 406 sayi 2.2.2012 tarihli
Özelgesi : “Diger taraftan, satis isleminden elde edilen kazançlarin
istisnaya konu olmasi halinde, bu kazanca iliskin giderlerin veya zararlarin, diger
faaliyetlerden dogan kurum kazancindan indirilmesi mümkün bulunmamaktadir.”
Istanbul Vergi Dairesi Baskanligi’nin 305 sayi ve 25.1.2012 tarihli
Özelgesi: “Geminin satis bedelinin tahsiline kadar, Türk Uluslararasi Gemi
Siciline kayitli gemilerin satisindan dogan alacaklara isabet eden kur farki ve
vade farki gelirlerinin istisna kapsaminda degerlendirilmesi mümkün bulunmakta
olup, söz konusu satistan elde edilen hasilatin tahsil edildikten sonra
bankalara yatirilmasindan elde edilen faiz ve kur farki gelirlerinin istisna
kapsaminda degerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadir.”
Istanbul Vergi Dairesi Baskanligi’nin 2238 sayi ve
20.12.2011 sayili Özelgesi : 4490 sayili
Kanunla Türk Uluslararasi Gemi Siciline kayit ettirdikleri gemilerin ve
yatlarin isletilip isletilmedigine bakilmaksizin ayni sicile bir baskasi adina
tescil edilmek üzere devrinden elde ettikleri kazançlar vergiden istisna
edildiginden, Türk Uluslararasi Gemi Siciline kayitli gemiyi hurdaya ayirarak satilmasi
karsiliginda elde edilen kazancin kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün
bulunmamaktadir.
UGS’ye kayitli gemilerin
isletilmesinden ve devrinden dogan vergi hukuku sorunlari elbette ki bu
konularla sinirli degil. Ancak benim kösem sinirli. Diger sorunlari ise baska
yazilara birakiyorum.
Bu arada, yeniden DÜNYA
Gazetesinde yer almamdan dolayi kutlama ve iyiniyet mesaji gönderen degerli
okurlara ve kösesinden “hos geldin” diyen, vergi hukukuna katkilari
yadsinamayacak degerli meslekdasim Zeki GÜNDÜZ’e tesekkürlerimle…