UNUTULMAYACAK BIR ISIM : Prof. Dr. SÜKRÜ KIZILOT
Dr.
A. Bumin DOGRUSÖZ
Dünya Gazetesi / 24.8.2017
Vergi
hukukunda özellikle uygulamacilar için özelgeler ve yargi kararlari son derece
önemli kaynaklardir. Özellikle seksenli ve doksanli yillarda yillarda bu
kaynaklara ulasmak son derece zordu. Maliye özelgeleri saklar, Danistay ise
Danistay Dergisine koydugu üç-bes karardan fazlasini vermezdi. Gelir Idaresi
günümüzde büyük ölçüde seffaflasti, Yargitay seffaflasti. Ancak Danistay ise
hala kararlariyla kapali kutu. O yillarda herkes ulastigi bu kaynaklari
kendisine saklardi. Kimse kimseye özelge veya yargi karari fotokopisini
vermezdi.
Hele vergi kanunu tasarilari. O
yillarda mali idarede, “mükellefler önceden ögrenirlerse durumlarini
ayarlarlar” anlayisi hâkimdi. Tasarilar da gizli idi. Neyse ki bu garip anlayis
da günümüzde kirildi.
Bu anlamsiz anlayislarla o yillarda,
bir kisi, mücadele etti. Maliye’nin özelgelerini, yarginin kararlarini ciltlere
konu etti ve cilt cilt yayinladi. Yayinladigi ciltler, o günlerin en çok satan
ve birkaç baski yapan vergi kitaplari oldu. Bu kisi, Prof. Dr. Sükrü KIZILOT
idi.
Hürriyet gazetesinde köse yazari
oldu. En ciddi vergi konularini, fikralari ile güldürerek ve yazilarina koydugu
ilginç basliklarla kösesine tasidi. “Yaziyi okutan basligi’dir” derdi. Önce
mali camia garipsedi, “konulari sulandiriyor”
dedi. Ancak sonra, bu yazilarin büyük ilgi çektigi ve giderek kamuoyu
baskisinin dogumuna yol açtigi, “sokaktaki adam”in dahi vergi konusuna egilmeye
basladigi görüldü. Derdi olan konusunu Hocanin kösesinde dile getirtmeye,
maliye de bu yazilara göre görüs belirlemeye, açiklamalar yapmaya basladi.
Sonra gündeme TEMIZEL döneminin
meshur 4369 sayili Kanunu geldi. Kanun yanlisti, ekonomiye zarar verecekti,
teknik hukuki hatalari vardi. Kösesinde öyle bir mücadele verdi ve öyle bir
kamuoyu olusturdu ki, yasama organi 4444 sayili Kanunla hatadan döndü. Hoca bu
Kanunu da kösesine numarasi gibi “dört dörtlük kanun” diye tanitinca, herkes bu
kanuna da ilgi duydu ve benimsedi. Artik sayesinde, sadece uzmanlar degil,
herkes vergi konularina ilgi duyar oldu.
Vergi’yi dertli mükelleflerin ve
uzmanlarinin alanindan çikartti, herkesin gündemi haline getirdi. Herkese
haklarini hatirlatti. Çelisik uygulama ve kararlari kösesinde gün yüzüne
çikartarak mükellef hak ve bilincinin olusumunu sagladi.
Verginin “sevgiliye uzatilan bir gül
gibi” verilmesini isterdi.
Günümüzde hala atif alan ve yillarca
da atif almaya devam edecek pek çok kitabini yayinladi. Ögrenciler yetistirdi,
hocalar yetistirdi.
Bu arada Hoca, Yaklasim Dergisini ve
Yaklasim Yayinciligi vergi dünyasina kazandirdi. Prensibi vardi. Genis ve soyut
konulari uzun uzun anlatan makaleleri sevmezdi. Sorunu olanin sorusuna hap
niteliginde cevap bulacagi, somut, net ve kisa yazilari dergi için severdi.
Aradan yillar geçti. Gündeme Ticaret
Kanunu geldi. Is dünyasini zora sokacak maddeler içeriyordu. Kanunun 14 Subat’ta
yayinlanmasindan da hareketle “is dünyasina sevgililer gününde bu hediye
verilmez” diye yazdi. Elestirdi, elestirdi, yazdi, her yerde anlatti ve Kanunu
degistirtti.
Çok çalisirdi, kostururdu. Panelist
oldugu toplantilarda diger konusmacilar konusurken bos durmaz karar özetlerdi.
Uçakta yazilarini tashih ederdi. Biz de “yeni kitap geliyor” diye
takilirdik.
Görüsürdük, görüsemezsek
telefonlasirdik. Tartisir dogruyu bulmaya çalisirdik. Teknik hukuk yazilarini
bazen önceden gönderir, görüs alirdi. Dünya’daki yazilarimi okur, arardi. Bazen
“güzel yazmissin” der kutlar, bazen de “kati düsünüyorsun” derdi. Teorisyendi
ama uygulamayi yakindan izleyen ve bilen birisi olarak vergi sorunlarina sirf
teori gözü ile bakmaz, ülke gerçekleri ve is dünyasinin gereklerine göre çözüm
önerileri olusturmaya çalisirdi. Dogru veya yanlis, ama mutlaka bir çözüm
önerisi vardi. Yeri doldurulamayacak bir dosttu.
Allah rahmet eylesin, ruhu sad
olsun. Ben ve eminim ki vergi dünyasi, seni hiçbir zaman unutmayacak