DANIŞTAY KARARLARINA
ERİŞİM
Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ
Dünya Gazetesi / 24.11.2020
Ülkemizde
ne hikmetse yargı kararları yüksek mahkemeler tarafından sır kabul edilir, hepsi
yayınlanmaz. Yargılamanın aleniliği,
sadece duruşma salonunun kapısının açık tutulması olarak anlaşılır,
ancak kararların aleniliğinin de yargılamanın aleniliğinin bir parçası olduğu
hatırlanmaz.
Bu
konudaki en büyük sorun ise Danıştay Kararlarına kendi web sitesinden erişmek noktasındadır.
Yerel Mahkeme kararlarının akıbetini dahi pek çok halde bulmak mümkün değildir.
Ancak
yargının yayınlamadığı kararlar, devlet sırrı değildir. Dergiler, yayıncı
kuruluşlar bunları yayımlarlar. Özellikle vergi alanında düzenleyici işlemlerle
ilgili yürütmeyi durdurma kararları veya itirazlarının sonuçlarını yahut iptal
kararlarını hep dergilerden, atıf yapan makalelerden öğreniriz.
Yayınlanan kararlarda isimler
kapatılır, avukat isimleri gizlenir (her halde bu davayı kazanan avukata kimse
gitmesin diye). Ancak yüksek mahkemelerin bu isim gizleme davranışına, Anayasa
Mahkemesi Kararlarında rastlanmaz. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararları
ise, bırakın gizlemeyi, tarafların adları ile anılır. Amerikan Yüksek Mahkeme
Kararları da aynıdır. İlk derece mahkemesi kararları ise hakimin adı ile
anılır. Bu kararları kurumlar kendileri yayımlar.
Yargıtay
Başkanı Ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın davetiyle, 20-22 Kasım
2013 tarihinde İstanbul’da toplanan Asya Bölgesinin Yüksek Mahkeme Başkanları
Ve Yüksek Yargıçları, Adaletin tesisi ve yargıda şeffaflığın güvence altına
alınması için, bazı ilkeleri temel gerekler olarak saptarlar. Bunlardan birisi
de yargı kararlarının aleniliğinin sağlanmasıdır. Bakın yüksek yargıçlar bu
bildirilerinde ne diyorlar(1): “Hükümlerin yayınlanması, halk, basın, sivil
toplum kuruluşları, avukatlar, hâkimler ve hukuk akademisyenlerinin, hâkimlerin
işlemlerini denetlemesine imkân tanır. Yayınlar yoluyla, hâkimlerin kamu
denetimine tabi tutulması aynı zamanda, kanunların uygulanmasını düzenli hale
getirir ve yargı kararlarını daha tahmin edilir ve tutarlı kılar, böylece
adaletin kalitesini yükseltir. (…) Temyiz mahkemesi ve yüksek mahkeme
kararlarının yayınlanması ve dağıtılması, alt mahkemelerdeki hâkimlerin ve hükümetlerin
kanuna uymasını sağlamada kritik önem taşır.”
Yargı
kararlarına erişimin ve kararların aleniliğinin sağlanması, yargının kamuoyu,
meslek mensupları ile doktrin tarafından izlenmesinin ve bu yolla kararlar incelenerek
hukukun gelişimine katkıda bulunulmasının, kanunların nasıl anlaşıldığı ve
uygulandığının kamuoyunca bilinmesinin yanı sıra avukatlar için de mesleklerinin
ifasında yarar sağlayacak, yargılamaya kalite getirecektir.
İcra İflas Kanununun 14. maddesine 4949
sayılı kanunla eklenen, “Yargıtay, icra
ve iflâs işlerine ait kararların tamamını düzenli olarak yayımlar” şeklindeki
fıkranın da uygulama alanı, maalesef icra iflas işlerine ait kararlarla sınırlı
kalmıştır.
Durumun yarattığı hukuk yarasını göre Yargıçlar ve
Savcılar Birliği, Yargıtay'ca verilen bütün kararların, hiçbir ayrım ve
ayıklama yapılmadan, elektronik yayım yöntemleri ile ücretsiz olarak herkesin
erişimine açılması, kararların kanun adı, madde numarası gibi kriterler ile de
aramalara hazır bulundurulması talebiyle Yargıtay’a başvurmuş, red cevabı
alınca da konuyu yargıya taşımıştır.
Davaya bakan Ankara
1. İdare Mahkemesi 27.11.2008 tarihli, E:2008/379, K:2008/1993 sayılı kararıyla,
“T.C. Anayasası'nın 90. maddesi uyarınca
iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde düzenlenen adil
yargılanma hakkına ilişkin olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilmiş
kararlara göre, mahkeme kararlarının hiçbir istisna olmaksızın kamu denetimi
sağlanacak şekilde yayımlanması gerektiği, herkesçe bilinebilir olan
kanunların, yorumlarına ilişkin mahkeme kararlarının da herkesçe bilinebilir
olmasının doğal sayılacağı, yargı yetkisinin Türk Milleti Adına kullanılıyor
olmasının da bunu zorunlu kıldığı, kararların herkesçe erişilebilir kılınarak,
değerlendirilmelerine, karşılaştırılmalarına, eleştirilmelerine imkân
yaratmanın, kişilerin bilgilenmesine, yargıda iç denetimin sağlanmasına ve
yargıya güven duygusunun artmasına katkısının olacağı, İcra ve İflas Kanunu ile
icra ve iflas işlerine ilişkin Yargıtay kararlarının tamamının yayımlanması
bakımından davalı idareye getirilen yükümlülüğün, diğer kararlar bakımından da
uygulanmasına engel bir kuralın bulunmadığı gerekçesiyle”, Yargıtay’ın red
işlemini iptal etmiştir.
Ancak bu Karar Danıştay
10. Dairesi ise E. 2009/3337
K. 2013/7110 sayı ve 8.10.2013
tarihli kararı ile bozulmuştur. Bozma gerekçesi, kanunlarda böyle bir
yükümlülüğün öngörülmemiş olmasıdır. Böylece
hukukun gelişiminin önüne bir set çekilmiştir.
Benzer bir süreç, Danıştay Kararları için de
yaşanmıştır.
Ancak bu gelişmelere rağmen Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay
Kararlarının çok büyük bölümünü erişime açtı.
Danıştay Kararlarına ise ulaşmak ise hala mümkün
değildir. Emsal karar sayfasına nezaketen konulan ve binlerce karar arasından
seçilip pek kimseye de faydası olmayan birkaç kararın 6 ayda bir yayımlanan
Danıştay Dergisinde yer almasıyla, ne yargıda şeffaflık sağlanmaktadır ne de
kararların aleniliği.
2015 yılında yayımlanan bir yazımda dile getirdiğim bu
konuyu, hukuk reformu söylemlerinin havada uçuştuğu bu günlerde tekrar gündeme
getirmek istedim. Danıştay Kararlarına da artık Danıştay’ın web sayfasından
çağdaş bir arama motoru ile ulaşımın sağlanması, belki bu konuda Danıştay
Kanununa bir hüküm konulması, sonuçları itibariyle bence bir reform niteliğinde
olacaktır.
İdare yargısı kararları yönünden belki sakıncaları
görülebilir. Ancak vergi yargısı kapsamındaki kararlar için, kararların
yayınlanmamasının hiçbir gerekçesi yoktur. Vergi yargısı alanındaki kararların
yayınlanması, içtihat istikrarsızlığının ortadan kalkmasına hizmet edeceği
gibi, vergilendirme alanında hukuki istikrar ve güvenlik ilkesinin
öngörülebilirlik unsurunun yaşama geçmesinin de aracı olacaktır.
----------------------------
1)
http://www.yargitay.gov.tr/belgeler/site/documents/yargidaseffaflikbildirgesi.pdf