VERGIDE
CEZA YIGILMASI VE INSAN HAKLARI SÖZLESMESI
Dr.
A. Bumin DOGRUSÖZ
Dünya
Gazetesi 29.3.2018
Insan Haklari Avrupa Sözlesmesi’ne ek 7 no’lu Protokol, Türkiye
tarafindan her hangi bir çekince veya beyan konulmaksizin 1985’de imzalanmis,
ancak uzunca bir süre her hangi bir islem yapilmamistir. Söz konusu Protokolün
nihayet 10.3.2016 tarih ve 6684 sayili Kanunla onaylanmasini (Resmi Gazete
25.3.2016; 29664) müteakip Bakanlar Kurulu tarafindan da 28.3.2016 tarih ve
2016/8717 sayili Kararla (Resmi Gazete 8.4.2016; 29678) onaylanmis ve 1.8.2016
tarihinde yürürlüge girmistir.
7
no’lu Protokol bu açidan iki önemli kurali, vergi hukukumuza resmen sokmustur.
Bunlardan birincisi kisilerin ayni fiilinden dolayi birden fazla kez
cezalandirilmayacagi kurali (md.4), ikincisi ise ceza mahkûmiyetinde üst yargi
organina basvuru hakkidir. Biz bu yazimizda bunlardan birincisi üzerinde
duracagiz. Ikinci kural ise tek hâkimle görülen ve konusunda vergi ziyai
bulunduran davalari ilgilendirmektedir.
Ayni
suçtan dolayi iki kez yargilanmama ve cezalandirilmama hakki olarak da ifade
edebilecegimiz ve doktrinde “non bis in idem” seklinde yer alan kural, artik
Türk hukuku bakimindan da 7 no’lu Protokol’ün 4. maddesi ile kabul edilmistir. Bu
kural, kisilerin ayni suçtan dolayi birden fazla kere sorusturulamayacagini,
kovusturulamayacagini ve cezalandirilamayacagini ifade etmektedir.
Burada
bir fiilin, bizim Vergi Usul Kanunumuzda oldugu gibi, hem hürriyeti baglayici
ceza (md. 359) hem de idari para ceza cezasi (kabahat) olarak (md. 344)
yaptirima baglandigi hallerin özel olarak degerlendirilmesi gerekir. Insan
Haklari Avrupa Mahkemesi (IHAM), önceleri kuralin sadece suçlari kapsadigina,
daha sonra kabahatlerin de bu nitelikte degerlendirilmesi gerektigine hükmetmis
ve bir fiilin ya suç ya da kabahat olarak degerlendirilebilecegini kabul
etmistir. Ancak IHAM içtihatlarinda gelinen noktada bir fiilin hem suç hem
kabahat olabilecegi, cezalandirma ve yargilamada iki yargi manzumesi arasinda
bir bag kurulmasi gerektigine karar verilmistir.
Gelinen
nokta açisindan bakilirsa, Vergi Usul Kanunu düzenlemeleri, Protokol md. 4 ile
çelismektedir. Çünkü 359. madde düzenlemesinde “vergi ziyai”nin suçun unsurlari
arasinda olmamasi sebebiyle, kabahati degerlendiren vergi mahkemesi ile ceza
mahkemesi arasindaki bag kopuktur. Birinin ak dedigine digeri kara
diyebilmektedir. Iki yargi kolu arasinda bag kurmanin tek yolu ise 359. maddeye
“vergi ziyai” unsurunu eklemek ve vergi yargisinin vergi ziyai konusundaki
kararlarinin olusumunu, ceza yargisi için “bekletici mesele” haline
getirmektedir.
Konuya
IHAM içtihatlari ve vergi kabahatleri açisindan bakildiginda ise, durum daha da
korkunçtur.
Kabahat
olusturan bir fiile VUK, bazen birden fazla ceza verilmesini öngörmekte ve
vergi ziyai cezasinda “cezayi gerektiren tek bir fiil ile baska nev’iden birkaç
vergi ziyaa ugramis olursa her vergi bakimindan ayri ayri ceza verilmesini” hükme baglamaktadir (md. 355). Böylece bir satisina
fatura kesmeyen mükellefe hem geçici vergi hem de gelir/kurumlar vergisi hem de
KDV’den dolayi ceza kesilmektedir. Deftere kaydedilen bir fatura sahte ise Kanunun
bir kat dedigi vergi ziyai cezasi (kabahati) 9 kata (ÖTV’de devreye girerse 12
kata) çikabilmekte, hem de hürriyeti baglayici ceza da
buna ayrica eklenmektedir. 3 kat veya 9
kat ceza yetmezmis gibi bir de özel usulsüzlük cezasi kesilmektedir. Bu sekilde
vergi kabahat sisteminin yol açtigi bu ceza yigilmasini 7 no’lu Protokol md. 4
ile bagdastirmayi birakin, birçok halde hakkaniyetle bagdastirmak dahi mümkün
degildir. (Zaten bu sistemde cezalar ödenemez hale gelmekte, mükellef de hakli
olarak af diye bagirmaktadir.)
7
no’lu Protokol md. 4 ile tek bagdasan VUK hükmü “vergi ziyai ile usulsüzlük
birlesirse agir olani kesilir” diyen 336/1 maddesindedir.
Vergi
kabahatleri bakimindan Protokole uygunluk çözümü, içtima kurallarini
uygulamaktir. Bu konudaki önerim, bir fiilin birden fazla vergi kanununu ihlal
ettigi hallerde, her bir kanuna göre hesaplanacak cezalarin en agirini %50
fazlasi ile kesmek seklindedir. Böylece tek fiile tek ceza kurali yasama
geçebilecektir.
Haklarinda
birden fazla ceza kesilenlerin “non bis in idem” kuralina aykirilik dolayisiyla
yapilan basvurulari Anayasa Mahkemesi, 7 no’lu Protokolün yürürlüge girmedigi
gerekçesi ile incelememekteydi (Iffet Ince Gültekin Karari B. No: 20013/9585,
9.3.2016 § 41, Reis Otomotiv Karari B. No: 2015/6728, 1.2.2018, § 59). Ancak
Protokolün yürürlüge girdigi 1.8.2016’dan sonra yapilmis / yapilacak
basvurularda Yüksek Mahkeme söz konusu 4. maddeyi de dikkate almak ve birden
fazla kesilmis vergi cezalarini da hak ihlali olarak degerlendirmek zorunda
kalacaktir.
Aslinda
bu Kanunun, Anayasa Mahkemesinden önce vergi yargisinda degerlendirilmesi
gerekmekte ve birden fazla cezaya iptal karari verilmesi gerekmektedir. Çünkü
Sözlesmeye ek 7 no’lu Protokol, bir Milletlerarasi Anlasma olarak Vergi Usul
Kanununun üzerindedir.
Bu
nedenle Maliye Bakanligi’nin bir an önce konuyu gündeme almasi ve vergi suç ve
ceza düzenini gözden geçirmesi gerekmektedir.