YAPILANDIRMANIN
DA YAPILANDIRILMASI GEREKİYOR
Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ
Dünya Gazetesi / 17.12.2020
7256 sayılı kamu borçlarının
yapılandırılmasına ilişkin kanun pek çok borcu yeniden yapılandırdı. Cezaları
kaldırdı veya hafifletti, faiz yükünü ise önemli ölçüde küçülttü. Bu dediklerim
özellikle vergi ve SGK borçları için geçerli.
Bu şekilde yeniden yapılandırılan
borçların ödenmesinde de büyük kolaylıklar getirildi. Borçların 36 aya kadar 18
taksitte ödeme olanağı sunuldu. Yapılandırılan vergi ve SGK borçlarının
taksitlerinin ödenmesi de aynı aya yığılmayarak birbirini izleyen aylar olmak
üzere iki ayda bir yapılması öngörüldü.
Buraya kadar teorik olarak her şey çok
güzel.
Ancak özellikle borçlu esnafa veya küçük
yahut orta ölçekli işletmelere bakıldığında, bu güzelliğin onlara yansımasını
göremiyoruz. Sokağa çıktığınız an dert yanmalar başlıyor.
Diyorlar ki, nisan – haziran dönemine
ilişkin beyanname veya bildirgelerden doğan SGK prim borçları ve muhtasar
beyannameden doğan vergi borçları ile KDV borçları, yılın son üç ayına yığıldı.
Bunlar yapılandırma kapsamına alınmadı, ödemek zorundayız. Cari dönemden doğan
vergi ve SGK prim borçlarını ödemek zorundayız. Ama işletmeler kapalı.
Restoranlar kapalı, barlar ve eğlence yerleri kapalı, kahvehaneler kapalı,
sinemalar kapalı, kahvehaneler kapalı. Tekel bayileri hafta sonları kapalı.
Kapalı dediysek, kiralar işlemeye devam ediyor, sabit giderlere aynen devam. Kredi
borçları da var. Onlar kapalı değil. Personel giderleri kısmen işliyor,
işlemese bile zor durumdaki personele yine yardımcı olmak zorundayız”
diyorlar. Bir de şimdi bu yüklere, ocak
– nisan yapılandırma taksit borçları bindi.
Hem de ilk iki taksiti ödeme zorunlu.
Kısacası diyorlar ki, “biz
yapılandırmaya müracaat etsek de etmesek de bu paraları ödeyemeyiz, çünkü
paramız yok. 1 – 2 taksit ödesek bile, sonunu getiremeyiz, bu defa
yapılandırmayı ihlal edenler için yeni bir yapılandırma kanunu gerekecek”. Bu
nedenle yapılandırmalara müracaatın çokluğunu bir gösterge olarak alamıyorum.
Haksızlar mı? Bence haklılar.
Yılın sonuna çok yük bindirildi. Üstelik
işletmeler yine pandemi sebebiyle kapandı.
Ne yeni kapanmaya mücbir sebep ilan
ediliyor, ne de önceki mücbir sebep dolayısıyla ertelenen borçlar
yapılandırılıyor.
Bu durumda galiba yapılandırma kanununun,
yeniden yapılandırılması gerekiyor.
Her şeyden önce pandemi dolayısıyla ilan
edilen mücbir sebep kapsamında vadesi ertelenen borçlar da dahil, vadesi
01.12.2020 tarihine kadar gelen bütün borçlar kapsama alınmalı, ayrıca 7256
sayılı Kanunla doğmuş adaletsizlik ve eşitsizliğin giderilmesi için ihtilaflı
borçlar ile inceleme safhasında olan borçlar da Kanuna eklenmeli. Buna göre de
müracaat süresi de Şubat sonu olmalı. Zira ihtilaflı borçların kapsam dışında
kalması adaletsizlik doğurmuştur.
Ödemeler ise 1 Haziranda başlamalı. En
azından bu tarihe kadar nüfusun çoğunluğunun aşılanacağı ve kapanmalarla vaka
sayısının ve virüsün bulaşılırlığının azalacağı ve ekonomi ve işletmelerin
rahatlayacağı düşünüldüğünden.
Bütün bunlar, 31.12.2020 tarihine kadar
çıkartılacak bir torba Kanunla 7256 sayılı kanunun revizesi suretiyle
yapılabilir.
Diyeceksiniz ki, matrah artırımı, kasa
affı, envanter / stok affı, cari hesap affı vb. konular ne olacak. Bunlar
pandemi sonrası, pandeminin yarattığı olumsuzlukların giderilmesi amacıyla çıkartılabilecek
bir kanunla ele alınabilir. Köşemi takip edenler zaten bu tür af kanunlarına
sıcak bakmadığı bilirler. Kısacası bunlar bence 2021’in konuları. Tabii ki son
söz ve takdir hakkı yasama organının.
Ancak şu an işletmelerin rahatlatılması,
ellerinin güçlendirilmesi ve pandemi dönemi sonuna kadar ayakta kalmalarının
sağlanması zamanı. Esnafı ve KOBİ’leri
kazanmak ve yaşatmak gerek. Bütün bu tedbirlerin geç olmadan, hatta 7256
sayılı Kanunun müracaat süresi bitmeden yapılması gerekiyor bence.