MAKSAT
MÜKELLEFİ Mİ ÜZMEK YOKSA VERGİYİ Mİ TOPLAMAK
Dr. A. Bumin Doğrusöz
Dünya Gazetesi 2.4.2020
Koronavirüs salgını dolayısıyla
kişileri/ mükellefleri rahatlatıcı hukuki düzenlemeler bir birinin peşi sıra
yayınlanıyor. Ancak her yayımlanan düzenleme yeni tereddütlere de yol açıyor ve
alt düzenlemelerle desteklenmesi gerekiyor. Bütün bu düzenlemelerde amaç,
sıkıntıda olanları rahatlatmak. Bu konuda en çok çaba sarf edenin de TÜRMOB
olduğunu kabul etmek gerekiyor. Özellikle gazetemizde TÜRMOB ile işbirliği
içerisinde yayımlanan sayfalarda yer alan bilgiler ve önerilerin önemi çok
büyük.
Bu konuda ben de, uzun süredir
aklımda olan ve önemli gördüğüm, yaşamı kolaylaştırma amaçlı bir konuyu dile
getireyim istedim. Bilindiği gibi Gelir İdaresi anlaşmalı bankaların kredi
kartıyla belli kamu borçlarının interaktif vergi dairesi üzerinden ödenmesinde
uygulama alanını genişletti. Bilindiği gibi özel bankaların vergi borçlarını
tahsil yetkisi daha önce kaldırılmış, bu yetki sadece kamu bankalarına
verilmişti. Kamu bankaları ise bu konuda zorluk üzerine zorluk çıkarttıkları
hiç dikkate alınmadı. Kamu bankaların hepsi kişilerin ödemelerini ATM
cihazlarına yönlendirdi. ATM ödemelerinin ise makbuz verme yeteneği yok.
(Makinece verilen kağıt parçaları ödeme makbuzu yerine geçmemektedir.) Binlerce
lirayı ATM’ye yüklemek kolay sanıldı. Veznelerden ödeme almıyorlar. Hesap
açtırıp ödeme yapmak isteyenlerden otomatik ödeme talimatı istemeye başladılar.
Hesap açılması bir sürü evrak talebine bağlandı. Üstelik yapılan ödemeler
hesaplarda gözükmesinin yanı sıra makbuz da isteyenlerden makbuz bedeli olarak
5 TL isteyenler oldu.
Bütün bunları Gelir İdaresi bilmiyor
mu? Mutlaka biliyordur.
Şimdi vergi dairelerinin de
tedbirler kapsamında vergi tahsil etmeyecekleri açıklandı. İnsanların
veznelerde birikmesinin önlenmesi, veznedarın ve vergi dairesi çalışanlarının
da korunması açısından değerlendirildiğinde, doğru bir uygulama.
Bütün mükellefler kurumsallaşmış değil. İçlerinde
bakkal Mehmet amcadan tutun veraset vergisi taksiti ödemeye çalışan Ayşe
teyzeye, arabasının vergisini ödemeye çalışan memur Ali bey’de var.
Şimdi tek yol kredi kartı kaldı.
Kredi kartı olmayanlar, kredi kartı internet ödemelerine açık olmayanlar,
borçları dolayısıyla kartı kapatılanlar ne yapacak veya kartı olup da çeşitli
endişelerle kredi kartı bilgilerini internet ortamında paylaşmak istemeyenler,
ne yapacak? Hele interneti de yoksa vay haline. Alınan önlemlerde, bırakın
önlemleri her durumda idarenin görevi hayatı kolaylaştırmak değil midir. Hazine
ile bankalar arasında sıkıntı var diye veya siyasi mülahazalarla, bankaları
cezalandırmak amacıyla özel bankaların tahsil yetkisi kaldırılması, kimin işine
yaramaktadır. Her halde mükellefin değil. Bankalar zaten çok bayılmıyorlardı,
parayı birkaç gün kullanacaklar diye vergi alacaklarının tahsili ile uğraşmaya.
Olan vergisini kolayca ödeyene oldu.
Özel bankalarda hesabı olan pek çok
mükellef vergisini ödemek için sıkıntı çekmektedir. Bu sorunun çözülmesi
gerekmektedir. Mükellefler kendi hesaplarının bulunduğu bankalardaki
hesaplarından veya içerideki kuyruğu az gördükleri bankadan, eskisi gibi
rahatça vergilerini ödeyebilmelidirler. Rahatça makbuzlarını almalıdırlar.
Gelir idaresinin amacının da bu olması gerekiyor. Vergi tahsil yetkisini, vergi
tahsilinde başarılı bir görev anlayışı sergilemeyen kamu bankaları ile sınırlı
tutmanın bir anlamını görememekteyim.
Mükellefinin vergi ödemesini
kolaylaştırmak yerine zorlaştırmayı tercih eden, kim nereden öderse ödesin,
yeter ki ödesin” demeyen bir yönetim anlayışını anlayamıyorum.
Hele şu dönemde, vergisini ödemek
isteyen, bırakın nerden öderse ödesin. Hangi bankadan ödediğinden size ne, siz
tahsilata bakın yeter.
Kendi kendime soruyorum, burada
maksat üzüm mü yemek, yoksa bağcıyı mı dövmek?