BİNEK OTOMOBİLLERİNİN
GİDERLERİNE KISITLAMA
Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ
Dünya Gazetesi / 7.11.2019
Geçen hafta Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülerek kabul edilen ve önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulunda
görüşülmesi beklenen “Dijital Hizmet
Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” ile işletmelerin kiraladıkları veya iktisap ettikleri
binek otomobillerin giderlerinin vergi matrahının tespitinde indiriminde kısıtlamalara
gidilmektedir.
Teklife göre ticari
kazancın / kurum kazancının tespitinde;
> Kiralama
yoluyla edinilen binek otomobillerin her birine ilişkin aylık
kira bedelinin ancak 5.500 TL’ye kadarlık kısmı gider
yazılabilecektir.
> Binek otomobillerinin iktisabına ilişkin özel tüketim
vergisi ve katma değer vergisini maliyete eklemeyerek doğrudan gider yazmak
isteyenler, özel tüketim vergisi ve
katma değer vergisi toplamının en fazla 115.000 TL’ye kadarlık
kısmının doğrudan gider yazabileceklerdir.
> Binek otomobillere ilişkin giderlerin en fazla % 70’i gider
yazılabilecektir.
> Özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç ilk
iktisap bedeli
135.000 TL’yi, söz
konusu vergilerin maliyet bedeline eklendiği veya binek otomobilin ikinci el
olarak iktisap edildiği hallerde amortismana tabi tutarı 250.000 TL’yi aşan
binek otomobillerinin her birine ilişkin ayrılan amortismanın
en fazla bu tutarlara isabet eden kısmı ticari kazancın / kurum kazancının tespitinde
gider olarak dikkate alınabilecektir.
Yukarıda aktardıklarımdan son ikisi faaliyetleri kısmen
veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde
işletilmesi olanların bu amaçlarla kullandıkları binek otomobillerine
uygulanmayacaktır.
Ayrıca,
Gelir Vergisi Kanununun 40/7. maddesin yapılan bu değişikliğin uygulaması ile
ilgili olarak, bentte yer alan aktardığımız tutarların her yıl yeniden
değerleme oranında artırılması da öngörüldüğünden, gider olarak dikkate
alınabilecek amortisman tutarının tespitinde binek otomobilin iktisap edildiği
tarihte yürürlükte olan tutarların dikkate alınacağı da düzenlenmektedir. Bu
suretle, her bir binek otomobilinin iktisap edildiği tarihte yürürlükte bulunan
Gelir Vergisi Kanununun 40/7. maddesindeki tutar dikkate alınarak binek
otomobilinin faydalı ömrü süresince gider olarak dikkate alınabilecek
amortisman tutarının tespit edilmesi ve bu tutarın yıllar itibarıyla yeniden
değerleme nedeniyle değişmemesi sağlanmaktadır.
Ayrıca
yukarıda yer verilen kısıtlamaların, serbest meslek erbabına ait binek
otomobillerin giderlerine de uygulanması amacıyla GVK 68 inci maddede de benzer
değişiklikler yapılmaktadır.
Bu
getirilmek istenen düzenlemelere, araçların yakıt, bakım gibi giderleri ile
ilgili % 70’lik kısıtlama, araçların özel faaliyetlerde de kullanıldığı
karinesine dayanmaktadır. Ancak düzenleme otomobillerini özel faaliyetlerde de
kullanıldığı haller için doğrudur. Ancak ticari faaliyetin dışında
kullanılmayan ve kullanılmadığı mükellef tarafından kanıtlanan binek
otomobillerinin giderlerine sınırlama getirilmesi haksızlıktır.
Öte
yandan söz konusu otomobillerin satışında gider yazdırtılmayan ve amortismanı
dikkate alınmayan kısmın, kazancın tespitinde nasıl dikkate alınacağının kanun
teklifinde gösterilmemiş olması da büyük eksikliktir. Zira bu eksikliğin idari
yorum yoluyla veya GİB tarafından Genel Tebliğle giderilmesine verginin
yasallığı ilkesi (Anayasa md. 73/3) engeldir.
Burada
amortismanlarda belli sınırı aşan tutarların gider yazdırtılmaması, KDV ve ÖTV
toplamındaki aşırılığın kazanç vergileri açısından Teklifi hazırlayanlarda
yarattığı rahatsızlığı da göstermektedirler. Kazanç vergisi ile oynamak ve
ilkeleri bozmak yerine binek otomobillerinin KDV ve ÖTV toplamının sınırlanması
tercih edilseydi, bence daha anlamlı olurdu. Hem de otomotive sektörü
rahatlardı.
Öte
yandan hazineye gelir temin etme maksadıyla gider unsurlarına getirilen her
sınırlama, matrahın “safi tutar” ilkesine göre belirlenmesine engel olduğu
gibi, gerçek mali güç belirlenerek vergileme yapılmasına da engel
oluşturmaktadır. Sadece bu getirilmek istenen sınırlar değil, binek
otomobillerinin motorlu taşıtlar vergisinin, özel iletişim vergisinin gider
yazdırtılmaması dahi, gelir ve kurumlar vergisinin mali güce göre alınmasının
önünde engel oluşturmaktadır. Serbest meslek erbabının aldığı kravatı gider
yazdırmamak bile bu açıdan haksızlıktır. Hazineye intikal etmiş KDV, ÖTV gibi
vergileri, kazanç vergisinin tespitinde tamamen veya kısmen dikkate aldırmamak,
haksızlıktır.
Mali
güce göre vergileme, gerçek safi gelire ulaşmayı sınırlayıp, sadece artan
oranlı tarifeyi benimsemekle olmaz. Kimseyi kandırmayalım. Haksız vergileme
sadece kayıt dışı ekonomiye yarar.