YEMEK
KARTLARINDA BÜYÜK SORUN
Dr. A. Bumin Doğrusöz
DÜNYA / 5.1.2021
Gelir
Vergisi Kanunun 23/1-8. maddesine göre; işveren hizmet erbabına iş yerinde veya
müştemilatında yemek veriyorsa, bu şekilde çalışana sağlanan menfaat ücret
olarak kabul edilmeyecektir. İşveren yemek verme hizmetini sağlayan bir işyeri
ile anlaşarak orada yediriyorsa yemek bedelinin işveren tarafından doğrudan
yemek veren işletmeye yapılması ve tutarının -2021 yılı için- 25 TL’sını (KDV hariç) aşmaması halinde, bu
şekilde çalışana sağlanan menfaat yine ücret olarak kabul edilmeyecektir. 25
liralık sınırın aşılması halinde aşan kısım veya ödemenin hizmet erbabına
nakten yapılması halinde tamamı ücret olarak kabul edilecek ve bordroda
brütleştirilmek suretiyle ücret olarak vergiye tabi tutulacaktır.
Kimi
işverenler ise personelinin yemek tercihlerini belli lokantalar ve onların
menüleri ile sınırlandırmamak için, personele veya bir anlaşmalı lokantaya
ödeme yapmak yerine, bu konuda personele tercih hakkı tanıyan yemek kartı veya
yemek çeki dağıtan kuruluşlarla anlaşmakta, personel ise bu kuruluşların
verdiği kartlarla istedikleri yerde istedikleri şekilde yemeklerini
yemektedirler. Bu kartların yemek harcaması dışında kullanılmaması örneğin
deterjan alımında kullanılmaması ise kartı veren kuruluşun sorumluluğundadır. (Kartı
veren veya yemek çeki veren kuruluş, kartlara yüklenen meblağın yemek tedariki
dışında kullanılmasına da izin veriyorsa, işverenlerin haksız istisnadan
yararlanmasının yaptırımına ve iştirakin dışında rücu davalarına da katlanması
gerekir) Kartı veren kuruluş komisyon veya hizmet bedelini düştükten sonra
kalan tutarı yemek sağlayan kuruluşa ödemektedir.
İşverenlerin,
kanunda yazdığı gibi işyerinde yemek çıkartmak veya bir lokanta ile anlaşmak
yerine istisna uygulamasında bu şekilde davranışının sebebi ise anılan yasa
hükmünün uygulanmasına ilişkin idari anlayışı yansıtan 186 sayılı Gelir Vergisi
Genel Tebliğidir. Çünkü Genel Tebliğde istisna uygulamasının koşulları aynen;
“- İşverenlerce yemek bedeli, doğrudan yemek
verme hizmetini sağlayan veya bu işe aracılık eden kuruluşa ödenecek (hizmet
erbabına ödenmeyecek),
- Yemek bedelinin fiilen çalışılan günlere
ait bir günlük tutarı 100 bin lirayı (2021 için 25 TL)aşmayacak veya aşması
halinde 100 bin liralık kısmı (2021 için 25 TL) istisnaya konu edilecek (fiilen
çalışılmayan günler için de yemek bedeli ödenmesi halinde, bu ödeme istisna
kapsamının dışında kalacak),
- Yemek bedeli faturası (götürü usule tabi
olan mükellefler için gider pusulası), işveren adına düzenlenecektir. Ancak,
faturaya veya gider pusulasına yemek yiyen hizmet erbabının adı ve soyadı ile
yemek yediği gün sayısı bir liste halinde eklenecektir.”
şeklinde belirlenmiştir. Buradaki ilk koşul
dikkat edilirse; “İşverenlerce yemek bedeli, doğrudan yemek verme hizmetini sağlayan veya
bu işe aracılık eden kuruluşa ödenecek” şeklindedir. Burada zikredilen “bu işe aracılık eden” ibaresi, yemek kartı
veya yemek çeki veren kuruluşları kapsamaktadır. Çünkü bu ibare, “yemek
hizmetini sağlayan” ibaresinden ayrı olarak kullanılmıştır. Eğer aracılık
edenin de “yemek hizmetini sağlama” koşulu aranıyorsa, ayrıca yazılmasının
hiçbir sebep ve anlamı yoktur. Nitekim bu güne kadar yemek kartı veya yemek
çeki uygulaması sorunsuz ve modern bir uygulama olarak kabul görmüştür. Bu gün
bu uygulamayı binlerce mükellef onbinlerce çalışanı için uygulamaktadır.
Ücretli
bir gün marketten gofret veya bisküvi alıp öyle idare etse, ertesi gün
arttırdığı tutarla daha iyi bir yemek yese, her halde hazine gelir kaygısına
düşmek yerine, bundan mutluluk duyar.
Ancak
geçtiğimiz günlerde “çalışanlarının yemek
ihtiyaçlarını gidermek üzere X Anonim Şirketi ile sözleşme imzalayan, bu
sözleşmeye istinaden adı geçen şirketten, yüklenen bedel ile yalnızca hazır
tüketim ürünleri (atıştırmalıklar, sandviç, dürüm, içecek, unlu mamüller,
konserve ürünler, peynir, yoğurt, mevye-sebze vb.) satın alınabilen kartları
alarak personeline veren bir şirketin, bu kartlara yüklenen yemek bedelinin,
Gelir Vergisi Kanununun md. 23/8 bendi kapsamında gelir vergisinden istisna
olup olmadığı” hususundaki sorusuna İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, 62030549-120[23-2020/565]-E.843261
sayı ve 13.11.2020 günlü Özelgesi ile “X Anonim Şirketinin münhasıran yemek veren bir yer olarak
değerlendirilmesi mümkün olmadığından, şirketinizde çalışan personelin yemek
ihtiyacını karşılamak üzere kart'a yüklenen yemek bedellerinin, Gelir Vergisi
Kanununun 23/1-8 bendi kapsamında gelir vergisinden istisna edilmesi mümkün
olmayıp gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir.” şeklinde yanıt
vermiştir.
Güzelim
uygulama güme gitti gibi gözüküyor. Bence konunun aslında Kanun bazında
netleştirilmesi veya bir Genel Tebliğ ile açıklığa kavuşturulması acil olarak
gerekmektedir. Yoksa pek çok mükellefin haksız cezalarla karşılaşması ve
yargının da bu konudaki ihtilaflarla dolması ihtimali kapıdadır. Zaten anılan
bent kart şirketlerinin bile olmadığı 1995 yılından kalma olup, 36 yıldır
gözden geçirilmemiştir. Vergi suçlarının sorunlarını görmezden gelmekten tutun
sürekli hizmet ilişkisi olan serbest meslek erbabının KDV’sine kadar pek çok
sorunda olduğu gibi burada da halının altına süpürme ve sorunları zamana
bırakma politikasının artık terk edilmesi gerekmektedir.