Ikmalen tarhiyat
Dünya Gazetesi / 31.05.2016
Tarh islemi
kisaca, idareyi alacakli statüsüne kavusturan ve idarenin alacagini miktar
itibariyle tespit eden bir icrai idari islemdir. Çagdas vergicilikte tarh
islemi beyana dayanir. Beyana dayali sistem ise, dogal olarak denetimi de
içerir. Bu durum ise, yine dogal olarak baskaca tarh yöntemlerinin varligini
gerekli kilar. Iste bu sebeple Vergi Usul Kanunumuz'da, beyana dayali tarh
disinda, ikmalen, re'sen ve idarece tarh olmak üzere üç farkli tarh yöntemine
daha yer verilmistir. Öte yandan Vergi Usul Kanunu'nun 121. maddesi uyarinca
idarece mükellef aleyhine re'sen yapilan düzeltmeler de, beraberinde tarh
islemini getirir. Bunlarin disinda veraset vergisine özgü ikmal tarhiyatindan
da ayri bir tarhiyat türü olarak söz edebiliriz. Biz bu yazimizda bu tarh türlerinden
ikmalen tarh islemini irdelemek istiyoruz.
Vergi Usul
Kanunu'nun 29. maddesinde ikmalen vergi tarhi, "her ne sekilde olursa
olsun bir vergi tarh edildikten sonra bu vergiye iliskin olarak meydana çikan
ve defter, kayit ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanilarak miktari tespit
olunan bir matrah veya matrah farki üzerinden alinacak verginin tarh
edilmesi" seklinde tanimlanmistir. Yani ikmalen vergi tarhiyati, bir vergi
tarh edildikten sonra bunu ikmal eden, yani tamamlayacak sekilde tespit olunan
matrah farklari üzerinden bir ilave tarh isleminin yapilmasidir.
Idarece,
ikmalen tarhiyat yoluna gidilebilmesi için gerekli kosullardan birincisi,
ikmalen tarh islemi öncesinde bir verginin tarh edilmis olmasidir. Öncesinde
tarh islemi bulunmayan hallerde, örnegin yillik gelir vergisi beyannamesi
verilmemisse, ikmalen gelir vergisi tarhiyati yapilamaz. Zaten kanunda bu
durum, re'sen tarh sebebi olarak sayilmistir. Öte yandan Kanununun, re'sen tarh
sebeplerini sayan 30. maddesinde oldugu gibi, farkli tarh yöntemlerini
öngördügü hallerde de bu tarh yolu kullanilamaz.
Ikmalen
tarhiyat yapilabilmesi için, verilmis beyannamede matrah çikmasi gerekmez.
Örnegin zarar içeren yillik gelir vergisi beyannamesi veya devreden KDV içeren
beyanname verildikten sonra, zarari veya devreden KDV tutarini azaltan sekilde
ikmalen tarhiyat yapilabilir.
Özellikle bu
noktada karsimiza çikan bir sorun, önceki beyana dayali tarha esas olan
beyannamenin içeriginin, ikmalen tarhiyat yapilabilmesi açisindan önem tasiyip
tasimadigidir. Örnegin, serbest meslek kazanci dolayisiyla beyanname veren bir
mükellefin, sonradan beyani gereken ücret gelirinin de saptanmasi halinde, bu
geliri dolayisiyla hakkinda ikmalen tarhiyat yapilabilir mi? Bu sorunun yaniti
doktrinde tartismalidir. Kanaatimizce bu gibi durumlarda, soruya olumsuz yanit
vermek gerekmektedir. Zira kanunun 29. maddesinde aranan, ikmalen tarhiyat
öncesinde "bir verginin tarh edilmis olma" kosulunu, vergi itibariyle
degil, gelir unsurlari itibariyle aramak gerekir. Burada hiç beyan edilmemis
gelirin, re'sen tarh ile kavranmasi gerekir.
Idarece
ikmalen tarhiyat yoluna gidilebilmesi için aranan yasaca kosullardan ikincisi
ise bulunan matrahin veya matrah farki miktarinin defter, kayit ve belgelere
veya kanuni ölçülere dayanilarak tespit olunmus olmasidir. Yasa, bu tarhiyat
yolunun kullanilabilmesinin ikinci kosulunu, çok somut ve tahdidi sekilde
belirlemistir. Kisaca, bulunan matrah farkinin defter, kayit ve belgelere, bir
baska deyisle kanuni delile veya kanuni ölçülere dayanmasi gerektirmektedir.
Baska bir anlatimla bu matrah farkinin, yoruma açik olmayacak, yani
tartisilamayacak derecede net bir matrah farki olmasi gerekir. Örnegin defter
sayfalarinin toplaminda hata yapilmis olunmasi, bir satis faturasinin deftere
aksettirilmemis bulunmasi, amortismana tabi olmayi gerektiren tutardaki bir
iktisadi kiymetin bedelinin dogrudan gider yazilis olunmasi gibi haller, yoruma
açik olmayacak derecede defter, kayit ve belge gibi kanuni delile dayanan
matrah farklarini olusturur ve bu farka isabet eden verginin ikmalen tarh
edilmesi gerekir.
Buradaki
kanuni ölçü ise, matrahin tespitinde dikkate alinmak üzere kanunlarla
belirlenmis ölçüleri ifade etmektedir. Bu tür kanuni ölçülere temel örnek
olarak, Vergi Usul Kanunu'nun degerleme ölçüleri, amortisman oran ve süreleri,
gelir vergisinde emsal bedel esasinin kanunla belirlenmis oranlari
gösterilebilir.
Vergi oran
veya tarifeleri ise kanuni ölçü degildir. Zira oran veya tarife, matrahi veya
matrah farkini belirleme ölçüsü degil, verginin ölçüsüdür. Vergi Usul
Kanunu'nun 29. maddesi ikmalen tarhiyat yapilabilmesi için "kanuni
ölçülere dayanilarak miktari tespit olunan bir matrah veya matrah
farki"ndan söz etmekle, burada kullanilabilecek kanuni ölçüleri, matrahin
tespitine yönelik ölçülerle sinirlamistir.
Kanuni
delillerin veya degerleme ölçülerinin olayda matrah farkinin tesptinde nazara
alinabilmesinin, olayin veya yasa hükümlerinin yorumuna veya nitelendirilmesine
bagli oldugu hallerde de, ikmalen tarhiyat söz konusu olamaz. Zira ikmalen
tarhiyat yasada, bir deger hükmünün gerekmedigi hallerle sinirli olarak ihdas
edilmistir. Zaten bu sebeplerdir ki ikmalen tarhiyat, incelemeye veya takdir
komisyonu kararina gerek duyulmaksizin dogrudan vergi dairesince
yapilabilir.
Pek çok
Danistay kararinda da belirtildigi gibi, ikmalen tarhiyati gerektiren hallerde
tarhiyat, re'sen de yapilabilir. Ancak re'sen tarhiyati gerektiren hallerde
ikmalen tarhiyat yapilamaz. Yapilirsa ve yargi yoluna tasinirsa, bu tarhiyat
iptale mahkûm olur