Devreden KDV
sorunu
Dünya Gazetesi / 17.4.2018
Önce piyasalara, özel sektöre
müjdeler verildi. Devreden ve uzun süredir indirilemeyen KDV iade edilecek
diye. Sonra “Katma Deger Vergisi Kanunu Ile Bazi Kanun Ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Degisiklikler Yapilmasina Dair Kanun Tasarisi”na bu yolda hükümler
konuldu.
Tasari ile KDV Kanunu'nun 29. maddesi degistirilerek, “1.1.2019’dan sonrasi
için, mükelleflerin bir vergilendirme döneminde indirilecek KDV toplaminin
hesaplanan KDV toplamindan fazla olmasi halinde aradaki farkin iade
edilmeyecegine iliskin kuralin kaldirilmasi ve her bir vergilendirme dönemine
iliskin oniki ay süreyle indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin, izleyen alti ay
içinde mükellef tarafindan talep edilmesi kosuluyla iade edilmesi” öngörüldü.
Yine ayni tasari ile 1.1.2019
öncesinde birikmis ve indirim yoluyla giderilememis KDV’nin ise ayri ve özel
bir hesaba alinmasi, ödenecek KDV’den mahsubu disinda bu hesabin kullanilmamasi
öngörülerek, bu sekilde birikmis devreden KDV’nin, bütçe olanaklari
çerçevesinde yillara yayili sekilde iadesi yahut muhtelif vergi borçlarina
mahsup edilmesi veyahut gider yazilmasi konusunda düzenlemeler yapma konusunda
Maliye Bakanligi yetkili kiliniyordu.
Tasari Meclis'e sunuldu. Plan ve
Bütçe Komisyonu'ndan geçti. Genel Kurul'a geldi ve reddedildi. Bütün bu asamalarda,
gerekli hesaplarin yapildigi, bütçeye bu düzenlemelerle olaganüstü bir yük
gelmeyecegi kamu kesiminden açiklandi. Hesap mutlaka dogruydu. Önce sunu
söyleyelim. Her seyden önce Hazine, 2019’da çok büyük bir KDV tahsilati
yapacakti. Çünkü 2018 sonu itibariyle indirilecek KDV’ler sifirlaniyordu.
Ödeme, 2019’un indirilemeyen KDV’si için ise 2020 Temmuz'undan önce
olmayacakti. 2018 sonu itibariyle birikmis devreden KDV ise zaten aninda
“trink” diye iade edilmeyecekti. Bir kismi mevcut vergi borçlarina sayilacakti.
Bir kismi gider yazdirilacakti. Bir kismina devlet tahvili verilecegi
söyleniyordu. Zaten hazinenin bu iadeyi, bütçe olanaklari çerçevesinde zamana
yayarak yapacagi tasari metninde söyleniyordu.
Peki, niçin reddedildi? Belirsiz. Çünkü oylamalarin gerekçesi yok.
Burada indirilemeyip devreden KDV,
kimin parasi diye sormak gerekiyor. Mükellefin parasi. Mükellef KDV’yi
indiremedigi takdirde, kendisi nihai tüketici gibi KDV’ye cebinden ödeyerek
katlanmak zorunda kaliyor. Oysa bu vergide mükellefin vergi tasiyicisi
olmamasi, tasiyicinin yani nihai tüketicinin KDV’yi üstelenmesi gerekiyor.
Mükellef, nihai tüketici pozisyonunda olup bu vergiyi üstlenince, kaynaklarini
buraya, bu tutarin finansmanini saglamaya yöneltmek zorunda kaliyor.
Mükelleflerin finansmanini sagladigi indirilemeyen KDV tutari, az buz rakam
degil, yaklasik 167 milyar Lira. Bakan, bunun yaklasik 70 milyar lirasinin özel
sektöre ait oldugu söylüyor. Buradaki en büyük alacakli ise, 43,5 milyar lira
ile insaat sektörü. Baska bir deyisle insaat sektörü, cebinden 43,5 milyar
lirayi harcamis, ama yansitamayip, üzerinde kalmis. Bu para bu sektörün hem
alacagi hem de bir anlamda finansman sikintisinin kaynagi.
Biz yillarca ödenecek KDV’yi Hazine'ye gelir yazdik. Ama mükellefin devlete
kredi verir gibi ödedigi, indirilecegi umudunu tasidigi KDV’yi yok saydik.
Peki diger ülkeler ne yapiyor? Oraya
da bakmak lazim. Iki akademisyenimizin Vergi Konseyi için yaptigi bir
arastirmaya göre Arjantin, Avustralya, Hirvatistan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka,
Fransa, Almanya, Macaristan, Irlanda, Italya, Luxemburg, Portekiz ve Ingiltere,
indirilecek KDV’nin hesaplanan KDV’den bir yil içinde sürekli fazla olmasi
halinde, diger vergilerden mahsup ve/veya iade yapiyor. Arnavutluk, Avusturya,
Belçika, Kanada, Finlandiya ve Norveç daha kisa sürelerde iade yapiyor. Demek
ki bu ülkeler Hazine'yi mükellefin alacagi ile finanse ettirmiyor.
Bu konu, uzun süreler mükellefe
tasittirilan bu KDV’nin iade edilmesi gerektigi, konuyla ilgili akademisyenler
tarafindan zaten bilinmekteydi. Bu tartismalarla konuyu herkes ögrendi. Özel
sektörün artik bu konunun pesini birakmayacagini, vergi adaleti adina talepkâr
olmaya devam edecegini düsünüyorum.
Bu düzenleme yasalassaydi, özel
sektör nezdinde ekonomide bir sinerji yaratacakti. Özel sektör belki vergi
borçlarini kapatacakti, devlet tahvili verilse teminat gösterip kredi alacakti
veya kirdirip kaynak yaratacakti. Eminim ki bu tutarlar, özel kesime bir can
suyu yaratacakti. Tasarinin red öncesi yarattigi olumlu hava bile bunun göstergesi.
Seksenli yillarda KDV Kanun
Tasarisi'nin hazirlanmasi sirasinda görevde olan bazi üstatlara, uzun süre
devreden KDV’nin iadesi meselesinin, pek çok ülke kanununda olmasina ragmen
niçin kanuna alinmadigi soruldugunda, “bunu o gün de tartistik, ama sahte faturayi
arttirir diye korktuk” dedikleri söyleniyor. Uygulama ve denetim sorunlarinin
cezasini, KDV yükünü tasiyanlara ödettirmek yanlisindan artik dönmeliyiz. Yasin
yaninda kuru artik yanmamali.
Benim inancim, en geç bundan sonraki
en fazla besinci Torba Kanun'la bu sorunun giderilecegi.
Tabii ki konuya sahip çikmak kosulu
ile.