VERGİ YARGISININ SÜRELERİ
Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ
Dünya Gazetesi / 10.12.2020
Geçen
yazımda dava açma sürelerinin yorumuna ilişkin bazı ilkelerden söz etmiş,
süreleri incelemeyi bu güne bıramıştım.
Vergi
ihtilafları, idari yargı manzumesi içerisinde vergi mahkemelerinde
görülmektedir. Vergi mahkemeleri, idari yargının özel görevli, idare
mahkemeleri ise genel görevli yargı mercileridir.
Vergi mahkemelerinin görev alanı, 2576 sayılı Kanunun 6.
maddesinde, “Genel
bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile
benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin
davalar ile bu konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun uygulanmasına ilişkin davalar ve çeşitli kanunlarla özel olarak görev
verilen davalar” şeklinde belirlenmiştir.
İdari Yargılama Usulü Kanununa göre, vergi mahkemelerinde dava açma süresi otuz gün olarak belirlenmiştir.
Dolayısıyla genel süre, otuz gündür. İkmalen, re’sen veya idarece yapılacak
tarhiyatlarla, idarece düzeltme yoluyla re’sen yapılan tarhiyatlara, ihtirazi
kayıtla yapılan beyanlara veya tahakkuklara yahut kesilen cezalara karşı
açılacak davalarda bu süre uygulanır.
Ancak Kanun, vergi mahkemelerinde açılacak davalarda süreyi
belirlerken özel kanunlarda yer alan düzenlemeleri saklı tutmuştur. Nitekim pek
çok kanunda konumuzu ilgilendiren sürelere rastlamak mümkündür. İşte örnekleri:
6183 sayılı Kanunda ödeme
emrine karşı açılacak davalar, 15 günlük süreye tabi tutulmuştur.
Yine 6183 sayılı Kanunda, haklarında ihtiyati haciz
uygulanan kişilerin ihtiyati hacze karşı
dava açma süresi 15 gün, haklarında ihtiyati tahakkuk uygulanan kişilerin ihtiyati tahakkuka karşı ihtiyati hacizle
brlikte dava açma süresi de 15 gündür.
Aleyhlerine tarhiyat yapılanların uzlaşma yoluna gitmeleri
ve uzlaşmanın vaki olmaması halinde, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın
kendilerine tebliğinden itibaren dava açabilirler. Burada dava açma süresinin
kısaca, 15 gün olduğunu söyleyenbilirim (VUK.
ek madde 7).
Dava açma süresi
içerisinde dava
açmak yerine –koşulları varsa- düzeltme
talep eden mükelleflerin, düzeltme
taleplerinin açıkça veya 60 günlük sürede cevap verilmemek suretiyle zımnen
reddedilmesi halinde dava açma süresi,
30 günlük dava açma süresinden düzeltme talep etmek için harcanan gün sayısının
düşülmesi suretiyle hesaplanır. Örneğin 1 Mart günü tebliğ edilen bir
vergi-ceza ihbarnamesine karşı 28 Martta düzeltme talep eden mükellefin
talebinin reddedilmesi halinde, dava açma süresi sadece 2 gündür.
Dava açma süresi içerisinde dava açmak yerine, dava açma
süresi de geçtikten sonra –koşulları
varsa- düzeltme talep eden mükelleflerin, düzeltme taleplerinin açıkça veya 60
günlük sürede cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi halinde, red
işlemine karşı şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat etmeleri ve taleplerinin Maliye Bakanlığınca da açıkça
veya 60 günlük sürede cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi halinde
dava hakkı doğar. Düzeltme talebinin
reddi dolayısıyla açılacak bu gibi davalarda ise dava açma süresi 30 gündür.
Vergi hukuku ile ilgili Bakanlar Kurulu Kararı veya Genel
Tebliğ gibi genel düzenleyici işlemlere karşı doğrudan açılacak davalarda
görevli mahkeme, Danıştay’dır. (Danıştay Kanunu md. 24) Danıştay’da görülecek bu
tür soyut veya objektif iptal
davalarında dava açma süresi ise 60 gündür (İYUK md. 6).
Süre düzenlemeleri, bu kadar değildir. İstihkak iddiası,
üçüncü şahıs haciz ihbarnamesine karşı dava süresi, emlâk vergisi ile ilgili
bina m² değerleri ile arsa değerleri ile ilgili itiraz / temyiz süreleri hep
özel süreler içermektedir.
Bu sürelerin son gün, resmi tatil gününe denk gelirse süre,
tatili izleyen ilk iş gününün mesai saati bitimine kadar uzar.
Bu
sürelerin son günün adli tatile rast
gelmesi halinde, İdari Yargılama Usulü Kanunda belirlenmiş olanlarında süre,
ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır
(İYUK md.8/3). Diğer kanunlarda yazılı süreler ise uzamaz. Ancak aksi yönde
içtihatlarda vardır.
Adli
tatil gibi mali tatil de dava açma
sürelerini uzatmaktadır. Tebliğ tarihi itibariyle mali tatil birleşirse, 30
günlük dava açma süresi 99 güne kadar çıkabilmektedir. Örneğin 1 Haziran da tebliğ
edilen bir ihbarnameye karşı dava açma süresi 7 Eylül tarihine kadar uzayabilmektedir.
Bu ihbarname bir gün önce tebliğ edilse idi dava açma süresi 30 gün sonra
dolacaktı.
Bu
sürelerin son günün idari tatil veya
idari izin olarak adlandırılan günlere gelmesi halinde ise, sürenin tatili
izleyen ilk iş günü mesai saati bitimine kadar uzayıp uzamayacağı net değildir.
Her iki yönde de içtihatlar mevcuttur.
Görüldüğü
gibi basit bir süre konusu dahi mevzuatta ne kadar karmaşık hale getirilmiştir.
Bu süreler, hak düşürücü sürelerdir. Kişilerin bu süreleri kaçırması halinde
hem dava hakları ortadan kalkmakta ve aleyhlerine yapılan işlemler
kesinleşmekte, hem de idare üzerinde yargı denetimi bu yüzden kurulamamış
olmaktadır.
Sürelerdeki
bu karmaşanın, hak kaybına yol açsın diye yaratıldığını düşünmek dahi
istemiyorum. Ancak bu süreleri saptayan kanunlarda bu sürelerin nasıl
belirlendiğine ilişkin hiçbir gerekçe açıklaması da yoktur.
Diyorum
ki, bu süreleri Kanunlarda rastgele belirlenmiş süreler olmaktan çıkartıp,
standartlaştırsak ne kaybederiz?