Dr. A. Bumin
DOGRUSÖZ
Dünya Gazetesi
11.7.2016
Emlâk
Vergisi Kanunu uyarinca genel beyan dönemi olarak adlandirilan dört yilda bir
vergi matrahlari belirlenmekte, aradaki yilarda ise bu matrahlar yeniden
degerleme oraninin yarisi oraninda revize edilerek dikkate alinmaktadir.
Emlak
vergisi matrahinin belirlenmesinde, takdir komisyonlari tarafindan belirlenen
arsa / arazi metrekare birim fiyatlari ile ilgili bakanliklar tarafindan
müstereken belirlenen bina insaat metrekare maliyet bedelleri esas
alinmaktadir.
Arsa
ve arazi birim degerlerinin takdirine iliskin olarak Vergi Usul Kanununun
mükerrer 49. maddesinin (b) fikrasinin ilk iki paragrafinda takdir
komisyonlarinca alinacak kararlarin, tarh ve tahakkuk isleminin yapilacagi sürenin
baslangicindan en az alti ay önce arsa ve arazilerin ilgili bulundugu ticaret
ve ziraat odalarina, mahalle ve köy muhtarliklarina, belediyelere imza
karsiligi teslim edilmesini öngörmüstür. Ayrica büyüksehir belediyesi bulunan
illerde bu teslimatin daha önceden Merkez Komisyonuna teslim edilmesi ve merkez
komisyonunca farkli deger belirlenmesi halinde takdir komisyonlarinin bu
degerlere göre takdir yapacagi da Kanunda hükme baglanmistir.
Anilan
fikranin 3. Paragrafinda bu sekilde olusan degerlere karsi açilacak davalara
iliskin düzenleme yer almistir.
Maddenin
sonraki paragrafinda ise bu sekilde olusan (kanundaki tabir ile kesinlesen)
degerlerin ilgili belediyelerde ve muhtarliklarda uygun bir yere asilmak
suretiyle tarh ve tahakkukun yapildigi yilin basindan Mayis ayi sonuna kadar
ilan edilmesini de ayrica hükme baglamistir.
Söz
konusu fikrayi paragraflar itibariyle aktarmamin nedeni, yazimin ilerleyen
kisminda da görülecegi üzere, yorum bakimindan önem tasimasindandir.
2018
yilinin genel beyan dönemi olmasi dolayisiyla takdir komisyonlari arsa ve arazi
metrekare birim fiyatlarini belirleyerek ilgili belediye ve muhtarliklara
teslim etmislerdir. Bu konuda bizim gördügümüz, pek çok belirlemede arsa /
arazi birim degerleri uçuk olarak belirlenmistir. Belediyelere emlâk vergisi
geliri temin etmek amaciyla yapilan bu belirlemelerin pek çok mükellefi
sikintiya sokacagi ve adalet duygusunu zedeleyecegi açiktir.
Öte
yandan Vergi Usul Kanununun mükerrer 49. maddesinde
(b fikrasi paragraf 3) yer alan “Takdir komisyonlarinin bu kararlarina karsi
kendilerine karar teblig edilen daire, kurum, tesekküller ve ilgili mahalle ve
köy muhtarliklari onbes gün içinde ilgili vergi mahkemesi nezdinde dava
açabilirler. Vergi mahkemelerince verilecek kararlar aleyhine onbes gün içinde
Danistay'a basvurulabilir” seklindeki düzenleme, cümlede sayilanlarin disindakilerin
(ilgililerin / mükelleflerin) de dava açma haklarina bir sinirlama içermemekle
birlikte uygulamada dava açma hakkini sinirlayan sekilde anlasilmis ve
dolayisiyla Anayasa Mahkemesinin E.2011/38 K.2012/89 sayi ve 31.5.2012 sayili
Karari ile iptal edilmistir. Bu iptal karari sonrasinda mükelleflerin de dava
açma haklari tartisma ortadan kalkmistir.
Ancak Kanun
Koyucunun bu alanda bir düzenleme yapmamasi, Maliye Bakanliginin da torba
kanunlara bu konuda bir madde ekleyerek konuyu açikliga kavusturmakta duyarsiz
kalmasi sebebiyle davanin ne zaman ne sürede açilmasi gerektigi konusunda
tartisma ortaya çikmistir.
Danistay
9. Dairesi bu konuda E. 2009/796 K. 2012/4683 sayi ve 20.9.2012 günlü Kararinda “Mükellef tarafindan 2006
yili birinci taksidine iliskin olarak adina yapilan emlak vergisi tarh ve
tahakkukuna karsi açilan davada, mahkeme tarafindan dava açma süresinin tespiti
bakimindan öncelikle, tarh ve tahakkuk isleminin 1319 sayili Yasa’nin 11 ve 21.
maddeleri uyarinca mükellefe teblig edilip edilmediginin arastirilmasi,
mükellefe belirtilen sekilde bir tebligat yapilmamissa davaci adina yapilan
tarh ve tahakkuktan ödeme tarihinde haberdar oldugunun kabulü ile davanin
esasinin incelenmesi gerekmekte oldugundan, temyize konu vergi mahkemesi kararinda,
bu konuda herhangi bir arastirma yapilmadan, emlak vergisinin yil basindan
itibaren 30 gün içinde dava konusu edilmesi gerekirken bu süre geçtikten sonra
açilan davanin süre asimi nedeniyle reddine karar verilmesinde yasal isabet
bulunmamaktadir” seklinde karar vererek kendisine hiç bir bildirim
yapilmayanlarin ödeme tarihi itibariyle dava açabileceklerini kabul etmistir.
Ancak
9. Daire, daha sonra Anayasa Mahkemesi kararindan önceki dönemle ilgili bu
görüsünü degistirmistir.
(Konuya kösemin sinirlari itibariyle gelecek
yazimda devam edecegim)