YAPILANDIRMANIN YANI SIRA VARLIK
BARIŞI
Dr.
A. Bumin DOĞRUSÖZ
Dünya
Gazetesi 1.10.2020
Mali yükümlülükleri hafifletici veya
ödemesini kolaylaştırıcı bir düzenlemenin bu ayın başlarında Meclise geleceğine
hemen herkes inanıyor. Beklenti çok yüksek ve bu beklentiyi siyasetin görmemesi
mümkün değil.
Ben de zaten bu konuyu geçtiğimiz ayın başlarında
değerlendirmiştim (3.9.2020 günlü Dünya’da yayımlanan yazım). Yazımda kısaca;
vergi düzenini bozduğu, vergi yönetiminin otoritesini zaafa uğrattığı, dürüst
mükellefi küstürdüğü gibi gerekçelerle mali affa karşı olduğumu belirtmiş,
ancak kazan-kazan formülüne dayanan borç yapılandırmasının özellikle pandemi
sebebiyle ödeme güçlüğü içerisine düşenler açısından şart olduğunu
belirtmiştim.
Günümüzün ekonomik sıkıntıları, piyasaların
pandemi öncesi normale henüz dönememesi, pek çok işletmenin uzun süre kapalı
kalması veya çalışmasını durdurması yahut kapasitesini düşürmesi dolayısıyla
mükelleflerin büyük kesimi kamu borçlarını ödeyememiştir. Bütçe gelirlerine ve
tahakkuk tahsilat oranlarına ilişkin rakamlar bunu açıkça ortaya koymaktadır.
Bırakın kamu borçlarını, pek çok işletme ücretleri, kira giderlerini
karşılamakta dahi sıkıntı içerisindedir. Pek çok işletme, pahalı para olmasına
rağmen zorunluluktan, müşteriden tahsil ettiği (KDV) veya ücretlisinden kestiği
vergiyi beyan etmesine rağmen ödemeyip kullanma yoluna gitmektedir.
Öte yandan işletmeleri ve kurumları kara kara
düşündüren bir diğer konuda Ekim – Aralık dönemidir. Çünkü mart ilâ mayıs
aylarına ait KDV ve muhtasar beyannamelerinden doğan vergilerin vadesi bu
aylarda toplanmıştır. Yine aynı aylara ait SGK primlerinin de yine bu aylarda
kuruma ödenmesi gerekmektedir. Bu ödenecek rakamlara, cari dönemin
faaliyetlerinden doğan rakamlarda eklenince, ödenmesi gereken tutarların
işletmeleri zorlayacağı ve hatta yine ödeyemeyeceği açıktır. Bu nedenle, kamuya
olan borçların yeniden yapılandırılarak, ceza ve faiz yüklerinde indirim
yapılarak, taksitlendirerek tahsili, işletmelerin (mükelleflerin) elinin
kolaylaştırılması ve piyasaların istikrarı açısından zorunluluk arz etmektedir.
Ancak yapılandırma kanunu teklifi
hazırlanırken iki konuya dikkate edilmesi gerektiğini de yazmıştım. Önce kısaca
özetleyeyim. İlk olarak; önceki yapılandırma Kanunlarının uygulamasına
bakılarak, çıkmış ihtilaflar ve yargı kararları taranarak, yeniden bu
ihtilaflara yol açmayacak düzenlemelerin yeni kanunda yer alması gerekmektedir.
İkinci olarak da yılın son çeyreğine yığılan ödeme yükümlülüklerinin ve
dolayısıyla işletmelerin yüklerinin hafifletilebilmesi için, yapılandırma
kanununun yayımı tarihinden önceki ay sonu itibariyle tahakkuk etmiş ancak
vadesi kanunun yayımından sonra 31.12.2020 tarihine kadar gelecek olan
borçların da taksitlendirme kapsamına alınması gerekmektedir.
Öte yandan GİB tarafından Finansal Hesap Bilgilerinin
Vergi Konularında Karşılıklı Olarak Otomatik Değişim Standardı Rehberinin yayınlanmasından
sonra, bilgi değişimi konusunun ciddiyetine varan ve varlık barışından
yararlanmayan veya yararlanamayanların ciddi sayıda
olduğu, muhtelif çevrelerde konuşulmaktadır. Yine bu çevrelerdeki kişilerin
yurt dışı birikimleri için de azımsanmayacak rakamlardan söz edilmektedir.
Özellikle ülkenin döviz ihtiyacının arttığı
şu günlerde, bu durumda olanlara son bir fırsat verilmesi adına, yıl sonuna
kadar dövizi ve/veya menkul kıymetleri Türkiye’ye getirmek ve kayda almak
kaydıyla bir fırsat daha verilmesinde yarar vardır.
Ancak bu defa son düzenlemelerde yer alan
eksikliğin giderilmesi ve Türkiye’ye getirilen döviz veya menkul kıymet
tutarının farazi olarak hesaplanacak vergisinin, getirenler veya sermaye olarak
koyanlar hakkında başka sebeplerle yapılacak vergi incelemesi sonucu bulunacak
vergi veya vergi farkından mahsup hakkının tanınması da bu konuda bir teşvik
olacaktır.
Yapılandırma ile birlikte varlık barışının da
düşünülmesinde yarar vardır.