SERBEST MESLEKTE KDV IZDIRABI
(4.8.2015 tarihli DÜNYA Gazetesinde yayimlanmistir)
Serbest meslek kazanci, serbest meslek faaliyetlerinden
elde olunan kazançtir. Serbest meslek faaliyeti ise, sermayeden ziyade sahsi
mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette
olmayan islerin isverene tabi olmaksizin sahsi sorumluluk altinda kendi nam ve
hesabina yapilmasidir. Bu faaliyet, vekâlet, eser veya danismanlik sözlesmesine
yahut elverisli bir sözlesmeye (ki bu sözlesme karma veya atipik bir sözlesme
de olabilir) dayali olarak, belli bir edim seklinde yapilabilecegi gibi, danismanlik
gibi süreklilik de arz edebilir. .
Serbest meslek hizmetinin verilmesi karsiliginda elde
edilen kazanç Gelir Vergisi Kanununa tabi olmaktan baska, bu hizmet
karsiliginda alinan bedeller de Katma Deger Vergisi Kanununa tabidir. Gelir
Vergisi Kanunu kazancin vergilendirilmesini “fiilen elde etme” kosuluna
baglamistir. Buna karsilik Katma Deger Vergisi Kanununda hizmet sunumlarinda
verginin dogumu, hizmetin ifa edilmis olmasina baglanmistir.
Iki
Kanunun vergiyi doguran olayi, ayni hizmette ayni kisi için farkli esaslara
baglamasi uygulamada zaman zaman duraksamalara ve ihtilaflara yol açmaktadir.
Söyle ki; özellikle yillik sözlesme ile defter tutmayi ve mali tablolar ile
döneme ait beyannameleri hazirlamayi belli bir bedelle (aylik taksitler halinde
oniki taksitte) üstlenen serbest meslek erbabinin bazi aylar ücretini tahsil
edememesine ragmen, o aylarda da hizmetin verildigi gerekçesi ile KDV ödemeleri
istenilmekte, ödemeyenler hakkinda da cezali tarhiyatlar yapilmaktadir.
Iki
kanun arasindaki vergiyi doguran olay belirlemesinin farkliligindan kaynaklanan
bu uyumsuzlugu giderecek hareket noktasinin, yine bu kanunlardan birine göre
belirlenmesi gerekir. Bizce burada hareket noktasinin Gelir Vergisi Kanunu
olmasi gerekir. Zira Katma Deger Vergisi Kanunu serbest meslek hizmetinin
ifasini konusuna almakla birlikte, serbest meslegin, serbest meslek erbabinin
ve serbest meslek hizmetinin tanimini yapmamis, bu konularda Gelir Vergisine
atif yapmistir. Dolayisiyla hareket noktasinin gelir vergisi olmasi
gerekir.
Öte
yandan Katma Deger Vergisi Kanunu, öz ve ekonomik gerçeklik kadar, sekle de
önem veren bir kanundur. Nitekim üstlenilen katma deger vergisinin indirim
konusu yapilmasi, saglikli belgede gösterilmesi (hatta bu da yeterli degildir.
Belgenin de deftere kaydedilmis olmasi gerekir) kosuluna baglanmistir. Katma
Deger vergisinin hesaplanmasi da, belgenin varligina baglidir. Zaten belge
yoksa, katma deger vergisinin yayililik özelligi ve indirim mekanizmasi
çalismaz.
O
halde serbest meslek erbabinda KDV hesaplanabilmesi, müsterisinde de bu
verginin indirim mekanizmasi içerisinde degerlendirilebilmesi için, belgenin
düzenlenmis olmasi gerekir. Bu durumda cevabi aranmasi gereken soru, meslek
erbabinin belge düzenleme zorunlulugunun ne zaman dogdugudur.
Serbest
meslek erbabinin belgesi, serbest meslek makbuzudur. Bu belge, tahakkuk
ilkesinin bir eseri olan fatura’da farkli bir nitelige sahiptir ve adi gibi
sadece bir makbuz’dur. Makbuz ise, bedel tahsil edildiginde düzenlenir. Bir
baska anlatimla serbest meslek erbabi, bu makbuzu, gelir vergisi açisindan
vergiyi doguran olay gerçeklestiginde, tahsil esasinda geliri elde ettiginde
düzenlemek durumundadir. Dolayisiyla serbest meslek erbabi, hizmetini ifa etmis
olmasina ragmen, gelirini (hizmetinin bedelini) elde etmedi ise, makbuz
düzenlemek zorunlulugu yoktur.
Netice
olarak, serbest meslek makbuzunun yoklugu ve düzenleme zorunlulugunun
bulunmadigi hallerde, katma deger vergisi de dogmaz.
Bu
görüs, saglikli bir belge düzeninin kurulmasi açisindan da yerindedir. Zira
bedel tahsil edilmeden KDV’nin dogacagi kabul edilirse, KDV belgesiz beyan
edilecek, ancak müsteri tarafindan indirim konusu yapilamayacaktir. Bu noktada
serbest meslek erbabi belge düzenleyip müsterisinin defterine de isleyemez.
Çünkü böyle bir durumda alacagi için icrai takip ve tahsil yetenegini kaybeder.
Ileride tahsilat yapildiginda belgenin KDV’siz düzenlenecegi görüsü de
savunulamaz. Çünkü bu durumda da müsteri söz konusu vergiyi indirim konusu yapamaz.
Ayrica belge düzenlenmesi ile birlikte stopaj sorunu da dogar.
Ancak
idari anlayis, serbest meslek erbabindan, ücretini alamasa da KDV’yi talep
etmektedir.
Bir
kisim meslek mensubu ücret ve KDV’sini tahsil etmedigi halde sirf idari
uygulamadan çekindigi için her ay sadece KDV içeren makbuz kesmekte, tahsilati
yaptiginda ise ücreti için makbuz kesmektedir. Bu uygulamada yanlis ve
dayanaksizdir.
Bu
sorunun disinda tarifeyle belirlenen ücretlerin KDV’yi içerip içermediginden
tutun da karsi taraf lehine hükmedilen Avukatlik ücretinin KDV’ye tabi olup
olmadigina kadar, serbest meslek erbabinin KDV ile ilgili pek çok sorunu
vardir. Oysa karsi taraf lehine hükmedilen Avukatlik ücreti, hem kanunen hem de
Içtihatlari Birlestirme Karari geregi, ücret degildir. Davayi kaybedenin
katlandigi yargilama gideridir. Yargilama giderleri ise KDV’ye tabi degildir.
Bu
konuda Danistay Kararlari ise maalesef istikrar göstermemekte ve sürekli farkli
yönlere degismekte, uygulamaya isik tutabilecek gerekçeler içermemektedir.
Bu
sorunlarin köklü bir sekilde giderilebilmesi, sadece ticari faaliyeti ve ticari
kazanci dikkate alarak yazilmis bulunan KDV Kanununda serbest meslek konusunun
ayri bir madde ile özel olarak düzenlenmesi ile mümkündür.
Umarim
kurulacak hükümetin Maliye Bakani bu sorunlara sahip çikarda torba kanunlara
bir madde konularak serbest meslek erbabinin bu konudaki izdirabi giderilir. Zaten
ihtilaflar ve dava dosyalarinin sayisi af veya uzlasma kanunlari ile degil, bu
sekilde sorunlar çözüle çözüle azalir.