KISIMLARA BÖLÜNMÜŞ CEZALARDA TEKERRÜR
UYGULAMASI
Dr. A.
Bumin DOĞRUSÖZ
Dünya Gazetesi
17.2.2022
Geçen
yazımda Vergi Usul Kanununun tekerrür düzenlemesini bir kısım sorunları ile ele
almış, ayrıca vergi ziayı cezasının kısımlar itibariyle uygulanması durumunda
da uygulamada sorun çıktığından söz etmiş, konuyu bu yazıma bırakmıştım.
Vergi
ziyaı yaptırımının kısımlar itibariyle uygulanması ve sorunları, vergi hukuku
doktrininde de pek dikkate alınmayan bir konu olduğu için konuyu önce bir
örnekle açıklayayım.
Daha
önce 2018 yılında kendisine 25.000 TL vergi ziyaı cezası kesilmiş ve cezası
2020 yılında kesinleşmiş bir mükellefin 2021 yılının ilk 5 ayına ilişkin KDV
beyanlarının aşağıdaki şekilde olduğunu düşünelim.
|
Hesaplanan KDV |
İndirilecek KDV |
Önceki Aydan Devreden KDV |
Ödenecek KDV |
Devreden KDV |
OCAK |
10.000 |
110.000 |
- |
- |
100.000 |
ŞUBAT |
20.000 |
10.000 |
100.000 |
- |
90.000 |
MART |
30.000 |
10.000 |
90.000 |
- |
70.000 |
NİSAN |
40.000 |
20.000 |
70.000 |
- |
50.000 |
MAYIS |
140.000 |
10.000 |
50.000 |
80.000 |
- |
Bu
mükellefin 2021 yılı Ocak ayı KDV hesaplarının incelenmesi neticesinde Vergi
Müfettişinin, indirecek KDV hesabında bulunan 110.000 TL KDV’nin 100.000
lirasının ticari faaliyete ilişkin bir harcamadan doğmadığı gerekçesi ile
indirim hesaplarından çıkartılması ve beyanlarının buna göre düzeltilmesi gerektiği
gerekçesi ile rapor yazdığını düşünelim. Bu rapora göre mükellefin KDV hesapları
ve mükellef aleyhine tarh edilecek vergi ve ceza aşağıdaki şekilde oluşamaktadır.
|
Hesapla-nan KDV |
İndirile-cek KDV |
Önceki Aydan Devreden KDV |
Ödene- cek KDV |
Devreden KDV |
Tarhedi-lecek KDV |
Ceza |
Tekerrür Artırımı |
OCAK |
10.000 |
10.000 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
ŞUBAT |
20.000 |
10.000 |
- |
10.000 |
- |
10.000 |
10.000 |
5.000 |
MART |
30.000 |
10.000 |
- |
20.000 |
- |
20.000 |
20.000 |
5.000 |
NİSAN |
40.000 |
20.000 |
- |
20.000 |
- |
20.000 |
20.000 |
10.000 |
MAYIS |
140.000 |
10.000 |
- |
130.000 |
|
50.000 |
50.000 |
25.000 |
TOPLAM |
|
|
|
|
|
100.000 |
100.000 |
45.000 |
Burada cezaya doğal olarak
tekerrür artırımı uygulanması gerekmektedir. Vergi daireleri, vergi ceza
ihbarnamesini her bir ayı (dönemi) sanki ayrı bir vergi ziyaına sebebiyet veren
fiil işlenmiş gibi düşünmekte, her bir döneme tekerrür artırımı uygulamaktadır.
Oysa mükellefin vergi ziyaına yol açan fiili tektir ve sadece bir dönemde (ocak
ayında) işlenmiştir. Zaten bu mükellefin hesapları müsait olsa idi, ödenecek KDV’si
çıksa idi, örneğin Ocak ayında hesaplanan KDV’si 10.000 lira değil de 120.000
Lira olsa idi, 100.000 Lira cezanın tamamı Ocak ayına kesilecek ve önceki ceza
olan 25.000 lira tutarında tekerrür artırımı yapılacak idi. Bu örnekteki olayda
mükellefe esasen her aya ayrı ayrı ceza kesilmesi değil, Ocak ayına kesilmesi
gereken cezanın kısımlar itibariyle diğer aylara paylaştırılarak uygulanması söz
konusudur. Bu sonuçta KDV mevzuatının öngördüğü sistemin bir sonucudur (aynı
sonuç devreden zararı azaltılan kurumlarda da ortaya çıkabilmektedir). Bu
nedenle tek bir dönemden kaynaklanan cezanın, mevzuat ve mükellefin hesapları
dolayısıyla, ancak diğer dönemlere sirayet ettirilerek kısım kısım uygulanabildiği
hallerde, tekerrür artırımının her bir kısmın infaz edildiği döneme göre değil,
tek bir dönemde infaz edilebilseydi yapılabilecek tekerrür artırımı ile sınırlı
olarak uygulanması gerekir.
Kanaatimce
bu örnekte mükellefe 20.000 Lira fazla ve kanunkoyucunun amacını aşan miktarda
tekerrür artırımı yapılmıştır. Örneğin mükellefin indirilecek KDV’sinin reddi
sahte belge kullandığı iddiasına dayansaydı idari anlayış ve uygulamada
kesilecek cezalara uygulanacak tekerrür artırımı tutarı, toplam 100.000 lira
olacak ve 75.000 lira haksız tekerrür artırımı uygulanmış olacaktı.
Kanun
koyucunun mükellefin durumuna göre, cezanın bir defada infaz olunabildiği
mükelleflerle cezanın kısımlar itibariyle infaz olunduğu mükellefler arasında
bir ayırım yaptığını, ikinci durumda olanlara daha fazla tekerrür artırımı
uygulanmasını istediğini, bu şekilde oluşacak eşitsizliği kabullendiğini hiç
düşünmüyorum.
Geçen
yazımdaki sorunlarla ve bu yazımdaki eşitsizlik ve adaletsizliği ve hatta benim
göremediği sorunları da ele alan, bir başka deyişle konuyu baştan sona
düzenleyen bir Genel Tebliğ ihtiyaç vardır. Gelir İdaresinin bu konuyu da
yargıya bırakmadan ele alması, pek çok ihtilafı baştan ortadan
kaldıracaktır.