AYNI KONUDA IKI FARKLI ÖZELGE

28.05.2019 Dr. Bumin DOGRUSÖZ - 3695 görüntülenme YAZDIR

AYNI KONUDA IKI FARKLI ÖZELGE

Dr. A. Bumin DOGRUSÖZ

Dünya Gazetesi 28.5.2019

Vergi uygulamalarinda Vergi Usul Kanunu 413’ncü maddesinde düzenlenen ve “mükelleflerin izahat talebi” basligini tasiyan düzenleme, teoride bir mükellef hakki olarak kabul edilmektedir. Mükelleflerin açiklama talep etmeleri, kanuna uyum konusunda da önem tasimaktadir ve mükelleflerce sikça basvurulan bir yoldur. Bu sayede mükellefler vergisel yükümlülüklerini ilerde yaptirimla karsilasmadan yerine getirme olanagina da kavusmaktadir.

Bununla birlikte bazen ayni konuda farkli özelgeler verildigi ve her iki yöndeki özelgelerin Gelir Idaresi Baskanligi elektronik sisteminde yer aldigi gözlenmektedir.  Nitekim konu ve sorunlari ulastigi boyut sonucunda Istanbul Yeminli Mali Müsavirler Odasinin Platform toplantisina dahi konu olmustur.

Görüsmelerde özellikle, Özelgelerin idarenin görüsünü ifade eden düzenleyici belge niteliginde olup olmadigi ve mükellefin özelgeleri bilmemesi halinde veya özelgeye uyulmamasi durumunda ne gibi hukuki sonuç ile karsilasabilecegi ve bu durumun mükellefin vergisel anlamda kusuru olup olmadigi sorularina yanit aranmaya çalisilmistir. Platform toplantisi sonucu olusan görüs ise asagidaki sekilde olusmustur.

“Mükellef Bakimindan Mükellefler vergi incelemesi sirasinda kendilerine yönelik elestirilere konusu ayni olmak kaydiyla baska vergi mükelleflerine verilen özelgeleri ibraz edebilirler. Vergi müfettisligi veya diger vergi incelemesine yetkili olanlarca ayni konuda iki farkli özelge ibraz eden mükellefe vergi cezasi ve faiz uygulamasi yapmasi mümkün olmamalidir. Çünkü V.U.K. 369’ncu maddesi ve 400 numarali V.U.K Genel Tebligi mükellefin hakkini kabul etmektedir. Idarenin farkli özelge vermesi görüs degistirmesi anlamina gelmektedir. Çeliskili özelgenin sonucu budur ve platform bu yönde görüs olusturmustur. Idarenin son özelgeye aykiri olan islem nedeniyle tarhiyat yapmasi halinde vergi cezasi ve faiz söz konusu olmamalidir. Mükellef savunma amaçli özelgeyi kullanabilir ancak özelge düzenleyici bir metin olmadigindan, yasa ayni kalmis ancak idare özelge ile sadece görüs degistirmis ise mükellef en son özelgeyi bilmedigi için yaptirima tabi tutulamaz. Özelge sadece kendisine verilen mükellef için düzenleyici anlam tasimaktadir. Idare Bakimindan Vergi idaresi yasa ayni kalmis ve özelge ile fikir degistirmis ise mükelleften ceza ve faiz talebinde bulunmamali ve bu yönde vergi inceleme raporu yazilmamalidir. Bilindigi üzere son özelge geçerli olmakla birlikte idare daha önce aksi yönde görüs bildirdigi için ceza ve faiz tarhiyatina gidilmemelidir. Vergi incelemelerinde kendisine iki farkli ve ters yönde özelge sunulmasi halinde ceza ve faiz uygulanmamali ve V.U.K. 369'ncu maddesi hükmüne göre hareket edilmelidir. Ayrica yasa degismedigi ve sadece özelge degistigi için tek dayanak olarak özelge esas alinip inceleme raporu yazilmasi ve tarhiyat istenmesi dogru olmamalidir. Çünkü özelge ancak kendisine verilen mükellef bakimindan düzenleyici belgedir. Yeni özelgeyi bilmedigi için bu dayanak gösterilip mükellefe tarhiyat yapilmamalidir. Özelgeyi düzenleyici bir belge gibi yorumlayarak kanun, teblig, yönetmelik veya sirküler gibi kullanmak yukarda sayilan maddeler (V.U.K 369 ve V.U.K. 413) uyarinca dogru degildir. Idarenin konuya bu sekilde yaklasmasinin daha uygun olacagi aksi durumun verginin kanuniligi ilkesi ve Anayasa’ya uygunlukla ilgili sorun olusturacagi platform katilimcilarinin büyük çogunlugu tarafindan kabul görmüstür.”

Konu ilginç ve incelenmeye deger bir konudur. Idarenin görüs degistirmesi halinde, önceki özelgenin “konunun verginin kapsamina girmedigi veya düsük oranda vergi kapsamina girdigi” seklinde olmasi halinde durum ne olacaktir. Idare ikinci görüs dogrultusunda bastan görüs bildirseydi (yani konunun vergi kapsaminda oldugu veya yüksek oranli vergiye tabi oldugu görüsü ilk özelgede yer alsaydi), belki mükellef o islemi yapmayacakti. YMM Odasinin Komisyonunun görüsünü ceza ve faiz istenilememekle birlikte verginin alinabilecegi yönünde anliyorum. Böyle bir durumda mükelleften vergi aslinin aranmasinin uygun olup olmayacaginin özel olarak tartisilmasi gerekirdi. Örnegin mükellefin satis vaadi sözlesmesi ile evini dört yil içinde satmasi halinde deger artis kazancinin olusmayacaginin özelgeye baglanmasi, sonraki özelge ile bu durumda da deger artis kazancinin olusacagi görüsünün benimsenmesi seklindeki varsayimsal bir olayda, mükellef nihai görüsü önceden beilse idi belki evini satis vaadi sözlesmesi ile satmayacakti. Sattigi ürünün KDV’sinin % 8 oldugu seklinde özelge verilmesine karsilik sonradan idari anlayisin KDV oraninin % 18 olmasi gerektigi seklinde degismesi durumundaki varsayimsal olayda, ürünlerini özelgeye dayanarak % 8 ile satan mükellefin, kendisinden fark vergi istenmesi halinde bu vergiyi yansitabilecegi kimse olmayacaktir. Mükellefe bastan sonraki görüs bildirilse idi mükellefin fark vergi kadar maliyeti olmayacakti. Nitekim bu ikinci örnegimize benzer bir olayda Danistay 9. Dairesi, verginin yansitilma olanaginin kalmamis olmasi dolayisiyla özelge bazinda olusan idari anlayis degisikliginde fark verginin de istenemeyecegine karar vermistir.   

Galiba en dogru çözüm, özelge bazinda idari anlayisin degistigi hallere, idari anlayisi degistiren görüsün tarihine kadar yorumun ve uygulamanin önceki özelge bazinda yapilmasidir.