ŞÜPHELİ
ALACAK KARŞILIĞI VE CEZA YARGISI
Dr.
A. Bumin DOĞRUSÖZ
Dünya
Gazetesi 6.10.2020
Vergi Usul Kanununun 323. maddesine göre
tahsili mümkün olmayan bir alacağın şüpheli alacak karşılığına konu edilerek
vergi matrahının dışında bırakılabilmesi için; alacağın ticari veya zirai
faaliyetle ilgili olması, dava veya icra safhasında bulunması, borçlunun iflas
etmiş olduğu hallerde alacağın iflas masasına yazdırılmış olması gerekmektedir.
Dava veya icra takibine değemeyecek kadar önemsiz alacaklarda ise yapılan
protestoya rağmen veya yazılı şekilde birden fazla istenilmiş olmasına rağmen
ödenmemiş olması gerekmektedir.
Dava veya icra safhasında olma koşulu
içerisinde bazı sorunları da barındırmaktadır. Bu koşul, ülke içinden olan
alacaklar için Türk Mahkemelerinde dava açılmış veya icra takibine başlanılmış olma
halini ifade etmektedir. Yabancı ülkelerdeki kişiler için ise Türk
Mahkemelerinde dava açmanın yeterli olup olmayacağını, geçtiğimiz yazılarda
incelemiştim. Bu gün de yine bu koşula ilişkin olarak, hangi mahkemede dava
açılmış olması gerekir sorusu üzerinde duracağım.
Ancak öncelikle belirtilmesi gereken konu, mahkemeye
dava veya icra merciine takip dilekçesinin verilmiş olması, alacağın dava veya
icra safhasında olduğunu göstermez. Bir başka deyişle şekli veya göstermelik
bir başvuru alacağın şüpheli sayılması için yeterli değildir. Bir alacağın dava
veya icra safhasında olduğunun kabulü için mahkemeye dava veya icra merciine
takip için dilekçe verilmiş olması ve gerek mahkemeye gerek icra merciine
yapılan başvuruların ciddiyetle takip edilmesi de gerekmektedir.
Vergi Usul kanununun anılan maddesinde geçen "dava veya icra safhası" ibaresi
bizatihi "alacağın tahsili ve takibine" yönelik
yasal sürece ilişkindir. Ancak, borçlunun hareketinin aynı zamanda suç teşkil
etmesi, örneğin dolandırıcılık veya emniyeti suiistimal yahut güveni kötüye kullanma
yahut karşılıksız çek suçu gibi bir suçu oluşturması halinde cumhuriyet
savcılığına suç duyurusunda bulunulması veya borçlu aleyhine ceza davası
açılmış olması, alacağın tahsili ve takibine yönelik bir davanın
varlığını göstermez. Burada alacağın ödenmesini temine yönelik bir davanın söz
konusu olması gerekir. Suç duyurusu veya ceza davası, "alacağın tahsili ve
takibine" değil "borçlunun/suçlunun
takip ve cezalandırılmasına" yönelik bir süreçtir.
Bu nedenle tahsili mümkün olmayan alacaklar için sadece
cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulması veya ceza mahkemelerinde
dava açılması ile şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmamaktadır.
Nitekim İstanbul Vergi Dairesinin
11395140-105[VUK-1-22925]-E.356140 sayı ve 8.5.2020 günlü Özelgesi ile ortaya
konulan idari anlayışta bu yöndedir.