IBRAZ
ETMEME HALINDE ISPAT YÜKÜ
Dr. A.
Bumin DOGRUSÖZ
Dünya
Gazetesi 29.8.2019
Gelir
vergisi, kurumlar vergisi, katma deger vergisi gibi beyan esasina dayali
vergilerin basarisi, bu beyanlarin siki surette denetimine baglidir. Buradaki denetimin
amaci, mükelleflerin ve mükelleflerle hukuki iliskide bulunan üçüncü kisilerin
vergi ile ilgili muamelelerinin, servet, sermaye ve hesap durumlarinin,
faaliyet ve hesap neticelerinin belli edilmesi, incelenmesi ve tespitinin
saglanmasidir.
Vergi
Usul Kanunu, bu amaçlarin tahakkuku amaciyla mükellefler için bilgi verme ve
defter ve belgeleri saklama ve ibraz yükümlülükleri öngörülmüstür. Denetim
islevinin yerine getirilmesi, ancak defter ve belgelerin ibrazina ve bazen
bunlarin karsit incelemelerle gerçekliginin saptanmasina baglidir. Kanunda,
vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, inceleme usulü, defter ve belge
istenilmesine ve ibrazina, incelenmesine, ibraz edilmeme halinde izlenecek yol
ve müeyyidelere iliskin yöntemler ayrintili olarak yer almistir.
Defter
ve belgelerin incelenmesinin vergi sisteminin saglikli olarak çalisabilmesi
açisindan haiz oldugu önem dolayisiyla kanun koyucu, ibrazdan kaçinmaya çesitli
hukuki sonuçlar baglamistir. Ibraz etmeme her seyden bir re’sen tarh sebebi sayilmis,
re’sen tarh edilecek vergiye ise bir kat idari para cezasi uygulanmasini
öngörmüstür.
Kanun
koyucu fiilin önemi dolayisiyla ibraz etmeme halini ayrica hürriyeti baglayici
cezayi gerektiren bir suç olarak da düzenlemistir. Ancak konu, bu yazimizda bu
boyutu ile ele alinmayacaktir.
Defter
ve belgelerin inceleme elemanina ibraz edilmemesi Vergi Usul Kanununda, vergi
ziyai kabahatine iliskin idari para cezasinin da uygulanmasini gerektiren bir
re’sen tarh sebebi olarak kabul edilmistir. Uygulamada ise inceleme elamanlari,
burada sadece KDV açisindan sorun görmüsler, kolaya kaçarak, KDV Kanununun
hükümlerinden hareketle, indirim konusu yapilan belgelerin deftere
kaydedildiginin mükellef tarafindan kanitlanamadigi gerekçesi ile defterlerin
ibraz edilmedigi hallerde dogrudan KDV indirimlerinin reddi suretiyle tarhiyat
yapma yoluna gitmislerdir.
Ancak
uygulamada karsilasilan çok çesitli durumlar karsisinda kanun hükümlerinin,
yazildigi kadar basitlikle yasama aktarilmasi mümkün olmamistir.
Kanun
hükümlerinin yasama aktarilmasinda ortaya çikan karmasa ve bu karmasanin yol
açtigi içtihat istikrarsizligi karsisinda yargi anlayisini teklestirme amaciyla
konu Danistay Içtihatlari Birlestirme Kurulunda ele alinmis ve bir karara
baglanmistir. Karar 25.7.2019 günlü Resmi Gazete’de yayimlanmistir.
Danistay
Içtihatlari Birlestirme Kurulu Kararina geçmeden önce, bu Kararla ilgili de
birkaç söz etmek gerektigini düsünüyorum. Kurul Kararinin Esas Numarasi 2013/3
sayilidir. Demek ki Danistay Bassavciliginin içtihatlari birlestirme talebi
2013 yilinda gerçeklesmistir. Demek ki basvuruda, 2013 yili öncesi çelisen
içtihatlara yer verilerek konunun ele alinmasi talep edilmistir. Elbetteki konu
daha sonra tartisilirken, sonraki tartisma kararlarda degerlendirilebilir. Ancak
Kurulun bu basvurudan 6 yil sonra K.2019/1 numara ile vermis oldugu Kararda
tartisilan ve farkli yönlerde oldugu vurgulanan kararlarin hepsi 2013 sonrasina
aittir. Bu durumda Danistay Bassavciliginin ileriyi görerek ve ileride çikacak
içtihat istikrarsizligini düsünerek basvuru yapmis gibi bir sonuç ortaya
çikmaktadir. Her halde kurulun 6 yil beklemesinin sebebi, sanirim “bekle – gör”
politikasindan kaynaklanmaktadir.
Gelelim
Karara. Içtihatlari Birlestirme Kurulu, konuyu karara baglarken, hakli ve
yerinde olarak, ibraz etmemenin mücbir sebebe dayanip dayanmadigi noktasinda
bir ayirima gitmistir.
Bilindigi
gibi mücbir sebep Vergi Usul Kanununda, sürelerin islemesine (konumuza iliskin
olarak defter ve belge ibraz süresinin islemesine) engel olan bir durum olarak
kabul edilmis ve mücbir sebep olabilecek haller Kanunda asagidaki gibi
örnekleme yoluyla sayilmistir.
1. Vergi
ödevlerinden her hangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede agir
kaza, agir hastalik ve tutukluluk;
2. Vergi
ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangin, yer sarsintisi ve su
basmasi gibi afetler;
3. Kisinin
iradesi disinda vukua gelen mecburi gaybubetler;
4.
Sahibinin iradesi disindaki sebepler dolayisiyle defter ve vesikalarinin
elinden çikmis bulunmasi.
Içtihatlari Birlestirme Kurulu
Kararina göre; Kanunun saydigi bu ve benzeri durumlar sebebiyle, bir baska
deyisle mücbir sebep içerisinde bulunma sebebiyle defter ve belgelerin ibraz
edilememesi halinde de re’sen tarh sebebi ortaya çikar. Ancak bu gibi hallerde
mükelleften (davacidan), defter ve belgelerini ibraz ödevini yerine getirmesi
beklenemeyecegi gibi, KDV indirimi açisindan KDV’si indirim konusu yapilmis
belgelerde KDV’nin ayrica gösterilmis ve bu belgelerin defterlere kaydedilmis
oldugunu kanitlanmasi beklenemez.
Bu karar, bence, defter ve belgelerini
inceleme elemanina mücbir sebep dolayisiyla ibraz edemeyen mükellef hakkinda
tarhiyat yapilamayacagini söylememektedir. Karar, bu mükellef hakkinda cezali
KDV tarhiyati yapilmasi halinde, KDV’si indirim konusu yapilmis alis
belgelerinde KDV’nin ayrica gösterilmedigini veya bu belgelerin deftere kaydedilmedigini
ispat yükünün idareye ait oldugunu söylemektedir. Yani karar, tarhiyat yapilip
yapilamiyacagi konusunda olmayip, ispat yükünün kimde olacaginin belirlenmesi
açisindan önem tasimaktadir. Zaten Karar’da defter ve belgelerin inceleme
elemanina mücbir sebep dolayisiyla ibraz edilememesini re’sen tarhiyat sebebi
olarak kabul etmekle, bu hususu vurgulamaktadir.
Içtihatlari Birlestirme Kurulu, defter
ve belgelerini inceleme elemanina mücbir sebep olmaksizin kisisel nedenlerle
ibraz etmeyen mükelleflerin aleyhlerine yapilacak cezali tarhiyatlar aleyhine
açacaklari davalarda defter ve belgelerini mahkemeye de sunabileceklerine,
ancak bu durumda bu defter ve belgeler davacidan
istenilip, defterlerdeki kayitlar incelenip, bu kayit ve belgeler hakkinda davanin
diger tarafi olan vergi idaresinin görüsü ve saptamalari da alinarak yapilacak
hukuki degerlendirmeye göre karar verilmesi gerektigine karar vermistir. Görüldügü
gibi bu durumda, alis belgelerinde KDV’nin ayrica gösterildigini ve bu
belgelerin defterlere kayit edildigini ispat yükünün mükellefe ait oldugu kabul
edilerek, davacinin bu konudaki savinin incelenme usulü karara baglanmaktadir.
Karar bu yönü itibariyle bence dogru
ve yerindedir. Zira bu durumda davaci mükellefin defter ve belgelerini mahkemeye
ibrazindan söz edilemez. Burada davaci mükellefin defter ve belgelerini
mahkemelere, alis belgelerinde KDV’nin ayrica gösterilmis oldugunun ve bu
belgelerin defterlere kaydedilmis oldugunun delili olarak sunmaktadir.
Mahkemeler taraflarin sunduklari delilleri –kural olarak- dikkate almak
durumundadirlar.
Bence Içtihatlari Birlestirme Kurulu
Kararinda varilan sonuçlar, dogru ve yerindedir.
Bir kisim yazilarda, kararin kayit disi ekonomiye hizmet edecegi,
ibraz etmeme fiilleri karsisinda idarenin elini zayiflatacagi gibi, katilmanin
mümkün olmadigi yorumlar görmekteyim. Bu yorumlar yanlis ve hukuki temeli
olmayan yorumlardir. Kayit disi ekonomi asil hukukun olmadigi yerde gelisir ve
büyür. Mükellef haklari ise idarenin elinin gücüne feda edilemeyecek haklardandir.
NOT : Herkes tatilini yapti.
Simdi sira bende. 15 gün yokum. 17 Eylülde tekrar bu kösede görüsmek üzere.