KURUMLAR VERGİSİNDE YARGIYI
YOK SAYAN GÖRÜŞ DEĞİŞİKLİĞİ
NbEkonomi
5.1.2023
Bu gün ele alacağım konu,
şirketlerin kâr yedeklerini sermayelerine ekleyerek ortaklarına bedelsiz pay
senedi dağıtması halinde, iştiraklerinin aldıkları bu pay senetlerinin onlar
açısından elde edilmiş kâr payı sayılıp sayılmayacağı.
1 Sıra
No.lu KVK Genel Tebliğine (GT) göre; bu şekilde bedelsiz elde edilen iştirak
hisseleri nominal bedelle iştirak hesaplarında izlenecek ve iştirak kazançları
istisnası nedeniyle kurumlar vergisine tabi tutulmayacaktır. Yani alınan
hisseler, iştirak hesaplarına eklenecek, öte yandan kâr payı olarak mütalaa
edilerek iştirak kazançları istisnasından yararlandırılacak ve vergiye tabi
olmayacaktır. Bu görüşün dayanağı anılan
GT’de “Dönem kârından ayrılan yedekler kullanılmak suretiyle sermaye
artırımında bulunulması halinde ise bu işlem sonucu ortaklara bedelsiz hisse
senedi verilmesi ile fiilen kâr payı dağıtılması arasında fark bulunmamaktadır”
şeklinde açıklanmıştır.
Birileri
bu GT düzenlemesi aleyhine (kâr yedeklerinden yapılan sermaye artırımı ile ilgili
olarak) iptal davası açmıştır. Davayı açanlara göre; sermaye yedekleri
kullanılmak suretiyle yapılan sermaye artırımı ile kâr yedekleri kullanılmak
suretiyle yapılan sermaye artırımı arasında bir fark olmaması gerekmektedir. Bu
durumda, GT’de yapılan; “Sermaye yedekleri kullanılmak suretiyle sermaye
artırımında bulunulması neticesinde sermaye artırımı nedeniyle verilecek
bedelsiz hisse senetlerinin, bu şirkete iştirak edenler yönünden aktif ve
pasiflerinde bir artışa neden olmaması gerekir. Dolayısıyla, bedelsiz hisse
senetleri nedeniyle aktifte tutulan hisselerin
sadece adedi değişecek, bedelinde değişme olmayacaktır” şeklindeki açıklamanın
kâr yedekleri kullanılmak suretiyle yapılan sermaye artırımı için de geçerli
olması gerekmektedir.
Maliye
İdaresi davada doğal olarak GT düzenlemesini savunmuştur.
Danıştay
4. Dairesi, söz konusu GT düzenlemesi için yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.
Maliye
İdaresi Vergi Dava Daireleri Kuruluna hemen itiraz etmiş, düzenlemesinin hukuka
uygun olduğunu savunmuş, neticede Vergi Dava Daireleri Kurulu yürütmeyi
durdurma kararını kaldırmıştır.
Bundan
sonra Danıştay 4. Dairesi, söz konusu GT düzenlemesini iptal etmiştir.
Maliye İdaresi
hemen bu Kararı temyiz etmiş ve Vergi Dava Daireleri Kurulunda 4. Dairenin iptal kararını
bozdurmuştur.
Bunun
üzerine Danıştay 4. Dairesi yargılama usulü kuralları gereği bozma kararına
uymuş ve GT’nin anılan kısmının “hukuka uygun” olduğuna karar vermiştir. Demek
ki GT’nin anılan bölümünün Gelir İdaresince yazılmış ve yargı önünde savunulmuş
kâr yedeklerinden yapılan sermaye artırımlarına ilişkin kısmı doğru ve hukuka
uygunmuş.
Konu
kapandı sanmayın.
Geçtiğimiz
günlerde GİB’in Web sayfasında bir “Kurumlar Vergisi 21 no’lu Genel Tebliğ
Taslağı” yayınlandı. Bir de ne görelim, Gelir İdaresi Başkanlığı görüşünü
Davacının görüşü doğrultusunda değiştirmeye hazırlanıyor.
Madem
İdare görüş değiştirecekti, davacı haklı diyecekti, o halde davanın açıldığı
2013 yılından bu yana niye yargıda cansiperane çarpıştı, GT’nin hukuka
uygunluğunu savunmak için onca dilekçeyi neden verdi ve yargıyı işgal etti.
Bir
kanunun bir yorumu olur. Yasallık ilkesi, hukuk güvenliği ilkesi, istikrar ilkesi,
belirlilik ilkesi bunu gerektir. Yargı yorum yanlış derse, değiştirilir. Yoksa
sebepsiz görüş değişikliği bu ilkeleri ihlal eder. Yetkiler, hukuk biliminin
çizdiği sınırlar içerisinde kullanılmak durumundadır.
Saydığımız
ilkeler, hukuki istikrarın sağlanması ve hukuk güvenliğinin temini için yorumun
tekliğini gerektirir. Şimdi Yargı, mevcut GT düzenlemesini hukuka uygun
bulduğuna göre, aksi yorumun hukuka aykırı olacağı açıktır.
Yapılan
yorumlardan hangisinin doğru olduğu, bu yazımın konusu dışındadır. Ancak yargı
bir yorumu hukuka uygun buldu ise, yapacak bir şey yoktur.
Şimdi
GT Taslağı benimsenip yürürlüğe girdikten sonra birileri dava açsa, yargı her
halde ona da mantıken hukuka uygun demeyecektir.
Bunca
yıl GT uyarınca işlem yapanların talep hakları doğacaktır. Öte yandan GT
düzenlemesi ile uyumlu olan 232 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği
arasındaki anlayış farkları da yeni ihtilaflar doğuracaktır.
Bence,
yapacak bir şey yoktur. GT uygulanmaya devam edecektir. Tebliğ Taslağının bu
bölümü bence çıkartılmalıdır. Uygulama değiştirilmek isteniyorsa, davacının
görüşünün haklı olduğuna inanılıyorsa, ancak Kanunda bu konuda bir düzenleme
yapılarak, yargının tasvip ettiği GT düzenlemesi berteraf edilebilir.
NOT : Yukarıda yargı
kararlarının sayı ve tarihlerini aktarmadım. Bu bilgilere erişmek isteyenler
Gazetemizin Değerli yazarı Sayın Abdullah TOLU’nun 2.1.2023 günü yayımlanan “Maliye kâr yedekleriyle
sermaye artırımında U dönüşü mü yapıyor?” başlıklı yazısına bakabilirler”. Ben
de bu güzel yazıdan yararlandım.