KAMU DENETÇİSİNE BAŞVURUNUN DAVA AÇMA SÜRESİNE ETKİSİ
Dr.
A. Bumin Doğrusöz
Dünya
Gazetesi 16.11.2021
Kamu hizmetlerinin işleyişinde
bağımsız ve etkin bir şikâyet mekanizması oluşturmak suretiyle, idarenin her
türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı
adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek,
araştırmak ve önerilerde bulunmak üzere 5736 sayılı Kanunla kurulan Kamu
Denetçiliği Kurumunun görev alanına vergilendirme işlemleri de girmektedir.
Hakkında vergilendirme işlemi yapılan
gerçek ve tüzel kişiler dava açmadan önce kamu Denetçiliği Kurumuna da
başvurabilirler.
Başvuru; başvuru sahibinin adı ve
soyadı, imzası, yerleşim yeri veya iş adresini ve Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşları için vatandaşlık kimlik numarasını, yabancılar için pasaport
numarasını, başvuru sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı ve yerleşim yeri
ile yetkili kişinin imzasını, varsa, merkezi tüzel kişilik numarasını ve yetki
belgesini içeren Türkçe dilekçe ile yapılır. Bu başvuru, Kamu Denetçiliği
Kurumu Kanunun Uygulanmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte belirlenen
şartlara uyulmak kaydıyla elektronik ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da
yapılabilir.
Kamu Denetçiliği Kurumuna başvuruda
bulunulabilmesi için, İdari Yargılama Usulü Kanununda öngörülen idari başvuru
yolları ile özel kanunlarda yer alan zorunlu idari başvuru yollarının
tüketilmesi gereklidir. İdari başvuru yolları tüketilmeden yapılan başvurular
ilgili kuruma gönderilir. Ancak Kurum, telafisi güç veya imkânsız zararların
doğması ihtimali bulunan hâllerde, idari başvuru yolları tüketilmese dahi
başvuruları kabul edebilir. Vergilendirme işlemleri için işlem sonrasında
doğrudan Kuruma başvuru yapılabilmektedir.
Bilindiği gibi idarece yapılacak
ikmalen ve re’sen tarhiyatlarda idari başvuru mekanizması söz konusu değildir.
Bu nedenle süresi içerisinde doğrudan kuruma başvuru yapılabilir. İdari başvuru
yolu sadece süresinden sonra yapılmış düzeltme talepleri için (Bakanlığa
müracaat –Vergi Usul Kanunu md. 124-), söz konusudur.
Kuruma yapılacak başvurunun, başvuru
konusu işleme ilişkin dava açma süresi (örneğin vergi/ceza ihbarnamelerinde 30
gün, ödeme emrinde 15 gün) içinde yapılması zorunludur. Dava açma süresi içinde
yapılan başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.
Kurumun inceleme ve araştırma konusu
ile ilgili olarak idareden isteyeceği bilgi ve belgelerin, bu isteğin tebliğ
edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde verilmesi zorunludur. Kanunda
Kurumun, inceleme ve araştırmasını başvuru tarihinden itibaren en geç altı ay
içinde sonuçlandırması öngörülmüştür. Kurum, inceleme ve araştırma sonucunu ve
varsa önerilerini ilgili mercie ve başvurana bildirir. Kurum, başvurana, işleme
karşı başvuru yollarını, başvuru süresini ve başvurulacak makamı da gösterir.
İlgili idari merci, Kurumun önerileri doğrultusunda tesis ettiği işlemi veya
Kurumun önerdiği çözümü uygulanabilir nitelikte görmediği takdirde bunun
gerekçesini otuz gün içinde Kuruma bildirir.
Kuruma başvuru ile durmuş olan dava
açma süresinin kaldığı yerden işlemeye devam etmesi, çeşitli hallere göre
farklılık göstermektedir. Başvurunun Kurum tarafından reddedilmesi hâlinde,
durmuş olan dava açma süresi gerekçeli ret kararının ilgiliye tebliğinden
itibaren kaldığı yerden işlemeye başlar. Başvurunun Kurum tarafından yerinde
görülerek kabul edilmesi hâlinde; ilgili merci Kurumun önerisi üzerine otuz gün
içinde herhangi bir işlem tesis etmez veya eylemde bulunmaz ise durmuş olan
dava açma süresi, 30. günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Kurumun,
inceleme ve araştırmasını, başvuru tarihinden itibaren 6 ay içinde
sonuçlandıramaması hâlinde de durmuş olan dava açma süresi 6. ayın bitiminden
itibaren kaldığı yerden işlemeye başlar.
Kuruma başvuru ile ilgili yasal
düzenlemeler ve dava açma süresine etkisi yukarıdaki gibidir. Ancak kuruma
başvurunun işlemin yürütülmesine etkisi, ne olacaktır?
Bu soruya gerek Vergi Usul Kanununun
genel esaslarından gerek İdari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesinden
hareketle bir cevap oluşturulabilir. Kuruma başvuru konusu ikmalen, re’sen veya
idarece yapılan bir tarh işlemi ise, bu kamu alacağı aleyhine dava açıldığında ancak
vergi mahkemesi kararı ile tahakkuk edebileceğinden, dava açılmayan hallerde
ise dava açma süresinin sonunda tahakkuk edebileceğinden ve söz konusu kamu
alacağı tahakkuk etmedikçe vadesi gelmeyeceğinden, bu süre içerisinde takibe
konu edilemez. Bu süre zarfında ödeme emri düzenlenemez. Görüldüğü gibi Kamu
Denetçiliği Kurumuna başvuru, dava açma süresini durdurmakla, aynı zamanda
işlemin tahakkukunu ve dolayıyla yürütülmesini de durdurmaktadır.
Buna karşılık, dava açmakla zaten
yürütmesi kendiliğinden durmayan (örneğin ihtirazi kayıtla verilen beyan için
yapılmış tahakkuk işlemi veya ödeme emri gibi) bir işlem aleyhine Kuruma
başvurunun, işlemin yürütülmesine etkisi yoktur. Zira bu gibi işlemlerde,
aleyhine başvuru yapılan kamu alacağı zaten tahakkuk etmiş bir alacak
olduğundan yürütmenin durması, ancak mahkeme kararı ile olabilmektedir. Kamu
Denetçiliği kurumunun bu gibi işlemlerde yürütmeyi durdurma yetkisi yoktur.
İdari Yargılama Usulü Kanununda
yapılan değişiklikle zımni red için bekleme süresi 30 güne indirilmekle
birlikte bu süre Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununda hala 60 gün olarak
gözükmektedir. İki Kanun arasındaki bu uyumsuzluğun giderilmesi gerekmektedir.
Zira düzeltme talebinin reddi dolayısıyla Kuruma yapılacak başvurularda bu uyumsuzluk
ileride sorun yaratabilecek niteliktedir.