KONUT
KİRALARINDA SINIRLANDIRMANIN SORUNLARI
Dr. A. Bumin Doğrusöz
Dünya
/ 16.6.2022
Bu günkü yazı konumuzu
oluşturan ve kira artışlarını sınırlandıran yasal düzenleme, 11 Haziran günlü
Resmi Gazete’de yayınlandı. Önce Borçlar Kanununa bir geçici madde olarak
eklenen yasal düzenlemeyi aktaralım.
“Konut
kiraları bakımından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih ilâ 1/7/2023 (bu tarih dâhil) tarihleri arasında yenilenen
kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmalar, bir önceki kira
yılına ait kira bedelinin yüzde yirmi beşini geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bir
önceki kira yılının tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık
ortalamalara göre değişim oranının yüzde yirmi beşin altında kalması halinde
değişim oranı geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira
sözleşmelerinde de uygulanır. Bu oranları geçecek şekilde yapılan sözleşmeler,
fazla miktar yönünden geçersizdir. Bu fıkra hükmü, 344 üncü maddenin ikinci
fıkrası uyarınca hâkim tarafından verilecek kararlar bakımından da uygulanır.”
İşyeri kiralarını
ilgilendirmeyen bu düzenleme sadece konut kiraları ile ilgili.
Mayıs
enflasyonunun % 70’i geçmesi ile birlikte 12 aylık TÜFE ortalaması uyarınca yenilenen
kira dönemleri için kiralarda % 39,3 oranında artış yapılması gerekirken, artış
oranı % 25 ile sınırlandırıldı. Enflasyon oranının önümüzdeki aylarda artış
gösterebileceği de dikkate alınırsa, bu konuda ev sahiplerinin epey zarara
uğradığı veya uğrayacağı pek açık.
Bu
düzenlemenin en çok tartışılan yönü, Anayasa karşısındaki durumu. Zira
düzenleme mülkiyet hakkı açısından değerlendirildiğinde, mülkiyet hakkını
sınırlandırdığı, malikin tasarruf hakkına sınır çizdiği açık. Düzenleme, enflasyon
karşısında, malik (kiraya veren) açısından zarara yol açmakta. Öte yandan
burada getirilen sınırlandırma, konutunu kiraya verenlerle iş yerini kiraya
verenler açısından da eşitsizlik yaratmış durumda. Buradaki müdahale ayrıca
sözleşme özgürlüğü açısından da değerlendirilebilir.
Ne var ki
mülkiyet hakkı da dokunulmaz bir hak değil. Anayasamıza göre mülkiyet hakkı,
kamu yararı düşüncesi ile kanunla sınırlandırılabilir. Ancak mülkiyet hakkı
sahibine getirilen sınırlandırmanın, sınırlandırma ile sağlanmak istenen kamu
yararı arasında bir denge içermesi, bir başka deyişle ölçülü olması
gerekmektedir. Enflasyon oranının
yüksekliği karşısında yasal düzenlemeyle getirilen oranın ölçüsüz oranda
sınırlama getirip getirmediği, Anayasa yargısının değerlendireceği bir konudur.
Nitekim Anayasa Mahkemesi daha önce getirilmiş % 10 oranındaki sınırlamayı,
enflasyon karşısında mülkiyet hakkına ölçüsüz müdahale olarak görmüş ve iptal
etmişti.
Ancak
konuya sadece mülkiyet hakkı açısından yaklaşmak ta mümkün değildir. Anayasanın
belirdiği devletin nitelikleri arasında sosyal devlet olma özelliği de
bulunmaktadır. Sosyal devlet, -konumuzla ilgili olarak çok kısaca- ekonomik
açıdan zayıf olanı, güçlü karşısında koruyan devlettir. Teorik olarak zayıf
olan kiracıdır. Korunma ihtiyacı onundur. Ancak bu teorik olaraktır. Sadece
aldığı kira ile geçinenler açısından bakarsanız, resim tersine dönmektedir.
Orta veya dar gelirlilerin yaşadığı yerlerdeki kiracılar açısından düzenleme
doğrudur. Ama aynı şey, rezidanslarda, çok lüks konutlardaki kiracılar için
söylenemez. Kiraya vereni mağdur etmektense, daha mütevazi bir yere
taşınabilecekleri de söylenebilir.
Görüldüğü
gibi konu çok boyutludur. Baktığınız yöne göre farklı sonuçlara ulaşmak
mümkündür. Mutlaka konu birileri tarafından dava yolu ile Anayasa Mahkemesine
taşınacaktır. Son sözü Anayasa Mahkemesi söyleyecektir.
Ancak
burada işaret etmek istediğim, konut – işyeri kiralamasının dışında bir başka
eşitsizlik var ki, anlamak mümkün değildir. Yasa koyucu tarafından düzeltilmesi
gerekmektedir. Konutunu kiraya verenler, genel olarak kira sözleşmelerinin
yenilenme tarihi itibariyle bir defa sınırlandırmaya tabi iken, bazıları iki
dönem için sınırlandırmaya tabidir. Örneğin kira dönemi 1 Ağustosta yenilenen
bir kira sözleşmesinde sadece 1.8.2022’de başlayan kira döneminin kira bedeli
sınırlandırmaya göre belirlenecek ve 1.8.2023’te başlayan dönemin kira bedeline
söz konusu sınırlama uygulanmayacaktır. Buna karşılık yeni dönemi 11 Haziran 2
Temmuz arasında, örneğin 1 Temmuzda
başlayan kira sözleşmelerinde, hem bu yıl 1.7.2022’de başlayan kira
döneminin kira bedeli hem de 1.7.2023’te başlayacak kira döneminin kira bedeli sınırlandırmaya
göre belirlenecektir. Ev sahibinin mağduriyeti ikiye katlanacaktır.
Bu
eşitsizliği ise Anayasa karşısında savunmak güçtür. Yasakoyucunun bu
eşitsizliği gidermek için söz konusu geçici maddenin uygulanma tarihinin
sonunu, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe göre 11 Haziran 2023’e geri çekmesi
gerekmektedir.
Öte yandan,
kira geliri yasa ile azaltılanların hiç olmazsa vergi yolu ile korunması, aktardığımız
yasal düzenlemeden önce başlamış kira ilişkilerinde bu düzenleme uyarınca artış
yapılan kira dönemlerinde elde edilen konut kira gelirlerinin vergi yükünde istisna
veya oran yolu ile bir azaltma yapılmalıdır. Kiracıyı koruyan Devletin, bu
korumadan zarar gören ev sahiplerini de kollaması bence adaletin bir gereği
olarak karşımıza çıkmaktadır.