KUR FARKLARINDA KDV YÜKÜ TARTISMASI VE TORBA TEKLIF

06.12.2018 Dr. Bumin DOGRUSÖZ - 3652 görüntülenme YAZDIR

KUR FARKLARINDA KDV YÜKÜ TARTISMASI VE TORBA TEKLIF

Dr. A. Bumin DOGRUSÖZ

Dünya Gazetesi / 6.12.2018

          Katma Deger Vergisi Kanununun 24/c. maddesinde matraha dahil olan unsurlar, konumuzla ilgili olarak “Vade farki, fiyat farki, faiz, prim gibi çesitli gelirler ile servis ve benzer adlar altinda saglanan her türlü menfaat, hizmet ve degerler” seklinde belirlenmistir. Döviz ile yapilan islemler baslikli 26. maddede ise, “Bedelin döviz ile hesaplanmasi halinde döviz, vergiyi doguran olayin meydana geldigi andaki cari kur üzerinden Türk parasina çevrilir.” hükmü yer almistir. Buna karsilik “ithalatta matrah”i düzenleyen 21. maddede ise verginin matrahini olusturan unsurlar tahdidi olarak sayilmis ve madenin (c) bendinde “gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapilan diger giderler ve ödemelerden vergilendirilmeyenler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farki, kur farki gibi ödemeler” ifadesine yer verilmistir.

          Mali idarenin ilk baslarda kur farkini KDV matrahi disinda birakan ancak sonradan “kur farki da matraha dahildir” seklinde degisen idari anlayisi; KDV Uygulama Genel Tebliginin “5. Matraha Dâhil Olan Unsurlar” bölümünde “5.3. Kur Farklari” basligi altinda ve yine ayni Genel Tebligin ayni bölümünde yer alan “B.Oran” basligi altindaki “1.2. Vade Farki, Kur Farki ve Matrahta Degisiklige Yol Açan Islemlerde Katma Deger Vergisi Orani'' alt bölümünün ''1.2.2. Kur Farklari'' baslikli kisminda da ifade edilmistir.

Bu idari anlayisa göre kisaca; “teslim veya hizmetin yapildigi tarih ile bedelin tahsil edildigi tarih arasinda ortaya çikan lehte kur farki için satici tarafindan fatura düzenlenmek ve faturada gösterilen kur farkina, teslim veya hizmetin yapildigi tarihte bu islemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanmasi, bedelin tahsil edildigi tarihte alici lehine kur farki olusmasi halinde, kur farki tutari üzerinden alici tarafindan saticiya bir fatura düzenlenerek, teslim ve hizmetin yapildigi tarihteki oran üzerinden KDV hesaplanmasi gerekmektedir.”

Bu anlayisi ifade eden Genel Tebligin anilan kisimlari aleyhine, matrahi belirleme konusunda Maliye Bakanligina bir yetki verilmedigi, zaten verginin yasalligi ilkesi uyarinca verilemeyecegi, Kanunun “bedel” seklindeki matrahinin kapsamini belirleyen 24. maddesinde kur farklarina yer verilmedigi, dövizli islemlerde matrahi belirleyen 26. maddenin ise bedelden “vergiyi doguran olay”in meydana geldigi tarihteki bedelin anlasilmasi gerektigini hükme bagladigi, ithalatta matrahi belirleyen 21. maddede ise “kur farki” ibaresine yer verilmesine karsilik dahilde yapilan islemlere iliskin anilan düzenlemelerde bu ibareye yer verilmemesinin dahilde yapilan islemlerde kur farkinin matraha alinmak istenmedigini gösterdigi gerekçeleri ile iptal davasi açilimstir.

Yapilan yargilama sonucunda Danistay 4. Dairesi, söz konusu dava sebeplerini pek tartismadan, kisaca kur farklarinin da özünde vade farki niteliginde oldugu ve dolayisiyla Kanununun 24/c maddesi kapsaminda matraha dahil oldugu gerekçeleri ile dava konusu Genel Teblig kisimlarina yönelik iptal talebini reddetmistir (Danistay 4. Dairesi E:2014/4834, K:2017/4605 T.18.5.2017). 

          Temyiz asamasinda ise davacinin iptal talebine iliskin sebeplerini yerinde gören Danistay Vergi Dava Daireleri Kurulu E.2017/548 K.2017/606 sayi ve 13.12.2017 günlü Karari ile 4. Dairenin anilan kararini “iptal karari” verilmesi gerektigi gerekçesi ile bozmustur. Bu bozma karari aleyhine yapilan karar düzeltme talebi de reddedilmistir. Dava Daireleri Kurulunun bu karari önceki kararlari dogrultusundadir. Nitekim kur farklari üzerinden cezali KDV tarhiyati yapilan pek çok halde gerek Kurul gerek bazi Daireler, yapilan cezali tarhiyatlarin iptaline karar vermislerdir.

          Idari Yargilama Usulü Kanununa göre Danistay Dairelerinin ilk derece mahkemesi ile baktigi davalarda temyiz merciince verilen kararlara karsi israr karari verme olanagininin bulunmamasi ve bozmaya uymak durumunda olmasi dolayisiyla, su anda 4. Dairenin KDV Uygulama Genel Tebliginin dava konusu kisimlari hakkinda iptal karari vermesi gerekmektedir. 

                Bu arada kur farklarinin KDV’ye tabi olmasi gerektigi görüsünde olanlar, (teknik olarak Hazine ve Maliye Bakanligi diyemiyorum, çünkü yeni Anayasal düzen içerisinde 7 milletvekili tarafindan sunulan) Meclise sunduklari Torba Teklifte KDV Kanununun matraha dahil unsurlari belirleyen 24/c maddesinde degisiklik yapilarak “kur farklari” ibaresinin de söz konusu bende eklenmesini önerdiler.

            Bu degisiklik yasalastigi takdirde, kur farklarinin vergiye tabi olmadigi yolundaki Danistay Dava Daireleri Kurulu ve bazi Dairelerin kararlari bertaraf edilecek ve kur farklari artik vergiye tabi olacaktir.

            Ancak bu teklife önce zamanlama açisindan katilmak mümkün degildir. Pek çok firma dövizli borçlari dolayisiyla sikintida iken yine pek çok firma konkordato kapisindayken, kur farklari teknik iflas hesabinda dikkate alinmayacagina iliskin düzenlemeler yapilirken, kur farklari üzerine bir de KDV yükü yüklemek, bu günlerde bana pek dogru gelmiyor.      

            “Kur farki üzerine KDV yükü” derken de bir önemli konuya daha isaret edeyim. “Kur farklari” ibaresi 24/c bendine eklenince, kur farkindan iç yüzde ile KDV hesaplanmasi da dönemi de sona erecek ve Teklifin yasalasmasindan sonra kur farki üzerinden (dis yüzde ile) KDV hesaplanmasi gerekecektir. Vade farkinda iç yüzde oluyor mu ki kur farkinda olsun.

            Nihai tüketiciye dövizle ürün satan bir satici, her taksitte tüketiciden ayrica KDV talep edecek (tabii ki ödenmeyecek ve mahkemelik olacaklar), sirketler kur degisimine göre devamli karsilikli  faturalasmak zorunda kalacaklardir. Dövizli senetlerin ciro ile tedavülünde kur farkinin kime fatura edilecegi ve kimde yükün nasil kalacagi hep tartisma konusu olacaktir. Ve her kur degismi kur farki üzerinden ayrica KDV yükü yükleyecektir. Avanslarin degerlenmesi ise baskaca sorunlara yol açacaktir. Kisaca çok soruna ve ihtilafa yol açilacaktir

            Öte yandan kur farki, vade farki gibi taraflarin karsilikli iradeleri ile kararlastirilan, önceden belirlenebilen bir yük olmayip, teslim veya hizmetin bedeli seklinde yorumlanmasi da mümkün degildir. Kur farki, ticari iliskinin disinda ve onlara bagli olmayan makro ekonomik dengelerdeki degisimlerin sonucu ortaya çikmaktadir. Bu nedenle kur farkinin vergiyi doguran olay olarak belirlenmesi de bana pek adil gelmemektedir.

            Kaldi ki Kanunun 24/c maddesinde kur farklari KDV matrahina dahil  edilirken dövizli islemlerde matrahi, vergiyi doguran olayin gerçeklestigi, bir baska deyisle teslim veya hizmetin ifa edilidgi tarihteki bedel olarak belirleyen 26. maddenin ayni kalmasi da Kanunun iç çeliskisini olusturacaktir.

            Bütün bu nedenlerle kur farkini KDV matrahina dahil etmeyi öngören Teklifin 19. maddesinin yasama görüsmeleri sirasinda, üzerinde iyice düsünülmesi gerektigi düsüncesindeyim.