GEÇİCİ
VERGİ VE ŞÜPHELİ ALACAKLAR KARŞILIĞI
Dr.
A. Bumin Doğrusöz
Dünya
Gazetesi / 21.4.2020
Bilindiği gibi 17 Mayıs akşamına kadar
ticari ve serbest meslek kazançları dolayısıyla mükellef olan gelir ve kurumlar
vergisi mükellefleri geçici vergi beyanında bulunmak ve çıkan vergiyi ödemek
zorundadırlar. Öte yandan ticari ve
serbest meslek kazançları dolayısıyla mükellef olan gelir vergisi mükellefleri ile
bazı sektörlerdeki kurumlar vergisi mükellefleri 30.6.2020 tarihine kadar
mücbir sebep içerisinde kabul edilmişler ve bazı beyannameleri verme ve vergi
ödeme mükellefleri ertelenmiştir (518 s. Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği md.3).
Ancak mali idare şu ana kadar geçici vergi ile ilgili bir açıklama yapmamıştır.
Aslında geçici vergiyi düzenleyen
Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120. maddesine göre geçici verginin altışar
aylık dönemler halinde (yılda iki defa) ödenmesi gerekmektedir. Geçmişte
Bakanlar Kurulu Kararı ile üçer aylık dönemler kabul edilmiştir. Şu anda yetki
Cumhurbaşkanındadır. Sayın Cumhurbaşkanının bu yetkisini kullanarak söz konusu
Kararnameyi yürürlükten kaldırırsa Kanun hükmü devreye girer ve 1. çeyrek için
geçici vergi beyannamesi verilmesine gerek kalmaz. İçinde bulunduğumuz pandemi
ortamının kalkması ile yeni bir Kararname ile istenirse tekrar üçer aylık
dönemler esasına dönülebilir.
Peki bu yetki kullanılmazsa veya mali
idare bir açıklama yapmazsa geçici verg beyannamesi vermek gerekir mi? Bence
gerekmez. Bunun gerekçesi mücbir sebep halidir. Zaten Gelir İdaresi Başkanlığı
2006 yılında kuş gribi dolayısıyla illere Bakan (rahmetli Kemal Unakıtan)
imzası ile gönderdiği B.07.1.GİB.0.28/2810-13-986 sayılı yazıda “Beyanname
verme süresi mücbir sebep halinin başladığı ve bittiği tarihler arasına
rastlayan 2005 yılı dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin beyannamesinin
verilmesine gerek bulunmamaktadır”. Görüldüğü gibi Gelir İdaresi Başkanlığı,
beyanname verme süresinin mücbir sebep içerisinde kaldığı hallerde söz konusu
beyanname verme yükümlülüğünü, mücbir sebep sonuna dahi ertelememekte, tamamen
kaldırmaktadır. Bu yazıda yer alan ilkenin günümüz için geçerli olmaması için
bir sebep yoktur.
Geçici vergi beyannamesinin verilecek
olması halinde 31.3.2020 itibariyle dönem mali kazancının saptanmasında
karşılaşılan bir sorun da şüpheli alacaklar konusudur. Şüpheli alacaklar
müessesesini düzenleyen Vergi Usul Kanununun 323. maddesi; ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi
ile ilgili olmak şartıyla, dava veya icra safhasında bulunan tahsil edilememiş
alacakların şüpheli alacak olarak kabul edilebileceğini ve bu alacaklar için
değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabileceğini
kabul etmiştir.
Ancak 2279
sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 22 Mart tarihi itibariyle icra takipleri
durdurulmuş ve bu tarih itibariyle yeni icra / iflas takibi taleplerinin alınmamasına karar
verilmiştir (Resmi Gazete 22.3.2020). Daha sonra 7226 sayılı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun
geçici 1. maddesi ile 13.3.2020 tarihinden tibaren dava açma ve icra hukukuna
ilişkin pek çok süre ile 22.3.2020 tarihinden sonrası için de yeni icra takibi
alınması 30.4.2020 sonuna kadar durdurulmuştur. Dolayısıyla mükelleflerin
tahsili şüpheli hale gelmiş alacakları
için geçici vergi dönemi sonu itibariyle alacaklarını dava veya icra yoluna
taşıma olanakları ortadan kalkmıştır.
Bu durumda
ticari alacaklarını elde edemeyen tacirin dava veya icra icra yoluna gidememesi
sebebiyle şüpheli alacak ayırma hakının ortadan kalktığı ve elde etmediği
kazanç üzerinden vergi ödemesi gerektiği savunulamayacağına göre, şüpheli
alacak karşılığı ayırma koşullarından dava veya icra safhasına taşınmış olma
koşulunun artık aranmaması gerekecektir.
Ancak tabii ki
bu görüşümüz, söz konusu koşulun aranamayacak olması sebebiyle tacirin bütün
alacaklarını karşılık konusu yapabileceği şeklinde de anlaşılmaması gerekir.
Görüşümce geçici vergi dönemi sonu itibariyle şüpheli alacak karşılığı
ayrılabilmesi için, bu alacağın dava veya icra takibi yapılabilecek halde
olduğunun tacir tarafından ispat edilebilmesinin bu dönem için yeterli kabul
edilmesi gerekmektedir (Yargının da ileride bu görüşü kabul edebileceği
inancındayım). Örneğin ihtarname ile borçlunun zaten temerrüde düşürülmüş
olduğunun, bononun vadesinin gelip geçtiğinin veya borçlunun ödeme
yapamayacağını bildirmiş olmasının (yeni vade tanınmamış olması koşulu ile)
yazılı delillerle ispatı koşulu ile 2020 yılı 1. Geçici vergi döneminde şüpheli alacak karşılığı ayrılabileceğini
düşünüyorum.
Ancak geçici
vergi beyanının akıbeti ve şüpheli alacaklar karşılığının ayrılmasına ilişkin
olarak mali idarenin bir açıklama yapmasında, belirsizlikleri gidermesinde
yarar vardır.
“Nasıl olsa zaman var”
diyerek bu açıklamaları geciktirmenin, mükellefleri belirsizlikler içerisinde
tutmak suretiyle mükellef haklarını ihlal ettiği ve hukuk devletine yaraşmadığı
unutulmamalıdır.