Bir karar ve düsündürdükleri
Dünya Gazetesi 21.07.2016
Bugünkü
yazimda bir Danistay kararindan söz edecegim. Karar iki açidan önem tasiyor.
Bir kazancin ne zaman ticari kazanç sayilacagina ne zaman deger artis kazanci
sayilacagina veya verginin konusu disinda kaldigina hükmedilecegine iliskin
ölçütlerin belirlenmesine açisindan Karar önem tasiyor ki bu konu çok
tartisilan konulardan biri. Karari ikinci önemli kilan husus ise mükellefin
ikrarini içermesine ragmen tutanagin delil olarak kabul edilip edilmemesine
ölçüt getirmesi. Danistay 4. Dairesi’nin bu konulari esas alan E. 2014/9117 K.
2015/3175 sayi ve 10.6.2015 tarihli Kararini irdeleyelim veya aktaralim.
Davaya konu
olayda mükellef 2011, 2012 ve 2013 yillarinda birer adet olmak üzere toplam üç
adet araç alimi satimi yapmis ve bu hususun tespiti üzerine, birden fazla islem
yapmasi dolayisiyla adina ticari kazanç mükellefiyeti tesis edilmistir.
Danistay’in
idarenin bu islemi aleyhine açtigi davadaki nitelendirmesi ise su
sekildedir.
“Davacinin 2011 yilinda 1 adet, 2012
yilinda 1 adet, 2013 yilinda 1 adet (plaka degisikligi yapilmis) araç alip
sattigi davaci nezdinde düzenlenen 17.02.2014 tarihli yoklama tutanagi ile
tespit edilmistir. Tutanakta ayrica araçlarin kâr amaci güdülerek alinip
satildigi ancak alis satis bedelleri hakkinda bilgi alinamadigi hususlari yer
almaktadir. Söz konusu tutanaga istinaden dava konusu mükellefiyet islemi tesis
edilmistir. Davaci tarafindan da araç alis satislarinin ticari amaçla
yapilmadigi, araç satislarindan kar elde edilmedigi, yoklama tutanaginin
okumadan imzalandigi, araç alim satim isi yapildigina iliskin beyanin
bulunmadigi, yilda bir araç degistirmenin normal oldugu ileri sürülerek
görülmekte olan davanin açildigi anlasilmaktadir. Alim ve satim bulunmasi
durumunda böyle bir faaliyetin hangi sartlar altinda ticari faaliyet olarak
degerlendirilmesi gerektigi hususunda Vergi Usul Kanunu’nda bir açiklik
bulunmamaktadir. Ancak bir faaliyetin ticari faaliyet olabilmesi için, hem alim
satimlarda devamlilik ve süreklilik bulunmasi hem de kazanç elde etme amaciyla
yapilmis olmasi zorunludur. Bu husus ise süphesiz ilgili dönemlerde yapilan
alim satimlarin sayisal çokluguna da bakilarak karar verilecek bir husustur.
Aksi takdirde bu sartlari tasimayan bir faaliyeti ticari faaliyet olarak kabul
etmek hayatin olagan akisi ile ticari icaplara da uygun düsmez.
Davacinin 2011, 2012 ve 2013
yillarinda birer adet olmak üzere toplam üç adet araç alimi satimi yaptiginin
tespit edilmesi üzerine adina mükellefiyet tesis edilmistir. Ancak araç alim
satimlarinin degisik yillara yayildigi ve her yil bir adet aldigi göz önüne
alindiginda ticari faaliyetin varliginin en önemli unsuru olan devamlilik ve
süreklilik kosulunun gerçeklestigini kabul etmek mümkün degildir”
Görüldügü
gibi Danistay, bir kazancin devamlilik tasidigi gerekçesi ile ticari kazanç
olarak kabul edilebilmesi için islem sayisina bakilacagina, ancak sadece bu
ölçüte göre sonuca varilamayacagina, ayni zamanda kazanç gayesi güdülmesinin de
aranilmasi gerektigine hükmetmistir. Bu husus benim de zaman zaman yazilarimda
savundugum bir husustur. Hatta bana göre kazanç gayesi güdülse bile kisinin
amatörce hareket ettigi, bazen kisisel zevk, merak, hobi gibi saiklerle hareket
edildigi, kisinin kazancinin ve geçiminin çok farkli profesyonel faaliyetlere
dayandigi hallerde faaliyete, hemen devamlilik var diye ticari kazanç
yaftasinin yapistirilmamasi gerektigini önceki yazilarimda da savundum. Örnegin
devlet hastanesinde ücretle çalisan bir cerrahin bir yil, biri polisiye biri
anilari olmak üzere iki roman yayinlamasi halinde, iki kitap yayinladi diye
hemen devamli serbest meslek faaliyetinden söz edilmemelidir (bu husus telif
kazançlari istisnasi açisindan önem tasimamakla birlikte devamlilik unsuru bu
defa KDV açisindan önem tasimaktadir).
Kararda
tartisilan ikinci önemli konu ise “tutanak”in delil olma niteligi ile
ilgilidir. Kararin bu kismi ise söyledir;
“Dava konusu edilen islemin dayanagini
olusturan ve davaci nezdinde düzenlenerek davaciya imzalatilan yoklama
tutanaginda her ne kadar araçlarin kâr amaci güdülerek alinip satildigi ifadesi
tutanaga geçirilmis ise de; isleme dayanak teskil eden tutanak Vergi Usul
Kanunu’nun 131. maddesinde belirtilen özellikleri tasiyacak sekilde ve yoklama
yapilan konu hakkinda hiç bir tereddüde yer vermeyecek somut tespitleri
içerecek nitelikte düzenlenmedigi; tutanakta araçlarin kar amaci güdülerek
alinip satildigi belirtilmesine ragmen alis satis bedelleri hakkinda bilgi
alinamadiginin da belirtildigi, dolayisiyla araç alis satislarindan kar elde
edildigi ve kar amaci güdüldügü ortaya konulmadigi gibi kar amaci güdüldügü
ifadesini destekler mahiyette noter satis sözlesmesi ya da benzer bir
sözlesmenin de tutanaga eklenmedigi görülmektedir.
Dolayisiyla vergilendirmede ya da
vergilendirmeye esas teskil edecek islemlerin tesisinde gerçek durumu esas alan
213 sayili Kanun’un 3’üncü maddesi ve bu hususla ilgili somut tespitleri içeren
olay ve olgularin yansitildigi tutanaklarin ya da yoklama fislerinin nasil
düzenlenmesi gerektigini düzenleyen ayni Kanunun 131. maddesi karsisinda,
davaci nezdinde düzenlenmis olsa da 17.02.2014 tarihli tutanak düzenledigi
hususa iliskin olarak tereddüde yer vermeyecek somut delil ve tespitleri
içermediginden dava konusu isleme dayanak alinamaz”.
Görüldügü
gibi mükellef kazanç elde etmek için oto alim satimi yaptigini tutanakta imzasi
ile kabul etmesine ragmen Yargi, bu ikrara itibar etmemistir. Yargi, tutanagin
delil olabilmesi ve vergilendirmeye esas alinabilmesi için, sadece ikrara
dayanmamasi, somut tespit ve delillere dayanmasi gerektigine isaret etmistir.
Kimsenin kendi aleyhine ifade vermeye zorlanamayacak olmasi seklindeki Anayasal
Ilkeyi hatirlatan bu kabul, ayni zamanda sadece bilinçsizce verilen ifadelere
dayanilamayacagi, vergilendirme islemlerinin somut delil ve tespitlerle
yapilabilecegini göstermesi açisindan önem tasimaktadir.
Ancak yine
de, tutanaklari imzalarken dikkatli olunmasi gerekmektedir. Çünki, tutanaklarda
yapilan kabul veya ikrarlara dayanilarak yapilmis tarhiyatlari onayan kararlar
da vardir. Bu nedenle de bir hukukçu veya mali müsavir destegi olmaksizin
tutanaklarin imzalanmamasinda yarar vardir.