HAKSIZ
ALINAN VERGİNİN İADESİ SORUNLARI
Dünya / 7.6.2022
Herkesin hata yapması
mümkündür. İdarenin de hata yapması, fazla ve haksız vergi tahsil etmesi de
mümkündür. Nasıl ki mükellef eksik vergi ödediğinde, bunu yapılacak tarhiyatlar
üzerine faizi ile ödemek zorunda ise idare de haksız aldığı vergiyi faizi ile iade
etmek zorundadır. Ancak bu iadenin yapılmasında veya faizi konusunda zaman
zaman duraksamalar yaşanmaktadır. Bu duraksamalarla yakından ilgili elime geçen
üç yargı kararını bu yazımda paylaşmak istiyorum.
Faizin
Düzeltme Yoluyla İstenmesi
İdare tarafından haksız
tahsil olunan vergilerin, Vergi Usul Kanununun (VUK) 112/4 maddesi uyarınca
tecil faizi ile birlikte iade olunması gerekmektedir. Haksız tahsil hallerinde
haksızlığın VUK md. 117 ve 118 kapsamında bir hatadan kaynaklandığı hallerde,
bu hatanın giderilmesi için önce idareye VUK’un hataların düzeltilmesi için
öngördüğü usul içerisinde başvuru yapılması gerekmektedir (Hatanın idarece
re’sen yapılan bir işlemden kaynaklandığı hallerde doğrudan dava açılması da
mümkündür). İdarenin hatayı ve haksızlığı kabul ederek tecil faizi ile birlikte
iade yapması halinde bir sorun yoktur. Ancak idarenin hatayı ve haksızlığı
kabul ederek faizsiz ödeme yapması halinde, eğer idareye yapılan düzeltme
müracaatında faiz istenilmemişse, faiz alacağı için de idareye hata ve düzeltme
hükümleri çerçevesinde ayrıca ve yeni bir başvuru yapılıp yapılamayacağı konusu
tartışmalıydı. Bu konuda nihayet Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu bir
belirleme yaptı ve E. 2022/1 K.2022/4 sayı ve 2.3.2022 tarihli Kararı ile
VUK’un 112. maddesinin 4. fıkrasından faizin de haksız ve fazla tahsil edilen
verginin kapsamında olduğu sonucunun çıkartıldığına ve faiz hesaplanmadan ödeme
yapılması halinde fazladan tahsil edilmiş verginin iade edilmiş
sayılamayacağına, bu sebeplerle de iade talebinde söz edilmemiş olsa bile, iade
talebinden ayrı ve bağımsız olarak -asıl alacağın iade talebine ilişkin zamanaşımı
süresi içinde olmak kaydı ile- düzeltme ve şikâyet başvurusunda
bulunulabileceğine hükmetti. Ancak yine Kararda da belirtildiği gibi, ilk
başvuruda faizde talep edilmesi ve idarenin vergi dışında faize ilişkin talebi
reddettiği hallerde, faiz için tekrar başvuru olanağı bulunmamaktadır. Bu gibi
durumlarda ret işlemi üzerine, iadenin eksik yapıldığı gerekçesi ile tekrar
idareye başvuru yerine doğrudan yargı yoluna başvuru gerekmektedir.
Faizin
Hesaplanacağı Süre
Davacının dava
sırasında -karardan anlaşılamamakla birlikte sanırım gecikme faizini durdurmak
amacıyla VUK md. 112 uyarınca- dava sırasında ödediği tutarın davanın lehine
sonuçlanması üzerine kendisine iadesinde ödenecek faizin hesaplanacağı sürenin,
idareye ödeme yapıldığı tarihten ödemenin iade edildiği tarihe kadar geçen süre
için hesaplanması gerekmektedir. Bu konuda yerel mahkeme, İdari Yargılama Usulü
Kanununun 28/6. maddesinden hareketle, ödeme yapılan alacağa ilişkin mahkeme
kararının tebliğ tarihi ile ödemenin yapıldığı tarih arasında faiz hesaplanması
gerektiğine hükmetmiştir. Bu arada, mükellef önce davayı kaybedip bozma kararı
üzerine kazanması dolayısıyla, idareye ödeme ile mükellef lehine olan kararın
tebliğ arasında geçen süre, yaklaşık 5,5 senedir. Danıştay 3. Dairesi, pek
yerinde ve haklı olarak yerel mahkeme
kararını bozmuş ve “yargı kararı ile kaldırılan vergilendirmeler nedeniyle
tahsil edilmiş tutarların ilgililerine iadesi sırasında, tahsil tarihi ile iade
tarihi arasında geçen süre için söz konusu tutara tasarrufunun engellenmesi
dolayısıyla faiz ödenmesi gerektiğine” hükmetmiştir (Danıştay 3. Daire E.
2016/15614 K.2020/3752 T.14.10.2020).
Görevli
Mahkeme
Konusu belli bir
paranın ödenmesini gerektiren davalar (örneğin iade talebinin reddi aleyhine
açılan davalarda) ile vergi davalarında davacı lehine hükmedilen vekâlet ücreti
ve yargılama giderlerinin, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılı
şekilde bildireceği banka hesap numarasına bu bildirim tarihinden itibaren 30
gün içinde ödenmesi gerekmektedir. Bu süre içerisinde ödeme yapılmaması halinde
idare aleyhine adli yargı nezdinde icra takibi yapılabilir (İdari Yargılama
Usulü Kanunu md. 28/2). Ancak yine de bir sonuç alınamazsa veya uğranılan zarar
konusunda başkaca talepler söz konusu ise idare aleyhine maddi veya manevi
tazminat davası açılabilir (İdari Yargılama Usulü Kanunu md. 28/3). Bu tazminat
davasında mahkeme, yargı kararının yerine getirilip getirilmediğini veya ne
ölçüde yerine getirildiğini incelemek suretiyle karar vereceğinden, görevli
mahkeme yine vergi mahkemesi olmaktadır. Bu tip davaların idare mahkemesinde
görülüp karara bağlanması mümkün değildir (Danıştay 10. Daire E.2018/2646
K.2022/967 T.22.2.2022).