TAHSILLATTA DOLMAYAN ZAMANASIMI

23.07.2019 Dr. Bumin DOGRUSÖZ - 2875 görüntülenme YAZDIR

TAHSILLATTA DOLMAYAN ZAMANASIMI

Dr. A. Bumin DOGRUSÖZ

Dünya Gazetesi 23.7.2019

 Vergi hukukumuzda, çesitli zamanasimi düzenlemeleri mevcuttur. Bunlardan, tarh zamanasimi, düzeltme zamanasimi ve ceza kesme zamanasimi süreleri Vergi Usul Kanunu’nda, tahsil zamanasimi ise Amma Alacaklarinin Tahsil Usulü Hakkinda Kanun’da düzenlenmistir. Ceza davasi ile ilgili zamanasimi süreleri ise Türk Ceza Kanununda düzenlenmistir. Bu gün, bu zamanasimi sürelerinden tahsil zamanasimi üzerinde tekrar durmak istiyorum. Çünkü uygulamadaki adaletsizlikler aynen devam ediyor.  

          6183 sayili Amme Alacaklarinin Tahsil Usulü Hakkindaki Kanunun 102. maddesine göre kamu alacagi, kural olarak, vadesinin rastladigi takvim yilini takip eden takvim yili basindan itibaren 5 yil içinde tahsil edilmezse zamanasimina ugrar.

Zamanasimi, süre geçmesi dolayisiyla kamu alacagini ortadan kaldirmamaktadir. Sadece alacaklinin, cebri takip yoluyla alacagina kavusmasini saglayan talep ve cebri takip yetenegi ortadan kalkmaktadir. Bir baska deyisle alacakli kamu idaresi, zamanasimina ugramis kamu alacagi için ödeme emri düzenleyemez, haciz veya diger cebri takip islemlerini yapamaz. Bu sebeple borçlu, zamanasimi süresinin dolmasina ragmen rizasi ile ödemede bulunursa, bu ödeme hukuken geçerli olur.

Zamanasimi konusu iki önemli kavrami daha karsimiza çikarmaktadir. Bunlar, zamanasiminin kesilmesi ve durmasidir. Zamanasimini durduran sebepler genellikle bir süreçtir ve bu sebebi olusturan süreç boyunca zamanasimi süresi islemez. Zamanasimini durduran sebebin ortadan kalkmasi ile birlikte süre kaldigi yerden islemeye devam eder. Zamanasimini kesen haller ise genellikle nokta olaylardir. Bu sebeplerin gerçeklesmesi ile birlikte zamanasimi süresi, bazen sebebin gerçeklesmesini izleyen yilbasindan itibaren yeni bastan islemeye baslar.

Tahsil zamanasimini durduran sebepler, 6183 sayili Kanununun 104. maddesinde “Borçlunun yabanci memlekette bulunmasi, hileli iflâs etmesi veya terekesinin tasfiyesi dolayisiyla hakkinda takibat yapilmasina imkân olmamasi” seklinde sayilmistir. Bu hallerin devami süresince zamanasimi islemez ve islememe sebeplerinin kalktigi günün bitmesinden itibaren baslar veya durmasindan evvel baslamis olan sürecine göre devam eder.

Tahsil zamanasimini kesen ve dolayisiyla yeni bastan baslamasina sebep olan haller ise bu Kanununun 103. Maddesinde sayilmistir. Maddeye göre,  ödeme, haciz tatbiki, cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapilan her çesit tahsilat, ödeme emri tebligi, mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarinin bildirilmesi, saydigimiz bu islemlerin herhangi birinin kefile veya yabanci sahis ve kurumlar mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafindan yapilmasi, ihtilâfli kamu alacaklarinda yargi mercilerince bozma karari verilmesi, kamu alacaginin teminata baglanmasi, yargi mercilerince yürütmenin durdurulmasina karar verilmesi, iki kamu idaresi arasinda mevcut bir borç için alacakli kamu idaresi tarafindan borçlu kamu idaresine borcun ödenmesi için yazi ile müracaat edilmesi, kamu alacaginin özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulmasi ve/veya ödeme planina baglanmasi tahsil zamanasimini keser ve bu durumda kesilmenin rastladigi takvim yilini takip eden takvim yili basindan itibaren zamanasimi yeniden islemeye baslar.

Görüldügü gibi kamunun her hareketi tahsil zamanasimini kesmekte ve yeniden baslatmaktadir. Örnegin vadesi 2 Subat 2010 yilinda olan bir kamu alacagi için 30 Aralik 2015 tarihinde mükellefe ödeme emri teblig edildiginde, tahsil zamanasimi 31.12.2015  tarihinden 31.12.2020 tarihine uzamakta, bu arada Agustos 2018 tarihinde mükellefe haciz tatbik edilmesinde bu defa tahsil zamanasiminin süresi 31.12.2023 tarihine uzamakta, haczedilen mallarin 2022 yilinda satisa çikmasi halinde zamanasimi süresi 31.12.2027 tarihine uzamaktadir. Bu örneklerle süreyi sonsuza kadar uzatmak mümkündür.

Bu arada idare hiçbir hareket yapmasa da biraz memurlarin isgüzarligi birazda kamu alacagini zamanasimina ugratma sorumlulugunu tasima endisesi ile, zamanasiminin dolmasina birkaç gün kala mükellef adina vezneye 5,- veya 10,-TL gibi paralar yatirilmakta, kismi ödeme yapildigi içinde zamanasimi süresi bir türlü dolmamaktadir. Neyse ki Danistay, hayatin olagan kosullari içerisinde mükelleften beklenemeyecek bu sekildeki çok küçük ödemelerin, zamanasimini kesici bir unsur olamayacagini kabul etmektedir.

Dolmayan zamanasimi olmaz. Aksi halde zamanasimi düzenlemeleri, göstermelik olmaktan öte bir anlam ifade etmez. Bu tür düzenlemeler, hem mükellefleri ömür boyu tedirgin ettigi gibi, idareyi de rehavete sürükleyici islev yüklenirler.

Hep bana adaleti ile düzenlenmis bu hükümlerin, hazine açisindan son derece güzelse de, mükellef hukuku, hukuk devleti anlayisi ve hukuk güvenligi ilkeleri açisindan savunulmasi mümkün degildir.

Aslina bakilirsa, 6183 sayili Kanun, hukuk devleti ve mükellef haklari açisindan son derece tartismali ve sakincali hükümler içermektedir. Bu Kanunun, sadece zamanasimi yönünden degil, bütünüyle gözden geçirilmesi gereginin zamani artik gelmistir. Dört yildir 6183 sayili Kanunun adaletsizlikleri ve hukuka aykiriliklari üzerinde duruyorum ama maalesef bu konuda henüz bir çalisma yok.