TAHSILLATTA DOLMAYAN ZAMANASIMI
Dr. A. Bumin DOGRUSÖZ
Dünya
Gazetesi 23.7.2019
6183 sayili Amme Alacaklarinin Tahsil
Usulü Hakkindaki Kanunun 102. maddesine göre kamu alacagi, kural olarak, vadesinin
rastladigi takvim yilini takip eden takvim yili basindan itibaren 5 yil içinde
tahsil edilmezse zamanasimina ugrar.
Zamanasimi, süre geçmesi dolayisiyla
kamu alacagini ortadan kaldirmamaktadir. Sadece alacaklinin, cebri takip
yoluyla alacagina kavusmasini saglayan talep ve cebri takip yetenegi ortadan
kalkmaktadir. Bir baska deyisle alacakli kamu idaresi, zamanasimina ugramis
kamu alacagi için ödeme emri düzenleyemez, haciz veya diger cebri takip
islemlerini yapamaz. Bu sebeple borçlu, zamanasimi süresinin dolmasina ragmen
rizasi ile ödemede bulunursa, bu ödeme hukuken geçerli olur.
Zamanasimi konusu iki önemli kavrami
daha karsimiza çikarmaktadir. Bunlar, zamanasiminin kesilmesi ve durmasidir.
Zamanasimini durduran sebepler genellikle bir süreçtir ve bu sebebi olusturan
süreç boyunca zamanasimi süresi islemez. Zamanasimini durduran sebebin ortadan
kalkmasi ile birlikte süre kaldigi yerden islemeye devam eder. Zamanasimini
kesen haller ise genellikle nokta olaylardir. Bu sebeplerin gerçeklesmesi ile
birlikte zamanasimi süresi, bazen sebebin gerçeklesmesini izleyen yilbasindan
itibaren yeni bastan islemeye baslar.
Tahsil zamanasimini durduran sebepler,
6183 sayili Kanununun 104. maddesinde “Borçlunun yabanci memlekette bulunmasi,
hileli iflâs etmesi veya terekesinin tasfiyesi dolayisiyla hakkinda takibat
yapilmasina imkân olmamasi” seklinde sayilmistir. Bu hallerin devami süresince
zamanasimi islemez ve islememe sebeplerinin kalktigi günün bitmesinden itibaren
baslar veya durmasindan evvel baslamis olan sürecine göre devam eder.
Tahsil zamanasimini kesen ve
dolayisiyla yeni bastan baslamasina sebep olan haller ise bu Kanununun 103.
Maddesinde sayilmistir. Maddeye göre, ödeme,
haciz tatbiki, cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapilan her çesit
tahsilat, ödeme emri tebligi, mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarinin
bildirilmesi, saydigimiz bu islemlerin herhangi birinin kefile veya yabanci
sahis ve kurumlar mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafindan yapilmasi, ihtilâfli
kamu alacaklarinda yargi mercilerince bozma karari verilmesi, kamu alacaginin
teminata baglanmasi, yargi mercilerince yürütmenin durdurulmasina karar
verilmesi, iki kamu idaresi arasinda mevcut bir borç için alacakli kamu idaresi
tarafindan borçlu kamu idaresine borcun ödenmesi için yazi ile müracaat
edilmesi, kamu alacaginin özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta
bulunulmasi ve/veya ödeme planina baglanmasi tahsil zamanasimini keser ve bu
durumda kesilmenin rastladigi takvim yilini takip eden takvim yili basindan
itibaren zamanasimi yeniden islemeye baslar.
Görüldügü gibi kamunun her hareketi
tahsil zamanasimini kesmekte ve yeniden baslatmaktadir. Örnegin vadesi 2 Subat
2010 yilinda olan bir kamu alacagi için 30 Aralik 2015 tarihinde mükellefe
ödeme emri teblig edildiginde, tahsil zamanasimi 31.12.2015 tarihinden 31.12.2020 tarihine uzamakta, bu
arada Agustos 2018 tarihinde mükellefe haciz tatbik edilmesinde bu defa tahsil
zamanasiminin süresi 31.12.2023 tarihine uzamakta, haczedilen mallarin 2022
yilinda satisa çikmasi halinde zamanasimi süresi 31.12.2027 tarihine
uzamaktadir. Bu örneklerle süreyi sonsuza kadar uzatmak mümkündür.
Bu arada idare hiçbir hareket yapmasa
da biraz memurlarin isgüzarligi birazda kamu alacagini zamanasimina ugratma
sorumlulugunu tasima endisesi ile, zamanasiminin dolmasina birkaç gün kala mükellef
adina vezneye 5,- veya 10,-TL gibi paralar yatirilmakta, kismi ödeme yapildigi
içinde zamanasimi süresi bir türlü dolmamaktadir. Neyse ki Danistay, hayatin
olagan kosullari içerisinde mükelleften beklenemeyecek bu sekildeki çok küçük
ödemelerin, zamanasimini kesici bir unsur olamayacagini kabul etmektedir.
Dolmayan zamanasimi olmaz. Aksi halde
zamanasimi düzenlemeleri, göstermelik olmaktan öte bir anlam ifade etmez. Bu
tür düzenlemeler, hem mükellefleri ömür boyu tedirgin ettigi gibi, idareyi de
rehavete sürükleyici islev yüklenirler.
Hep bana adaleti ile düzenlenmis bu
hükümlerin, hazine açisindan son derece güzelse de, mükellef hukuku, hukuk
devleti anlayisi ve hukuk güvenligi ilkeleri açisindan savunulmasi mümkün
degildir.
Aslina bakilirsa, 6183 sayili Kanun,
hukuk devleti ve mükellef haklari açisindan son derece tartismali ve sakincali
hükümler içermektedir. Bu Kanunun, sadece zamanasimi yönünden degil, bütünüyle
gözden geçirilmesi gereginin zamani artik gelmistir. Dört yildir 6183 sayili
Kanunun adaletsizlikleri ve hukuka aykiriliklari üzerinde duruyorum ama maalesef
bu konuda henüz bir çalisma yok.