VERGI USUL KANUNU TASARISI – 7
BILGI VERMEKTEN KAÇINMA
(Dünya
Gazetesi / 4.2.2016)
Vergi
idaresi ile inceleme elemanlarinin saglikli vergi incelemeleri yapabilmeleri
için ihtiyaçlari duyduklari bilgileri edinme yollarindan biri de “bilgi
toplama” yolundan geçmektedir. Bu maksatla halen yürürlükte bulunan Vergi Usul
Kanununun 148. maddesinde “kamu idare ve müesseseleri ile mükellefler veya
mükelleflerle muamelede bulunanlar, Maliye Bakanliginin veya vergi incelemesi
yapmaya yetkili olanlarin isteyecekleri bilgileri vermeye mecbur
kilinmislardir.
Bilgi talebi, kisilerden istenen münferit bilgi talebi
seklinde olabilecegi gibi, çesitli kurum veya kuruluslara yüklenen sürekli
bilgi verme yükümlülügü seklinde de olabilir. Bilgi talebinin yazili olmasi
esas olmakla birlikte sözlü olmasi da mümkündür. Ancak bilgi vermeme fiiline
dayali yaptirimlarin uygulanabilmesi, bilginin yazili olarak istenilmis olmasi
kosuluna baglidir.
Bilgi isteme hükümleri uyarinca toplanilan bilgiler
istihbarat arsivlerinde gizli olarak saklanmaktadir. Bu arsive karsi, kisilerin
korunmasi, kisilerin bu bilgilerden haberdar olmasi, yanlis bilgilerin
düzeltilmesini isteme hakki gibi konular, ayrica irdelenmesi gereken
konulardir.
Ancak bazi kisi ve kurumlardan, meslekleri veya faaliyet
alanlari ile ilgili bilgiler istenemez. Vergi Usul Kanununun 151. maddesine
göre;
“1. Posta, Telgraf ve Telefon Idaresinin
muhabereler hakkinda tutmaya mecbur oldugu mahremiyet saklidir;
2. Hekimlerden, dis hekimlerinden,
disçilerden, ebelerden ve saglik memurlarindan hastalarin hastaliklarinin
nev'ine müteallik bilgiler istenemez.
3. Avukatlardan ve dava vekillerinden
kendilerine tevdi olunan isler veya görevleri dolayisiyle muttali olduklari
ahval ve hususlarin bildirilmesi istenemez; su kadar ki, bu yasak müvekkil
adlariyle vekalet ücretlerine ve giderlerine, ayrica avukatlik veya dava
vekilligi sifati disindaki sifatlari dolayisiyla muttali olduklari ahval ve hususlara
samil degildir.
4. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun
88'inci maddesi geregince gösterilmesi veya teslimi caiz olmiyan evrakin
muhteviyati hakkinda bilgi istenemez. Su kadar ki, dogrudan dogruya vergi ile
ilgili olmak üzere, bu gibi evraka müsteniden dogan borçlarin miktarlarina ve
alacaklilarin adlarina ait bilgiler istenebilir.”
Bilgi vermekten kaçinabilecekleri ve
kaçinacaklari konulari belirleyen bu hüküm, Maliye Bakanliginca hazirlanan
Vergi Usul Kanunu Tasari Taslagina da aynen aktarilmistir (Taslak md. 119).
Sadece Türkçelestirme yapilmis ve Ceza Muhakemeleri Kanununun yerini Ceza
Muhakemesi Kanununa birakmis olmasi dolayisiyla yapilan atif yeni kanuna
uyarlanmistir.
VUK md. 151, Taslaga 119. madde olarak
aktarilirken, acaba gözden geçirilemez miydi diye düsünmeden edemiyorum. Bir
baska deyisle acaba 119. madde yeterli bir madde midir?
Örnegin Anayasanin 38/5 maddesine
göre; “hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakinlarini suçlayan bir
beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz”.
Söz konusu Anayasa hükmüne göre, hiç
kimseden yakinlari ile ilgili olarak ceza tarhiyatina yol açabilecek bilgi veya
delil talep edilemez. Bu husus Taslaga aktarilabilecegi gibi Taslak,
“yakinlari” ibaresinin kapsamini çizmemekle de Anayasa’nin geregini yerine
getirmemis olmaktadir. Bu sinir Ceza Muhakemesi Kanununda taniklikla ilgili
olarak (nisanli, es, bosanilmis es, kan veya kiyin hisimligindan üst – alt soy,
üçüncü dereceye dahi kan veya ikinci dereceye dahil kayin hisimligi)
çizilmistir (md.45). Öte yandan ifade alacaklara, ifadesi alinacak kisiye varsa
tanikliktan çekinme hakkini hatirlatma yükümlülügü getirilmistir. Bu
yükümlülükte bilgi isteyecek inceleme elemanina yüklenebilir.
Öte yandan sir saklama yükümlülügü
sadece doktorluk, dis hekimligi, avukatlik gibi mesleklerle sinirli degildir.
Sir saklama yükümlülügü altindaki en önemli mesleklerden biri de muhasebecilik -
mali müsavirliktir. 3568 sayili kanuna göre ifa edilen bu mesleklerin
mensuplarina, ayni Kanunun 43. maddesi ile sir saklama yükümlülügü
öngörülmüstür. Mali müsavirin veya muhasebecinin mükellefin sirdasi olmasi,
zaten isin dogasi geregidir. Simdi bu sirdasliga Vergi Usul Kanununda saygi
gösterilmemesi, bana göre mümkün degildir. Ayni sekilde eczacilarin da bu
kapsama alinmasi gerekmektedir.
Öte yandan avukatlar, doktorlar, dis
hekimleri kapsama alinirken bunlarin yardimcilarinin, stajyerlerinin veya
bürolari personelinin kapsam disi birakilmasi da mümkün degildir.
Bu Tasari Taslaginin gelen
elestirilere göre gözden geçirilecegi muhakkaktir. Taslaginin irdeledigimiz
119. maddesi gözden geçirilirken, Anayasanin 38/5 maddesi ile Ceza Muhakemesi
Kanununun “Tanikliktan Çekinme” ve
“Meslek ve Ugrasi Sebebiyle Tanikliktan Çekinme” düzenlemelerini içeren 45 ve
46. Maddeleri mutlaka dikkate alinmalidir.