VERGİ
YARGISINDA 2021’in ÖLÇÜTLERİ
Dr. A. Bumin Doğrusöz
DÜNYA / 7.1.2021
Genelde İdari yargıda, özelde vergi
yargısında sistem bazen tek dereceli, bazen iki, bazende üç dereceli olarak
çalışmaktadır. En altta idare ve vergi mahkemeleri, üzerinde ise istinaf
mahkemeleri yer almaktadır. Sistemin en üstünde ise temyiz mercii olarak
Danıştay bulunmaktadır. Sistemde idari yargı mercileri hep kurul olarak
örgütlenmiş olmakla birlikte, bu yargı manzumesinin en altında bulunan vergi
mahkemeleri küçük rakamlı davalara tek hâkimli olarak bakmaktadır.
İdari yargı manzumesi içerisinde gerek
tek hâkimle bakılacak davaların sınırı gerek mahkemeden istinafa, oradan da
temyize geçişte sınırlar, İdari Yargılama Usulü Kanununda dava konusu miktara
göre belirlenmiştir.
Öte yandan İdari Yargılama Usulü
Kanununun ek 1. maddesinde; “Bu Kanunda
öngörülen parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere,
önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her
yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle
uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların bin Türk lirasını aşmayan kısımları
dikkate alınmaz” hükmü yer almıştır. Bu düzenlemeye göre 2020 yılı sonu
itibariyle açıklanan 9,11 oranındaki yeniden değerleme oranına göre 2021
değerlerini yeniden hesaplamak gerekmektedir.
Söz konusu ek 1. maddeye göre 2021
yılında vergi mahkemelerinde tek hâkimle bakılacak davalarda sınır 57.000 TL
olacaktır (2020 yılında 53.000 TL idi). Dava konusunun bu tutarı aşması halinde
vergi mahkemeleri, davaya heyet halinde bakmak durumunda olacaklardır.
Vergi mahkemelerinde duruşma
yapılması, tek hâkimli vergi mahkemelerinde talep edilse dahi mahkemenin gerek
görmesine, heyet halinde vergi mahkemelerinde ise talep edilmişse zorunludur.
Dolayısıyla talep halinde zorunlu duruşma yapılması, konusu 2021 yılında 57.000
lirayı geçen davalar için zorunlu olmaktadır. Ancak bu sınırla bağlı olmaksızın
mahkeme, talep edilmemiş olsa dahi, gerek görürse her zaman duruşma
yapabilir.
Tek hâkimle bakılacak davalarda verilen
kararlardan, 2021 yılında konusu 7.000 TL’yi geçmeyenlerde verilen kararlar
kesin olacaktır (2020 yılında da 7.000.- TL idi). Bir başka deyişle konusu 7.000
TL’yi geçmeyen davalarda verilen kararlara karşı istinaf ve/veya temyiz yolu
kapalıdır. Konusu 7.000 TL’yi geçen davalarda ise vergi mahkemesi kararlarına
karşı istinaf yolu açıktır.
İstinaf mahkemelerince 2021 yılında verilen
kararlardan, konusu 192.000 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin olanlar kesin
nitelik taşıyacak ve temyiz yolu kapalı olacaktır. Konusu 192.000 TL’yi geçen
davalarda ise istinaf mahkemelerince verilen kararlara karşı temyiz yoluna
başvurmak mümkün olacaktır (Bu sınır 2020 yılında 176.000 TL. idi).
Bu sınırlar önce, davaların açılış
tarihine göre yaşama geçmektedir. Yani davaların açılış tarihinde geçerli
tutarlara göre davaya tek hâkimin mi yoksa heyetin mi bakacağı
belirlenmektedir. Bu nedenle 2021 yılında açılmış davalarda 2021 yılına ilişkin
parasal sınırlar uygulanacaktır. Örneğin 20 Aralık 2020 günü tebliğ edilen,
vergi ve ceza toplamı 55.000 Lira olan bir vergi/ceza ihbarnamesine karşı 27
Aralık günü dava açılırsa heyet halinde, 3 Ocak günü dava açılırsa tek hâkimli
vergi mahkemesi davaya bakacaktır.
Buna karşılık tek hâkim kararlarının kesin
olup olmadığına veya istinaf mahkemesi kararlarına karşı temyiz yoluna gidilip
gidilemeyeceği konularında ise karar tarihinde geçerli parasal sınırlar dikkate
alınmaktadır. Bildiğim kadarı ile uygulama bu şekildedir.
Bu uygulamaya göre, 2020 yılında istinaf
mahkemesi nezdinde görülmekte olan ve konusu 185.000 Lira olan bir davada karar
2020 yılında verildiyse karara karşı temyiz yolu açık olacakken iş yükü ve sair
sebeplerle karar verilmesinin 2021 yılına kalması halinde karar kesin olacak ve
temyiz yoluna gidilemeyecektir. Yargının bazen idari yargılama usulünün
gerektirdiği usul kuralları dolayısıyla bazen de iş yükü sebebiyle davanın
açıldığı yılda karar verememesinin sorumlusu davanın tarafları değildir. İstinafa
veya temyize gitme konusundaki parasal sınırların da dava açma tarihi
itibariyle belirlenmesi ve dava süresince uygulanması gerekir. Zira bu durumda açılmış
bir davada, idarece açıklanan oranlarla kişilerin yargı yolları ve üst
mahkemeye başvuru hakları üzerinde değişiklik yapılmış, idareye yargı sürecini
etkileme olanağı yaratılmaktadır. Öte yandan yeniden değerleme oranının
belirleniş formülüne göre yıllık enflasyonu temsil etmediği de açıktır. Bu
nedenle uygulamayı anayasa açısından yerinde görmek kanaatimce mümkün değildir.
Bu sınırlar uygulanırken dava konusu
olarak, toplam dava tutarlarına bakılması gerektiğini de hatırlatalım. Örneğin
tarh işlemi aleyhine açılmış davalarda dava konusu vergi ve cezanın toplamına,
ödeme emrine karşı açılan davalarda dava konusu vergi, ceza ve gecikme faizi
toplamına bakmak gerekmektedir.