SERMAYE
ÜZERINDEN FAIZ INDIRIMINDE TEREDDÜTLER
(6.8.2015 tarihli DÜNYA Gazetesinde
yayimlanmistir)
6637 sayili Kanunla Kurumlar Vergisi
Kanununun “diger indirimler” baslikli 10. maddesine eklenen (i) bendi ile
sirketlerin nakit yoluyla sermaye artirimlarini tesvik etmek, bu yolla yabanci
kaynak yerine özkaynaga yönlenmelerini temin etmek amaciyla yeni bir
düzenlemeye gidilmistir. Bu düzenlemeye göre “sermaye sirketleri, ticaret siciline tescil edilmis olan ödenmis veya çikarilmis sermaye
tutarlarindaki nakdi sermaye artislari veya yeni kurulan sermaye sirketlerinde
ödenmis sermayenin nakit olarak karsilanan kismi üzerinden Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasi tarafindan indirimden yararlanilan yil için en son açiklanan
"Bankalarca açilan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan agirlikli
yillik ortalama faiz orani" dikkate alinarak, ilgili hesap döneminin
sonuna kadar hesaplanan tutarin % 50’si” kurumlar vergisi beyannamesinde kurum
kazancindan indirileceklerdir. Bu % 50 orani, Kanunun yayimindan sonra Bakanlar
Kurulu Karari ile bazi haller için yükseltilmis, bazi haller için ise sifira
indirilmistir.
Bu düzenlemeleri daha önce iki yazima konu
etmistim.
Bu düzenlemeler 1 Temmuz 2015 tarihinde
yürürlüge girmistir. Ancak bu güne kadar bu düzenlemenin uygulamasiyla ilgili
idari görüsü yansitacak bir Genel teblig veya Sirküler yayinlanmamistir. Ancak
bu konuda uygulamada tereddütlere veya anlayis farkliliklarina yol açan pek çok
konu vardir. Bunu en azindan, bana yöneltilen sorulardan görmekteyim.
Üzerinde en çok durulan konu, ortaklarin
sirketten alacaklarinin 15 Temmuz’dan sonra sirkete sermaye olarak konulmasi
halinde, bu düzenlemeden yararlanma olanaginin olup olmayacagidir. Bence
yararlanilmasi gerekir. Çünkü düzenlemenin amaci sermaye sirketlerini olabildigince
özkaynakla çalisan güçlü mali yapilara kavusturmaktir. Öte yandan sirket
ortaginin alacagi hiçbir zaman özsermayenin bir unsuru degildir. Bu nedenle
alacagin sermayeye eklenmesi, kanunun amacina hizmet edecektir. Öte yandan
sirket, her zaman bu borcu ödeyebilecegine, ortak da elde ettigi alacagini
(nakdini) sirkete sermaye koyabilecegine göre, sirketleri bu sekilde gereksiz
islemleri yapmaya zorlamamak gerekir. Ancak, muvazaali hallerin varligi hiç
süphesiz bu olanaktan yararlanmaya da engel olacaktir.
Üzerinde çok durulan bir baska konu ise
sirketteki geçmis yil kârlarinin sermayeye eklenmesi konusudur. Burada da,
yukaridaki gibi düsünüyorum. Sirketin nakden kâr olarak dagitabilecegi her
tutarin, sermayeye eklenmesinin, bu yeni müesseseden yararlanma olanagini da
saglayacagi inancindayim.
Bir okurum da, nakdi sermaye artirimi
yapildiktan sonra izleyen yillarda da bu müesseseden yararlanilip
yararlanilamayacagini ve buna bagli bazi konulari sormus. Nakdi sermaye
artiriminin yapildigi dönemi izleyen hesap dönemlerinde de bu indirimden
yararlanilabilinecektir. Hatta, kazanç yetersizligi dolayisiyla
yararlanilamayan tutar, izleyen hesap döneminde de indirim konusu
yapilabilecektir. Ancak indirilemeyen tutarin izleyen yillara aktarilmasinda
her hangi bir endeksleme yapilmasi söz konusu degildir.
Tereddüt yaratan bir konu da, Bakanlar
Kurulu Karari ile yapilan oran farklilastirilmasinin uygulama sekline
iliskindir. Kararnameyle % 50 orani, paylari borsada islem gören sirketler için,
borsada islem görebilir paylarinin nominal tutarinin sermayeye oranina göre %
75 ve % 100 olarak uygulanmasi öngörülmüs, nakdi olarak artirilan sermaye
tutarini yatirim tesvik belgeli yatirimlarinda kullanan sirketler için, % 75
olarak uygulanmasi hükme baglanmistir. Borsada paylari islem gören bir sirketin
ayni zamanda tesvik belgeli yatirimi olsa ve artirimla gelen nakdi sermayeyi bu
yatirimina tahsis etse, her iki oran artirimindan da yararlanip yararlanamayacagi
tartismalidir. Bence yasa düzenlemesinin bir tesvik maddesi oldugu dikkate
alinirsa, her iki oran artiriminin da uygulama alanini bulmasi gerekir. Nitekim
Bakanlar Kurulu, % 50 oranini, halka açik sirketler için % 150’ye kadar
artirmaya yetkilidir. Bu nedenle söz konusu konumdaki tesvikli yatirim yapan
bir halka açik sirket için oranin, Kararnameye göre en fazla % 125
uygulanabilecek olmasi, bu sinir dahilindedir.
Tarafima gelen bir soru da, nakdi sermaye
artirimin Subat 2015 ayinda yapildigi, nakden artirilan tutarin dörtte birinin
ödendigi, kalan kismin ödemesinin ise ana sözlesme ile Ekim 2015 ayinda yapilmasinin öngörüldügü, dolayisiyla
Kanunun yürürlügünden sonra nakden yapilacak sermaye taahhüt ödemesi için,
Kanunun getirdigi bu olanaktan yararlanmanin mümkün olup olmayacagina
iliskindir. Kanaatimce bu soruya olumsuz
yanit vermek gerekmektedir. Çünkü yapilacak ödemeler, hükmün yürürlük
tarihinden önce yapilmis sermaye artiriminin taksit borçlaridir. Borcun
dogumunda yasa maddesi (eklenen bent), henüz yoktur. Bu nedenle söz konusu
düzenlemeden 1.7.2015 tarihinden sonra tescil edilmis sermaye artirimlarinin
yararlanabilecegi kanaatindeyim.
Bir önemli soru da nakit kavraminin
kapsamidir. Gelir Idaresi Kurumlar Vergisi Genel Tebliginin 5.3. ve 5.6.2.4.1 maddelerinde nakit kavramini, “sirketin kasasinda veya bankada
bulunan nakit varliklar ile nakit olarak tahsil edilmese de her an nakde
dönüstürülmesi kolay altin, Devlet tahvili, Hazine bonosu, Toplu Konut
Idaresince çikarilan veya IMKB’de islem gören hisse senetleri, çekler, tahvil
ve bonolar” seklinde degerlendirmistir. Bakanlik
bu yorumu yine benimseyecek olursa (ki bence aksi zor), kasa veya bankadaki
nakit dahi nakit kavrami içerisinde mütalaa edilirse, birikmis geçmis yil
kârlarinin veya ortak alacaklarinin sermayeye eklenmesinin de nakdi artirim
içinde mütalaasi dogal olacaktir. Zaten anilan bent metni, yeni veya dis kaynak
dememis, nakdi artirim demistir.