SERBEST BÖLGELERDE
ÖDENEN ÜCRETLERIN VERGILENDIRILMESI
Dünya Gazetesi /
28.2.2017
3218 sayili Serbest
Bölgeler Kanununun ilk seklinde bu bölgelerde çalisanlarin ücretleri Gelir
Vergisinden muaf tutulmustu. Daha sonra 5084 sayili Kanunla bu muafiyet
kaldirilmakla birlikte 31.12.2008 tarihini geçmemek üzere serbest Bölgelerde
çalisan sirketlerin ruhsat tarihleri sone erene kadar uygulanmasi öngörülmüstü.
Bundan sonra da 5810 sayili Kanunla, bu bölgelerde ürettikleri ürünlerin FOB
bedelinin en az % 85'ini
yurtdisina ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri
ücretlerin, isletme maliyetlerini düsürebilmek amaciyla, gelir vergisinden
müstesna tutulmasina devam edilmesi hükme baglanmisti. 5810 sayili Kanunla
yapilan bu son düzenlemenin amaci anilan kosulu gerçeklestiren sirketler için
3218 sayili Kanunun ilk seklindeki muafiyetin sürdürülmesi olarak
gerekçelendirilmisti.
Maliye Bakanligi da 3218 sayili
Kanunun 5084 ve 5810 sayili Kanunlarla degisik geçici 3. maddesinin son
fikrasinda yer alan “Bu
maddenin uygulanmasina iliskin usul ve esaslari belirlemeye Maliye Bakanligi
yetkilidir.” hükmüne istinaden geçici 3. maddenin 5810 sayili Kanunla
degisik 2. fikrasinda yazili “Bu
bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az % 85’ini yurtdisina ihraç
eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler gelir
vergisinden müstesnadir.” hükmündeki % 85 kosulunun gerçeklesip
gerçeklesmedigini izleyebilmek maksadi ile 12.3.2009 tarih ve 27167 sayili
Resmi Gazete’de yayimladigi 1 SERI NO'LU
3218 sayili Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebligi ile bazi açiklama ve düzenlemelerde
bulunmustu.
Anilan Genel Tebligde konumuza iliskin
olarak yer alan düzenlemeye göre serbest bölgelerdeki sirketler ancak iki
sekilde uygulama yapilabilmekteydi. Birinci uygulama türüne göre; serbest
bölgede faaliyet gösteren sirketler, söz konusu ücretler üzerinden gelir vergisi
kesintisi hesaplamakta, ancak bir form doldurarak bu vergiyi tecil
ettirmekteydiler. Ikinci uygulama türüne göre ise serbest bölgede faaliyet
gösteren sirketler, söz konusu ücretler üzerinden gelir vergisi kesintisi
hesaplayarak beyan edip ödemekteydiler. Sirketler daha sonra % 85 ihracat
kosulunun gerçeklestigini YMM raporu ile tevsik ettikleri takdirde ödedikleri
vergiyi geri almakta veya tecil ettirdikleri vergiyi sildirmekteydiler.
Bu uygulamayi DÜNYA Gazetesinde
15.8.2015 tarihli ve “Serbest Bölgelerde Ücret Istisnasi” baslikli yazimda
irdelemis, bu düzenlemelerin uygulamada söz konusu istisnanin, yani
tecil-terkin yoluyla ödenmemis veya ödenip geri alinmis verginin kime ait
oldugu sorununu ortaya çikardigini, bu konuda is mahkemelerinde pek çok ihtilaf
bulundugunu yazmistik. O yazimda bu konudaki özelge ve resmi yazismalari
aktarmistim. Ayrica o günden bu yana olusan içtihatlarla da konu, bu istisnanin
isverene yönelik oldugu, çalisanin bu vergi üzerinde hak sahibi olmadigi
yönünde olusmustur.
Geçtigimiz günlerde kabul edilip 24.2.2017
günlü Resmi Gazete’de yayimlanan 6772 sayili Kanunla, Serbest Bölgeler
Kanununun konumuza iliskin geçici 3. maddesi tekrar degistirilerek, yukarida
kisaca açikladigimiz uygulamalara son verilmistir. Yeni düzenlemeye göre, bu
bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az %85’ini yurt disina ihraç
eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler üzerinden
hesaplanan gelir vergisi, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden
vergiden indirilmek suretiyle terkin edilecektir. Yillik satis tutari bu oranin
altinda kalan mükelleflerden zamaninda tahsil edilmeyen vergiler daha sonra cezasiz
olarak, gecikme zammiyla birlikte tahsil edilecektir.
Yillik satis
tutarinin tevsiki bakimindan ise Yeminli Mali Müsavir Raporu sunulmasi uygulamasi
sanirim devam edecektir. Bu konu Kanunda yoksa da, her halde Genel Teblig ile
yeni uygulama yöntemine bir açiklama yapilacaktir. Aksi durum, bu istisnayi
uygulayarak ücret vergisini muhtasarda tahakkuk eden vergisinden indiren bütün
serbest bölge sirketlerinin her yil incelenmesini gerektirecektir ki bu da
Idare açisindan büyük bir is yükünü olusturacaktir.
Bu degisiklik,
tahakkuk asamasinda silinen verginin Sirkete ait oldugunu daha açik ortaya
koydugu gibi çalisanlarin hak iddiasi taleplerini de her halde
sonlandiracaktir.