DAVA BOYUNCA GECIKME FAIZINI DURDURMAK
(16.6.2015 tarihli
DÜNYA Gazetesinde yayimlanmistir)
6183
sayili Amme Alacaklarinin Tahsil Usulü Hakkinda Kanununun 47. maddesinde, amme alacaklarinin
rizaen ödenmesine iliskin olarak, “orantililik
ilkesi” getirilmistir. Bu ilkeye göre yapilan ödemeler, alacakli idare
tarafindan, borçlunun amme borçlarina ve bu borca bagli fer’ilerine orantili
olarak kabul edilmektedir. Örnegin aleyhine cezali tarhiyat yapilan mükellefin vergi
dairesine 10.000 TL vergi asli, 17.500 TL vergi cezasi ve 22.500 TL gecikme
faizinden olusan toplam 50.000 TL borcunun olustugunu varsayalim. Bu mükellef,
borcunun 30.000 TL kismini ödemek istediginde yaptigi ödemenin, % 20’si olan 6.000
TL vergi aslina, % 35’i olan 10.500 TL cezaya, % 45’i olan 13.500 TL de gecikme
faizine mahsup edilecektir. Böylece kismi ödemelerde mükellefin daima vergi
aslina denk düsen bir bakiye borcu kalacagindan, bu borca gecikme zammi
isleyecektir. Mükellef, borcunun tamamini ödemedikçe, vergi asli da
kapanmayacaktir. Bu mükellef söz konusu tarhiyat aleyhine dava açsa, dava
süresince vergi aslina, bu defa gecikme faizi islemeye devam edecektir.
6183
sayili Kanunla kabul edilen bu ilke, borçlunun yani sira alacaklinin da
haklarini korumasi, bir baska deyisle hem alacaklinin hem de borçlunun
menfaatlerini dengelemesi ile adil bir yol olarak görülebilir.
Buna
karsilik borçlar hukukumuzda kural, daha kati ve alacakli lehinedir. Zira
borçlar hukukumuza göre, borçlu
tarafindan yapilacak kismi ödemelerin tamami, kural olarak öncelikle vadesi
gelmis faiz ve masraflara mahsup edilir (Borçlar Kanunu md. 100). Böylece borçlunun katlanacagi faiz yükü,
üzerinden faiz yürütülecek bakiye borç tutari daha fazla olacagindan, daha
yüksek tutarlarda olacaktir.
Öte
yandan mükellefler, Anayasamizin 2. maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesi,
125. maddesinde yer alan ve “idarenin her türlü islem ve eylemine karsi yargi
yolunun açik” oldugunu belirten hüküm ve 36. maddesinde düzenlenen hak arama
hürriyetlerine istinaden, kendileri ile ilgili her türlü vergilendirme islemine
karsi dava hakkina sahiptirler.
Vergi
Usul Kanunumuz 112. maddesinde ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen
vergilerde, eksik ödenmis veya hiç ödenmemis verginin normal vade tarihinden
tahakkuk tarihine kadar geçen süre için, gecikme zammi oraninda gecikme faizi
alinmasi öngörülmüstür. Ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergilerin
mükelleflerince (veya sorumlularinca) dava konusu yapilmasi halinde ise gecikme
faizinin, ödeme yapilmamis kismina, verginin normal vade tarihinden yargi
organi kararinin teblig tarihine kadar geçecek süre için hesaplanmasi
öngörülmüstür (md. 112/3-c).
Bu
gecikme faizi idarece hesaplandiktan sonra, uygulamada 2. ihbarname veya 112
ihbarnamesi olarak anilan Vergi / Ceza ihbarnamesi ile mükellefe duyurulur. Bu
ihbarname, gecikme faizi açisindan tarh islemi niteligindedir. Dolayisiyla
gecikme faizinin yanlis hesaplandigi veya haksiz oldugu iddiasi ile bu islem
aleyhine dava açildiginda, islemin yürütmesi, Idari Yargilama Usulü Kanununun
27. maddesi uyarinca kendiliginden durur ve artik tahakkuk veya takip islemleri
olusturulamaz. Bu durumda faize faiz islemez.
Vergi
Usul Kanununun ayni maddesinde (fikra 3/son paragraf), “dava açilmasi nedeniyle
tahsili duran vergi ve cezalar mükellefler tarafindan istenildigi takdirde
davanin devami sirasinda da kismen veya tamamen ödenebilir” düzenlemesi de yer
almistir.
Görüldügü
gibi Vergi Usul Kanununun 112. maddesinin 3. fikrasinin son bendi, ikmalen,
re’sen veya idarece tarh edilen vergilere karsi dava hakkini kullanan
mükelleflere (veya sorumlulara), dava süresince gecikme faizi islemesini
durdurma amaciyla vergi aslini ödeme olanagi vermistir. Cezanin ödenmesine
gerek yoktur. Çünkü cezaya zaten gecikme faizi isletilmesi söz konusu degildir.
Bu olanak, mükellefler için,
davadan haksiz çikma ihtimaline göre kullanabilecekleri son derece önemli bir
haktir.
Öte yandan bu hak, hazineye de
yerine göre, dava bitmeden alacagina kismen de olsa kavusma olanagi
vermektedir. Mükelleflerce bu hakkin kullanimi, hazinenin de lehinedir.
Ancak mükellefin davasindan
hakli çikmasi halinde, para faizsiz olarak iade edilmektedir. Ödenen tutar,
dava süresince hazine tarafindan faizsiz olarak kullanilmaktadir. Isin bu yani
ise kuralin haksizligini ve adaletsizligini de ortaya çikarmaktadir. Bu durum
ayni zamanda mükellef haklarini da, Anayasaya aykiri sekilde ihlal etmektedir.
Her ne kadar Kanunda açikça
öngörülmemis olsa dahi, genel hükümler ve ilkeler uyarinca hazinenin (Kanunda
bir oran olmadigindan temerrüt faizi oraninda) faiz ödemesi gerekmektedir.
Vergi idaresi burada faiz ödenmemesine gerekçe olarak, yapilan ödeme tutarinin
gelir kaydedilmedigini, emanet hesaplarda bekletildigini ifade etmekteyse de,
yapilan ödeme tutarinin hangi hesaplara kaydedildigi meselesi mükellefin sorunu
degildir. Kaldi ki, alinan tutarlar hangi hesaplara kaydedilirse kaydedilsin
bir çekmecede ayri olarak bekletilen bir para olmayip, yine tasarruf
edilmektedir. Bu konunun 112. maddede yapilacak bir tadille düzenlenmesi
gerekmektedir.
Ikmalen,
re’sen veya idarece tarh edilen vergilere karsi dava hakkini kullanan ve Vergi
Usul Kanununun anilan düzenlemesi uyarinca ödemede bulunmak isteyen
mükelleflere taninan, sadece vergi aslina ve/veya vergi cezasina mahsuben ödeme
de bulunabilme olanagi, 6183 sayili Kanunda yer alan ve yukarida açikladigimiz
“ödemede oranti ilkesi”nin bir istisnasidir.
Ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergilere karsi dava hakkini
kullanan ve Vergi Usul Kanununun anilan düzenlemesi uyarinca ödemede bulunmak
isteyen mükelleflerin yapacaklari –oranti ilkesine istisna olusturan- bu
ödemelerini, bir dilekçe ile yapmalari ve ödemelerini hangi borçlarina mahsuben
yaptiklarini ve dava haklarini kullandiklarini - mahkeme ve dosya numarasi ile
- dilekçelerinde belirtmeleri gerekmektedir. Zira aksi halde Idare, bu istisnai
hakkin kullanilip kullanilmadigini bilemeyeceginden tahsilati, 6183 sayili Kanun
uyarinca orantilayarak kabul edecektir. Öte yandan ödeme sirasinda VUK.’nun
112. maddesinde yazili haklarini kullandiklarini belirtmeyenlerin ileride bunu
ileri sürmeleri de hem güç olacak hem de baskaca hukuki tartismalari da
beraberinde getirecektir.