VERGİDEN
MUAF VAKIFLARIN BİNALARI
Dr.
A. Bumin Doğrusöz
Dünya
Gazetesi 3.6.2021
Emlâk
Vergisi Kanununun 4/m maddesi ile “Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan
vakıflara ait binalar” vakıf senedindeki cihete tahsis edilmek şartıyla emlâk
vergisinden muaf tutulmuştur.
Öte
yandan Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakfın vakıf senedinde yazılı
maksadın bir hastane veya okul işletmek gibi, ancak iktisadi işletme biçiminde
işletilebilecek olmasının konu açısından bir önemi yoktur. Çünkü bu gibi
işletmelerin vergiden muaf olarak işletilmesine kurumlar vergisi kanunu
elvermemektedir. Çünkü Kurumlar Vergisi Kanununun 1/1-ç maddesi dernek veya
vakıflara ait iktisadi işletmeleri mükellefler arasına almak suretiyle bu
işletmelerin kazançlarını verginin konusuna dâhil etmiştir.
Bakanlar
Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların maksatlarını gerçekleştirmek
amacıyla ticaret sicil memurlukları nezdinde iktisadi işetme oluşturarak
binalarını da bu işletmeye tahsis etmeleri halinde, söz konusu muafiyetten
yararlanmaları mümkündür.
Burada
akla bir soru gelmektedir. Acaba bu iktisadi işletmeye tahsis, vakfın bir bedel
almasını gerektirir mi? Bu noktada iktisadi işletmenin vakfa tahsis edilen bina
için bir bedel ödemesi, bedeli gider yazacak olması dolayısı ile kurumlar vergisi
matrahını azaltacaktır. Bu nedenle bedelin ödenmemesi kurumlar vergisi
açısından –hazine bakımından- daha iyi
olmakla birlikte bildiğim kadarı ile- Vakıflar Genel Müdürlüğü bu durumdaki
vakıflardan tahsis edilen bina için bedel almalarını istemekte, aksi halde
eleştiri raporu yazmaktadır. Bu durumda işletme tarafından vakfa bedel ödeniyor
ve gider yazılıyor ise bedelin belirlenmesinde transfer fiyatlandırması
düzenlemelerine de ayrıca dikkat etmek gerekecektir.
Vakıf
ile iktisadi işletme arasında transfer fiyatlandırması hükümlerine de dikkat
ederek bir tahsis sözleşmesi yapılmasından yarar vardır. Bu sözleşmeyi kira
sözleşmesi biçiminde yapmak mümkünse de bazen belediyelerin vakıfları, “tahsis
yapmadığı, binanın kiraya verildiği ve kira geliri elde edildiği” yönünde
eleştirerek muafiyetten yararlandırmama yoluna gittikleri de görülmektedir. Ancak
yargı anlayışında –haklı olarak- bu gibi hallerde gerçek bir kiralamadan söz
edilemeyeceği ve muafiyetin uygulanması gerektiği kabul edilmektedir.
Burada
üzerinde durulması gereken bir başka konu da vakıfların amaçlarını, vakıf
senedinde yazılı gayelerini gerçekleştirmek üzere paylarının tamamı kendi
mülkiyetinde olan ticaret şirketi kurup binalarını da bu şirkete –yine tahsis
bedeli karşılığında - tahsis etmeleri halinde, muafiyetin yine geçerli olup
olmayacağıdır.
Vakıfların
amaçlarını tahakkuk ettirmek için kurduğu hastane, okul vb. işletmelerinin
vergi kanunları karşısında kurumlar vergisine tabi iktisadi işletme olarak
kurmaları zorunlu olduğu kabulünden hareketle bu iktisadi işletmenin mutlaka
tüzel kişilikten yoksun olarak ticaret siciline tescili zorunluluğundan söz
edilemez. Zira iktisadi işletme aslında bir üst kavramdır ve ticaret şirketleri
de iktisadi işletme kavramının kapsamı içerisinde kalmaktadır. “Ticari
işletmeler iktisadi işletmelerin bir koludur ve genel olarak büyük iktisadi
işletmeleri ifade eder”1 Zaten Ticaret
Kanunu da tacir sıfatı yönünden ticaret şirketleri ile amacına varmak için
ticari bir işletme işleten vakıfları bir tutmuştur (md.16).
Bu nedenle, vergi muafiyeti olan bir vakfın gayesini
gerçekleştirmek üzere Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 58. Maddesine göre ticari
işletme oluşturması ile tüm payları kendisine ait ticaret şirketi kurmak
suretiyle ticari işletme oluşturması arasında bence bir fark yoktur. Vakfın
kurduğu iktisadi işletme ile ticaret şirketinin kazançlarının
vergilendirilmesine kurumlar vergisi açısından yaklaşıldığında da bir fark
yoktur. Zaten “verginin tarafsızlığı ilkesi” de bir fark olmamasını gerektirir.
Bu
durumda hem söz konusu ilke hem de vergi hukukunun işletmelere hukuki tip veya
tür dayatmasının olanaksızlığı dolayısıyla, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti
tanınmış vakıfların amaçlarını tahakkuk ettirmek üzere kuracağı ve tüm payları
kendisine ait ticaret şirketlerine tahsis ettikleri binaların da emlâk vergisi
muafiyetinden yararlanması gerekir.
--------------
1.
Yaşar KARAYALÇIN, Ticaret Hukuku, I- Giriş –
Ticari İşletme, 3. Bası, Ankara 1968, sf:157